Reel sosyalizm”in çöküşü ve tarih sahnesinden çekilişi, sosyalist bir dünya hedefinin mümkünlüğü düşüncesinin ağır yaralar almasına neden oldu. Bu durum, sömürülen ve ezilen tüm toplum kesimlerine burjuvazinin dizginlenemez bir saldırıya geçmesine yol açtı. “Sosyalizme karşı kapitalizmin kazandığı zafer” izafi bir zafer olsa da, bir kaç mevzi dışında, sistem dışı direniş odakları kapitalizme içerildi.
Kapitalizmin içine sürüklendiği krizle birlikte, işçi sınıfı ve diğer sistem dışı güçler yönünden artık o karanlık devir sona erdi. Krizle birlikte işçi sınıfının siyasete müdahale olanakları arttı. Kapitalist küreselleşmeye ve neo-liberal politikalara karşı başkaldıran milyonlarca işçi ve emekçi artık eleştirilerinin mızrak ucunu doğrudan kapitalizme yöneltmeye başladı.
Bu yeni mücadele dalgası, bir kez daha “var olan her şeyin eleştirisi” olarak Marksizm’e itibarını iade ediyor. Kapitalizmin derinleşen krizine tutarlı bir açıklama bir kez daha Marksizm’de aranıyor ve bulunuyor. Buna karşılık Marksizm, küresel kapitalizme yönelik her düzeyde eleştiriden yeniden besleniyor. Reel sosyalizm pratiklerinden çıkarılan derslerle sosyalizmi yeniden seçenek haline getirme imkanlarına kavuşuyor.
Marksizm yeniden
“Devrimci ve enternasyonalist özüyle Marksizm …emekçileri yeniden devrimci bir dünya görüşüyle donatıyor; dünya devrimi umudunu canlı tutuyor, harekete görüş derinliği ve inanç sağlamlığı aşılıyor. Marksizm dünya çapında bir devrimin sorularına ve sorunlarına yanıt verme yeteneğini yeniden kazanıyor ama ona asıl yaratıcı gücünü, bir devrimle yeniden kanıtlanması, dünyayı değiştirmenin bilgisini gerçeğe dönüştürmesi iade edecek.”
Sosyalist Yeniden Kuruluş süreci, yukarıda ifade edilen anlayışın, üstünde yaşadığımız topraklarda politik ve örgütsel bir iradeye dönüştürülmesi, bir başka deyişle ete kemiğe büründürülmesi girişimi olarak başlatıldı. Enternasyonalist bir eksende yürüme kararlılığında olanların olanaklarını, değerlerini, kazanımlarını ve birikimlerini sentezleyerek partileşme hedefi ile yola çıkıldı. Sürecin gereklerine ve başlangıç tariflerine uyum sağlayamayanlar, kendilerini sürecin dışına çektiler. Süreci başlatırken oluşturulan anlayış ve tanımlanmış hedefe kilitlenenler ise sınıf mücadelesinin gerekleri ve ihtiyaçları üzerinden kararlılıkla başlatılan süreci ilerletmeye devam ettiler.
“Her şeyin eleştirisi” ile
Ancak, Sosyalist Yeniden Kuruluş sürecini işletirken birçok zaaflarımız da oldu. Her daim olduğu gibi düşünülenle yapılan arasındaki makas aralığı bizim sürecimizde de görüldü. Bu durumun oluşmasında, geçmiş alışkanlıklarımız, her birimizin daha önceki mücadele ve faaliyet zeminlerinde edindiği davranış ve çalışma tarzları, demokrasi kültürü ve en önemlisi de sürecin gereklerine uygun düşen bir örgütlenme düzeyimizin olmayışı önemli bir rol oynadı.
Bütün bu zaaf ve eksiklerimize karşın üzerinden atlanıp geçilemeyecek deneyimlerimiz de oldu. Çoğulculuk iddiasındaki birlik partilerinde dahi hiç uygulanmamış olan doğrudan demokrasi pratikleri yaşadık. Acemiliklerimiz ve deneyimsizliklerimiz nedeniyle beklentilerimize denk düşen sonuçlar elde edemesek de, bu yöndeki pratikleri geleceğe dair kazanım hanemize yazabiliriz. Biz kendi sürecimize de eleştirel bakabilen, eleştirilerimizin sonuçlarından korkmayan bir işleyiş kültürünü de oluşturarak yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Zaaflarımızı, yetmezliklerimizi bilerek ama kazanımlarımız ve başarılarımızı da görmezden gelmeden partileşme hedefimize doğru hızla yol alıyoruz.
Partiyle ileri
Partimizin adını, amblemini belirledik. Yeterli bir zaman dilimi içinde hakkını vererek bir tartışma yapamasak da, yapabildiğimiz kadarıyla tartışarak ve eksiklerini kongrelerimizde aşmak ve tamamlamak üzere, Program ve Tüzük’ümüzü de 16-17 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştireceğimiz partimizin kuruluşundan önce tamamlayacağız.
15-16 Haziran, Türkiye işçi sınıfının, mücadele tarihinin en anlamlı ve doruk noktalarından birisini oluşturan eylemini gerçekleştirdiği tarihsel günlerdir. Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) işte bu büyük İşçi Direnişinin yıldönümünde kuruluyor. “Kapitalist sömürü ve tahakkümün bütün biçimlerinin, bütün eşitsizliklerin, bütün hiyerarşik ve dışlayıcı toplumsal ilişkilerin tasfiye edildiği; burjuva özel mülkiyetin ortadan kaldırıldığı; ‘herkese emeğine göre’ normunun geçerli olduğu bir evreyi takiben bayrağında ‘herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar’ şiarı yazılı olan bir komünist uygarlık hedefiyle yola çıkıyor.”
Türkiye, kapitalizmin bütün çelişkilerinin biriktiği ve devrimci tarzda aşılmasının imkanlarının giderek arttığı bir coğrafyada bulunuyor. Şimdi bu imkanları değerlendirecek ve burjuvaziye vurup devirecek bir kuvvete ihtiyaç var. Tarih Türkiye sosyalist hareketini bu rolü oynamaya davet ediyor. SYKP, bu rolü oynamak için gereken bilinç, cesaret ve atılganlığın bir ifadesiyle, yeni bir yürüyüşü başlatmanın ilk adımı olarak kuruluyor. Coşkumuzu, heyecanımızı ve kararlılığımızı, partimizin kuruluşuyla taçlandırmak için görev başına!