Stêrk TV ve Medya Haber TV’nin Belçika’da bulunan haber merkezi stüdyolarına gece saatlerine polis baskını düzenlenmesi kanal emekçileri tarafından protesto edildi. Kanal binası önünde yapılan açıklamaya KCDK-E, TJK-E gibi kurum temsilcileri de katıldı. Kanallar adına ortak yapılan açıklamanın Kurmanci lehçesini Ramazan Ölçen, Soranî lehçesini Hindîran Soran, İngilizcesini Erem Kansoy ve Türkçesini Heval Arslan okudu.
‘Organizeli saldırının devamıdır’
Belçika polisinin 23 Nisan saat 01.30 sıralarında Belçika’nın Denderleeuw kentinde bulunan Sterk N.V, Roj N.V. ve Hivron N.V şirketlerinin faaliyet gösterdiği binalara baskın düzenlediğinin belirtildiği açıklamada, “Baskın Belçika Federal Polisi tarafından yapılmış ve öncesinde avukatlarımız ile şirket yetkililerimize herhangi bir bilgi verilmemiştir. Gecenin geç saatlerinde kimsenin binada olmadığı esnada ofislerimizin kapıları kırılarak korsanvari bir şekilde içeri girilmiş, bilgisayarlar başta olmak üzere yayın araçlar-gerekçelerimiz ve basın materyallerimiz tahrip edilmiştir. Öncelikle Avrupa’nın ortasında yapılan bu hukuk-dışı, anti-demokratik korsan saldırıyı kınıyoruz. Bu durum herhangi bir hukuki girişim veya teftiş değil, Kürt halkının sesi olan Özgür Medya kurumlarımıza yönelik bir saldırıdır. Zaten aynı saatlerde Türk polisinin Türkiye’deki Kürt gazetecilerin evlerine baskın düzenlemesi de bu organizeli saldırının bir devamıdır. Ayrıca saldırının Kürt medyasının 126’ncı yıldönümüne denk getirilmesi de manidardır” denildi.
Belçika polisinin Mart 2010 tarihinde de aynı stüdyolara baskın düzenlemiş ve bu baskın esnasında tüm bilgisayar ve hard disklere el koyduğunun hatırlatıldığı açıklamada, “Yapılan inceleme ve açılan davalar sonuçsuz kalmış ve şirketlerimiz herhangi bir yaptırıma tabii tutulmamıştır. Ayrıca ismi geçen şirketler Belçika yasalarına göre faaliyetlerini göstermiş, birer ticari kuruluş olarak şimdiye kadar herhangi bir kanuni yaptırımla karşılaşmamışlardır” diye belirtildi.
‘Bu saldırı Kürt halkının haber alma özgürlüğüne yapılmıştır’
Saldırının amaçlarına değinilen açıklamada devamla şunlar ifade edildi:
“Öncelikle belirtmek istiyoruz ki; bu saldırı özgür Kürt medyasına ve Kürt halkının haber alma özgürlüğüne yapılmıştır. Türk devleti ve uluslararası müttefikleri, Kürt medyasına şimdiye kadar yüzlerce saldırı yapmış ancak sonuç alamamışlardır. Çünkü bizler, yani özgür basın medya emekçileri, her koşulda ve her türlü baskıya rağmen mesleğimizi icra etmeye devam ettik ve edeceğiz. Şunu herkes bilmeli ki, bu tür korsan baskınlar, tutuklamalar, engellemeler bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Türk devleti bunu yıllarca denedi, onlarca meslektaşımızı katletti ama yine de özgür basını durduramadı.
‘Ne tür pazarlıklar sonucu Kürt medyasına saldırı düzenliyorsunuz?’
Bu saldırının faşist Erdoğan rejimiyle girişilen kirli ilişkiler sonucu gerçekleştiğine şüphemiz yoktur. Burada Belçika hükümetine şu çağrıyı yapıyoruz; faşist Erdoğan rejimiyle ne tür kirli pazarlıklar sonucu Kürt medyasına saldırı düzenliyorsunuz? Bunu Kürtlere, Belçika ve dünya kamuoyuna izah etmek durumundasınız. Eğer Erdoğan rejimiyle kirli bir pazarlık yapmadıysanız o zaman stüdyolarımıza neden böyle korsanvari saldırı düzenliyorsunuz. Yine Belçika medyası, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerine şu çağrıyı yapıyoruz; Bizler burada basın yayın faaliyeti yapıyoruz. Çalışmalarımız alenidir, stüdyo kapılarımız herkese açıktır. Polis başta olmak üzere herkes istediği zaman stüdyo ve ofislerimize gelebilir ve buradaki faaliyetlerimizi takip edebilir. Burada gizli-saklı herhangi bir durum söz konusu değildir.
Şunu de belirtmek istiyoruz ki, polisin avukat ve şirket yetkililerimiz olmadan baskın düzenlemesini bir komplo olarak görmekteyiz. Polisin hukuki tutanak olmadan ofislerimizde yaptığı ‘aramalar’ bizim nazarımızda suçtur, hukukun ihlalidir.
Bizler; özgür basın emekçileri olarak bu tür saldırıların herhangi bir hukuki durumla izah edilmeyeceğini biliyoruz. Ancak hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Avukatlarımız bu korsan saldırıya karşı derhal girişimlere başlayacaklardır.
‘Gerçeğin peşinde olmaya devam edeceğiz’
Diğer yandan, bizler yani Kürt medyasının emekçileri, halkımızın sesi soluğu olmaya devam edeceğiz. Hiçbir güç bu sesi susturamayacaktır. Halkımız, dostlarımız ve bizi susturmaya yeltenen faşist odaklara şu mesajı veriyoruz; biz buradayız. Biz halkımıza haber vermeyi, dilimizi ve kültürümüzü yaygınlaştırmaktan kendimizi sorumlu görüyoruz. Bu görev bizim için kutsaldır ve hayatımızdan da daha değerlidir. Her türlü baskıya karşı kalemimiz yazacak, kameramız hakikatleri çekmeye devam edecek. Kürdistan gazetecileri Türk devletinin köy, orman, yakmalarını, çocukları kadınları katletmelerini, onları helikopter atmalarını, haberleştirdi. Yine DAİŞ’ in vahşetini dünyaya duyuran, bu vahşeti duyurmak için yaşamını yitirenler özgür basının fedai emekçileriydi. Dünya bunu biliyor. Bizler iyiliğin, doğruluğun ve gerçeğin peşinde olmaya devam edeceğiz.”
Baskın Hakan Fidan ziyareti sonrası yapıldı
MA’ya konuşan Medya Haber editörü Heval Arslan ise polis baskının zamanına dikkat çekti. Arslan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Belçika’yı ziyaretinden sonra baskın yapılmasının manidar olduğunu belirterek, “Bu durum NATO ülkeleri ve Türkiye arasındaki anlaşmalardan bağımsız değildir” dedi.
Arslan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Çünkü burada yayın yapan her iki televizyon kanalı da Türk devletinin kirli politikalarını, Türk devletinin savaş ve soykırım politikalarını teşhir eden, deşifre eden, Kürt halkının sesini duyurmaya çalışan iki televizyon kanalıdır. Her iki televizyonumuzun da hedef alınması tesadüf değildir. Tamamıyla Türk devletinin savaş politikalarıyla bağlantılıdır. Türk devletinin Güney Kurdistan ve Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik yapmak istediği işgal saldırılarıyla bağlantılıdır. Bu süreçte hiçbir şekilde Kürt halkının sesinin duyulması istenmiyor. Bu basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne ve Kürt halkının haber alma hakkına bir saldırıdır. Hiçbir şekilde bu kabul edilmez. Bu bütün dünyada basın özgürlüğüne yapılan bir saldırı.”