SYKP Hatay İl Örgütü, dün düzenledikleri basın açıklamasıyla birlikte katliamların son bulması için süreli dönüşümlü açlık grevine başladıklarını duyurdu.
Basın açıklamasına desteklerini iletmek üzere DİSK Genel İş Hatay Şube Başkanı Yusuf Berkyürek, SES Hatay Şube Eş Başkanı Atıf Kılıç, Eğitim Sen İl Başkanı Ayhan Erkal, İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Başkanı Mithat Can ve HDP Hatay İl Örgütü katıldı.
SYKP tarafından yapılan açıklamayı parti adına Erdi Şüdut okudu. Basın açıklamasının ardından DİHA'ya konuşan açlık grevindeki SYKP üyeleri bir takım açıklamalarda bulundu.
AKP hükümetinin 7 Haziran'dan bu yana Kürt halkı üzerinde sokağa çıkma yasakları ile birlikte bir imha planı devreye soktuğuna dikkat çeken açlık grevindeki SYKP üyesi Erdi Şüdut, Kürt illerinde yaşanan AKP vahşetine karşı duyarlılığı büyütmek için Alevi halkının başlatmış olduğu açlık grevini Hatay'dan devam ettirmek için açlık grevine girdiklerini söyledi. Kürt halkının yaşam hakkının gasp edildiğini vurgulayan Şüdut, Kürt halkının özyönetim direnişlerini sahiplendiklerini kaydetti.
'Özyönetim taleplerinin terörize edilmesini engellemeliyiz'
Açlık grevindeki bir diğer SYKP üyesi Tayyip Eber ise, özyönetim taleplerinin terörize edilmesinin önüne geçmek istediklerini belirtirken, Hatay'dan tüm Türkiye halklarına Kürt halkının haklı taleplerinin arkasında olduklarını duyurmak istediklerini söyledi. Eber, "Bu ülkede barış olmadan, kardeşlik olmadan huzur olmayacaktır. Bu yüzden bir an önce barışın tesis edilmesi gerekiyor" diye konuştu.
'Biz birlikteysek varız'
Açlık grevindeki Mert Aslanyürek, tüm ezilenlerin ortak hareket etmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Bir Alevinin inancını özgürce yaşayabilmesi için bir Kürdün anadilini konuşabilmesi gerekiyor. Bir halk ağlarken diğer halklar gülemez. Bizde bu temelde yaklaşarak Antakya'dan bir farkındalık yaratmak istiyoruz" diye konuştu.
'Kürdistan halkının direnişi tüm ezilen halkların direnişidir'
Serkan Yıldırım ise, Kürt halkı ile her zaman dayanışma içinde olacaklarını vurgulayarak, Anadolu Alevilerinin başlatmış olduğu dayanışma ile birlikte Arap Alevi halkı olarak da dayanışma içinde olacaklarını söyledi. Kürdistan halkının direnişini selamladıklarını kaydeden Yıldırım, "Kürdistan halkının direnişi tüm ezilen halkların direnişidir. Dirençlerinin düşmemesi için elimizden geldiği kadar mücadele edeceğiz"dedi.
'Açlık grevleri ile sınırlı kalmayacağız'
Erdal Çirik de, Kürt halkının kültürel ve bireysel varlığını yok sayan savaş konseptinin sistematik bir şekilde hayata geçirildiğini hatırlatarak, açlık grevinin tek başına yeterli olamayacağının farkında olduklarını söyledi.
Basın açıklamasının tam metni ise şöyle; Alevilerin Sesine Ses Katıyor, Kürdistan’daki Devlet Ablukasını Protesto Ediyoruz!
Öncelikle geçtiğimiz günlerde Silopi’de katledilen Fatma Uyar, Sêvê Demir ve Pakize Nayır şahsında Kürdistan’da yurdunu sömürgeci akla karşı savunurken toprağa düşenleri saygıyla anıyor, katillerini bir kez deha lanetliyoruz.
Şüphesiz ki güncel olarak, yaşadığımız coğrafyada, her açıdan olumsuzluklarla dolu olağanüstü vahim bir dönemden geçmekteyiz. Yaygın bir tabirle özetleyecek olursak ülkenin bir yanında çocuk, kadın, genç, yaşlı insanlar kan ağlarken; diğer bir yanında ise bu tablo karşısında ülke güllük gülistanlıkmış gibi yansıtmaya çalışan bir iktidar var.
Oysa durumun vahameti büyük ve bu durumu toplumun tamamına anlatmak gerek. Kürdistan’da sokağa çıkma yasaklarının başlamasıyla günbegün şiddetini artıran faşist devlet ablukasında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yüzlerce yurttaş, Saray Gladiosunun kolluk güçleri tarafından katledilmiştir. Ayrıca; insanların yaşamlarını devam ettirebilecek her türlü maddi kısıtlamalardan ve fiziki tahribattan dolayı yaşadıkları çevrenin yaşanılamaz hale gelmesiyle, binlerce insan yerinden yurdundan göç etmek zorunda bırakılmıştır, bırakılmaktadır. Şu an bölgede yaşananların işgal altındaki Suriye’den hiçbir farkı yoktur. AKP iktidarı Ortadoğu politikasında batağa saplanmış durumdadır ki hata üstüne hata yapmakta. Bu ülkenin aydınları, devrimcileri, sosyalistleri, demokratları, barışseverleri Suriye işgali başladığı günden bu yana Türkiye’yi bu konuda uyardılar. Adım adım savaşa sürüklendiğimizin altını çizdiler. Ortadoğu’da uluslararası sermayenin yönettiği vekâlet savaşına katılan Türkiye, kendi halklarının yaşam hakkını gasp etmektedir. Suriye’deki gelişmelerin direk Türkiye’yi belirlediğinin farkındayız. Kürt sorununun çözümüne dönük müzakere sürecini rafa kaldıran AKP, anlaşılan Kürtleri katlederek bu sorunu çözeceğine inanıyor. Kürt halkının ortaya koyduğu mücadele göstermiştir ki, onurlu ve çözüm odaklı bir barıştan başka çıkar yol yoktur.
Bizler de şuna inanıyoruz ki bugün Suriye’de yaklaşık beş yıldır devam eden savaşta ölen 300 bini aşkın insanın hesabını bölge halklarının ortak iradesi soracaktır. Kürt, Arap, Ermeni, Türkmen; Alevi, Şii, Sünni, Hristiyan… Savaş mağduru tüm halkların kaderi ortaktır. Suriye işgaline karşı çıkmak, Kürt halkının Türkiye’de maruz kaldığı katliamlara karşı durmak emperyalizmin ve yerli ortaklarının kanlı politikalarına karşı çıkmaktır.
Bizler de Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyeleri olarak bu vahim tablo karşısında katliamların son bulması için süreli dönüşümlü açlık grevine başlamış bulunmaktayız. Son olarak buradan sadece Türkiye değil tüm dünya kamuoyuna sesleniyoruz: Türkiye tarihi boyunca devlet Ermenilere, Alevilere, Rumlara soykırım uygulamıştır. Devlet, bugün bu geleneği açık bir şekilde tankı, topu, helikopteri ile Kürt illerinde devam ettirmektedir. Bu gidişata Türkiyeli halklar, emekçiler, ezilenler olarak “dur” diyebiliriz. Doğuda savaş varken batıda güneş doğmaz. Onurlu barış için ısrar ediyoruz."