Bachtyar Ali’nin bir romanından uyarlanan, Karanlığın İşgali adlı oyun üzerine yazan Tiyatro eleştirmeni Björn Hayer’ın “Sözlerim, nereye gittin?” (Meine Worte, wo seid ihr hin?) başlıklı yazısı 20 Şubat 2023 tarihinde Tageszeitung‘da yayımlanmıştır.
Çeviri: Meriç Gök
Acaba onun içine bir cin mi girdi? Yoksa büyülenmiş miydi, diye sorar, bir sabah anlaşılmaz bir dil konuşmaya başlayan İsmet Oktay’ın (Ferhat Keskin) yakınları. Dilini kaybetmeden önce, Türk sağcı milliyetçi görüşlerini gizlemiyordu. Şimdi, yabancı düşmanı olan o, egemen seçkinlere göre var olmayan Kürtçe konuşuyor. İlk işkencelerden sonra diğer “hastalarla” birlikte, sözde bir psikiyatri koğuşuna kapatılır.
Kafka’nın “Dönüşüm” öyküsünü anımsatan şey, Kürt yazar Bachtyar Ali’nin kaleme aldığı birkaç yüz sayfalık “Karanlığın İşgali” adlı ağır romandan damıtılarak Wiesbaden’deki tiyatro sahnesinde oynanıyor.
Rejime karşı çıkan bir doktorun hikâyesi ya da gizli serviste bu görevle mücadele eden ve babasının yabancı düşmanlığı propagandası ile kışkırttığı azınlıkları gözetlemesi gereken gizli bir eşcinsel tercümanın hikâyesi gibi pek çok hikâye paralel ilerliyor. Bu devasa eseri sahneye taşımak, kuşkusuz Hessisches Staatstheater Wiesbaden’in en azından kısmen yenik düştüğü bir zorluktur. Metnin sömürge yöneticileri ile ezilen Kürtler arasındaki karşı karşıya gelme sahneleri, İhsan Othmann’ın oyunun bu prömiyerinde birkaç kez tekrarlanıyor.
Neyse ki bu biraz yorucu bilgilendirme perdahlarını, karikatürize etme cesareti gevşetiyor. Böylece örneğin Türk bakanlarla beyaz saçlı bunak adamlar olarak karşılaşıyoruz; güçlü görünen generaller ise kimlik meseleleriyle ilgili her türlü saçmalık hakkında castrato sesle felsefe yapıyorlar.
Hitchcock benzeri dönüşler
Ukrayna savaşının gölgesinde, hâlâ öldürücü olan etnik çatışmanın yansıması, sembolik olarak ima edici bir sahne tasarımına, performansın dâhiyane darbesine (Kulis: Olaf Grambow) gömülüdür. Yarı açık, spiral şeklinde bir merdivene sahip döner yuvarlak bir sahne görebilirsiniz.
Bu sahne döndüğünde, hem nefretin ebedi döngüsü hem de ırkçı klişelerin ebedi yayılımı ile Alfred Hitchcock’un “Vertigo” filmindeki Kim Novak’ın ünlü salyangoz saç modeli ilişkilendirilir. Filmde olduğu gibi bu parçadaki içe dönüş, bir yandan İsmet’in bireysel kaderiyle ilgili, diğer yandan etnik tekdüzelik ideolojisini ne pahasına olursa olsun uygulamaya çalışan çoğunluk toplumu ile ilgili olarak yoldan çıkmayı da temsil ediyor.
Önemli siyasi damar
Bu arada ayakta alkışların eşlik ettiği coşkulu tezahürat doğru yorumlanırsa, prodüksiyon yine de önemli bir siyasi damara temas etmiş görünüyor. Orta Doğu’da kültürel kökleri olduğu anlaşılan çok sayıda ziyaretçi, en azından sahnede, sağlanan adalet karşısında duygularını ifade ediyor. Bugünlerde Türkiye’de sesleri çalınanların sesleri, şimdi Wiesbaden’da duyuluyor.
Öyleyse mutlu son için umut edebilir miyiz? Ne yazık ki değil. Tercüman Ali İhsan Akansu (Philipp Steinheuser) bir grup Kürt tarafından öldürülür. Mesaj, şiddetin karşı şiddeti doğurduğunu söylüyor. Geriye en sonunda sahnede sunulan bir Kürt ağıtı kalıyor. Seyircilerden bazıları görünüşe göre şarkıyı kendi kendilerine mırıldanıyor ‒ muhtemelen akşamın en unutulmaz ânı!
Björn Hayer: Alman dili ve edebiyatı uzmanı, edebiyat ve tiyatro eleştirmenliğinin yanı sıra yazar ve denemeci olarak da çalışmaktadır. Ayrıca Koblenz-Landau Üniversitesi’nde kadrosuz öğretim görevlisidir.
(Siyasi Haber)