IŞİD, 2012 yılında Suriye’de kaçırılan Amerikalı gazeteci James Foley’in kafasını nasıl kestiğini gösteren bir videoyu internette yayınladı. IŞİD, bu gibi cinayetlerle ilgili fotoğraf ve videoları yayınlamaya aralıksız devam ediyor ve bu amaçla sadece YouTube ve Twitter’ı değil, dünyada en çok erişilen 8500 sayfadan biri olan, görüntü ve metin paylaşımına olanak sağlayan justpaste.it gibi yeni platformları da kullanıyor.
Gazetecilerin savaşın sert gerçeklerini bildirmesi ve görüntülemesinin uzun bir tarihi vardır. En önemli örneklerden biri Robert Capa’nın düşen Cumhuriyet askeri fotoğrafıdır. Capa bu fotoğrafı 1936 yılında İspanya İç Savaşı sırasında çekmiştir. Fotoğraf, Life dergisinde 12 Temmuz 1937′de şu yorumla birlikte yayınlanmıştır: “Robert Capa’nın fotoğraf makinası, Córdoba şehri yakınında, bir İspanyol askerin başından vurularak düştüğü anı yakalıyor “. Bir başka meşhur örnek de Nick Ut’un Kim Phuc ve diğer çocuklar görüntüsüdür. Fotoğraf, Haziran 1972′de Güney Vietnam’ın Trang Bang isimli Vietnam köyüne attığı Napalm bombası sonrasını gösterir. Savaşın medyatikleşmesi, savaşın giderek gerçekten uzaklaşmasını [de-realisation] da beraberinde getirdi. Havai fişeklere benzeyen animasyonlar, videolar ve görüntülerin veya ağır silahların gösterilmesi insanların gerçekten öldürülmesini gizledi ve savaşları sterilize bir şekilde sundu. CNN ve diğerleri, savaşları medya gösterisine dönüştürmek için ellerinden geleni yaptı. Bugün savaş haberciliği rahatsız edici veya sterilize görüntüleri gösterme ve savaşın karmaşıklığını gösterme veya gizleme arasında ayrılmış durumdadır.
James Foley, savaşın acımasız gerçeklerini, görüntüleri sterilize etmeden haber yapan cesur gazetecilerden ve fotoğrafçılardan biriydi. Onun öldürülmesinin bu kadar şok edici olmasının nedeni IŞİD’in medya mantığını altüst etmesiydi, artık gazeteciler cinayetlerin dehşetini göstermiyordu IŞİD gazetecileri nasıl öldürdüğünü gösteriyordu. Bu acımasız altüst oluşta, savaştaki cinayetleri belgelendirme gazeteciliği gazetecilerin öldürülmesinin gösterildiği imgesel savaşa dönüştü. Savaş gazeteciliği, tersyüz edilerek gazeteciliğe karşı bir savaşa dönüştü.
IŞİD’in medya stratejisine karşı nasıl tepki verileceği önemli bir soru olarak ortaya çıktı. Polis juspaste.it‘ten IŞİD tarafından yüklenen cinayet görüntülerini silmesini istedi. Twitter, IŞİD propagandasını yayan hesapları durmaksızın askıya alıyor. IŞİD’in “Amerika’ya Mesaj” videosunu yaymasının ardından, Twitter’ın CEO’su Dick Costolo şirketinin “bu grafik görüntüler ile ilişkili olduğunu keşfettikleri hesapları aktif olarak askıya aldığını” tweetledi. YouTube video iletilerini sildi.
Olaylar, 21. yüzyıldaki savaşların ve çatışmaların sadece insanların ölmesine neden olan silahlarla yapılmadığını ayrıca internet ve medya kanalıyla sembolik, psikolojik ve iletişim savaşlarının verildiğini de gösterdi. Enformasyon savaşları fiziksel savaşları tamamlar.
Bazıları bu şekilde askıya almaların ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini söylerken, bazıları da bu şiddet görüntülerinin aşırı tutucuları IŞİD’i desteklemeleri için kışkırtabileceği, IŞİD’e karşı savaşan Kürt savaşçılar içerisinde korku yayabileceği ve reşit olmayanlar üzerinde zararlı etkilerin oluşabileceği konusunda hem fikirler. Ancak bu gibi tartışmalar bir noktayı gözden kaçırıyor.
IŞİD’i sansürlemeye yönelik teşebbüsler İnternet’in doğasını anlamıyor: Eğer birisi marketteki bozuk tavukları veya bozulmuş bira şişelerini hatırlatırsa sonrasında hiç kimse bu ürünleri yemez ve içmez ve zarar kontrol altına alınabilir. Ancak internet üzerindeki enformasyon tamamen farklı davranır: Tüm dünyada kolay, hızlı ve ucuz bir şekilde kopyalanabilir ve yayılabilir, çünkü özgün bir üründür: Enformasyon tüketim ile bitmez ve insanları tüketiminden veya kopyalanmasından uzak tutmak zordur. IŞİD barbar görüntülerini ve videolarını farklı platformlara farklı hesaplarla yüklüyor ve kısa bir sürede sanal alan aracılığıyla binlerce kopya dolaşıma giriyor. Enformasyonunun özelliği göz önüne alındığında, çevrimiçi enformasyonu (bu gibi siyasi görüşleri) sansürlemek imkansız ve yeldeğirmenine saldırmak gibidir. Bu dünyadaki sansürler esasında internetin doğasını anlamıyor ve dünyanın toplumsal ve politik sorunlarının gözetim ve sansür ile çözülebileceğini düşünen sağ-kanat ideolojik ilüzyon içerisinde kapana kısılmış haldelerdir.
2003 yılında, Barbara Streisand (yukarıdaki resim) çevrimiçi olarak paylaşılan Malibu evinin görüntülerini yasal olarak kaldırmaya çalıştı. Sonuç, binlerce kişi görüntüyü yeniden paylaşması ve yine binlerce kişini görüntüyü görmesi oldu. Bu Streisand sonucu, medya gösterisi dünyasındaki sansür çabalarının sansürlenmiş bilgiye yönelik ilginin artmasına neden olduğunu göstermektedir. Daha çok sayıda platform ve siyasetçi IŞİD’i sansürlemeye çalıştıkça, daha korkutucu görüntüler ve videolar yayılacak.
Eğer sansürleme, denetim ve gözetime dair sağ-kanat yasa ve düzen stratejileri ters etki yaratıyorsa, ne yapılabilir ve ne yapılmalıdır? IŞİD birden fazla cephede savaşıyor. IŞİD’i gerçekten durdurabilecek en yakın ve tek güç, Kuzey Irak’ta önemli bir rol oynayan PKK’yi içeren, Kürtler ve Kürt askeri güçleridir. Batı medyası haberlerini IŞİD’in barbarlığına ve sosyal medya kullanımına odaklamıştır. Dikkatlerini IŞİD’e yönelten büyük Batı medyası, IŞİD’in görünürlüğünü ve imgesel gücünü pekiştirmiştir. IŞİD’e muhalif olan Kürtler, Batı medyası varoluşunun daha az ilgisini çekmiştir. Örneğin bazı medya kuruluşları, Der Spiegel ve The Times, açık bir şekilde Kürdistan İşçi Partisi PKK’nin Şengal Dağları’nda çok sayıdaki Ezidi’yi kurtardığı haberini yaparken [PKK’nin ve YPG’nin Ezidilerin kurtarılmasındaki rolü ile ilgili bir video izleyin] Batı medyasının çoğunluğu bu konuda sessiz kalmıştır.
Batı medyası, the Guardian ve BBC ve diğerleri dahil, Kürtlerin IŞİD’e karşı verdikleri mücadeleyi belgelendirme ve haberleştirme için kullandıkları sosyal medya ile ilgili çok güç haber yapmıştır. #ISIS ve #A_Message_to_America etiketlerine karşı çıkan #TwitterKurds ve #KurdsResistISIS gibi Twitter etiketleri bulunmaktadır. Erbil, Duhok, Kerkük, Zaho ve Süleymaniye ve dünyanın dört bir yanında çok aktif Kürt blogcular bulunmaktadır. @Sazan_Mandalawi, @RuwaydaMustafah, @Hevallo, @kurdishblogger, @KurdistaniNews, @KurdistanJiyane, @readactnow, @masutkosker, @momenzellmi, @BayanRahman, @KurdistanRegion, @qubadjt, @Gorran_Change gibi örnekler IŞİD’in çevrimiçi varlığına karşı mücadele vermektedir. Sosyal medya profilleri, hesapları, blogları ve etiketlerini kullanan Kürt kullanıcılar IŞİD’in sosyal medya alanına karşı bir enformasyon savaşı vermektedir. Genelde bu, Batı medyasındaki ne başlangıçta ne de sonda yankı uyandırmıştır.
IŞİD ile ilgili haber Batı medyası için Kürt blogculardan ve Twittercılardan daha fazla ilgili çekicidir, bu, kapitalizmde medyanın vahşi, acımasız ve aşırıya dikkatini odaklamış çok büyük bir gösteri şeklinde örgütlenme eğiliminde olduğu durumunu yansıtmaktadır ve medya böylelikle okuyucu ve seyirci sayısını maksimize etmeye odaklamış bir izleyici metasına dönüşmüştür. Çatışmaların sürdüğü Irak’taki durum için bu yaklaşımın dezavantajı IŞİD’in imgesel gücünü eş zamanlı olarak kuvvetlendirmesidir.
Sosyal medya, milyonlarca takipçiye sahip eşik bekçilerinin dikkate ve görünürlüğe hükmettiği çok katlı bir kamusal alandır. Sosyal medyadaki başlıca eşik bekçileri ve oyuncular ünlüler ve geleneksel medyadır. Bazı örnekler: Twitter şirketinin hesabı @twitter’ın 31 milyondan fazla takipçisi, The New York Times’ın hesabı @nytimes’ın yaklaşık 13 milyon takipçisi, BBC’nin hesabı @BBCBreaking’in yaklaşık 11 milyon takipçisi, the Guardian’ın hesabı @guardian’ın 2.5 milyondan fazla takipçisi, @Channel14News hesabının 400 binden fazla takipçisi vs. bulunmaktadır.
Kürt sosyal medya kullanıcılarının güçlükle birkaç binden fazla takipçisi vardır. Batı halkının Kürtlere verebileceği en büyük destek, dikkatlerini IŞİD ve onun sosyal medya kullanımına odaklamaya son vermek, interneti denetlemeye ve sansürlemeye çalışan kazanılamaz sağ kanat teşebbüsleri durdurmak ve Kürtler ile destekçilerinin siyasi amaçlı internet kullanımlarıyla ile ilgili haber yaparak Kürt sosyal medya dünyasının sesini ve görünürlüğünü büyütme çalışmak ve desteklerini re-tweetleyerek ve yeniden göndererek sunmaktır.
İnternet ekonomisi sadece bir enformasyon ekonomisi değildir, aynı zamanda bir dikkat ekonomisidir. Savaşlar ve çatışmalar alanların kontrolü ile ilgilidir. Bunlar, fiziksel alanların ve enformasyon alanlarının kontrolünü ele geçirme savaşlarıdır. Batı’nın dikkatini ağırlıklı olarak bir tarafa odaklaması sadece tek boyutlu değildir, aynı zamanda bu tarafın iletişim gücünün takviye edilmesi ve yükseltilmesidir. Şimdi farklı iletişim stratejileri, medya haberleri ve enformasyon siyaseti geliştirmenin tam zamanıdır.
Christian Fuchs, tripleC: Communication, Capitalism & Critique dergisinin editörü ve “OccupyMedia! The Occupy Movement and Social Media in Crisis Capitalism” ve “Social Media: A Critical Introduction” gibi kitapların yazarıdır. Twitter: @fuchschristian
Görüntü kaynakları:
Kürt bayrağı: Khoyboun [Kamuya açık], Wikimedia Commons vasıtasıyla, Barbara Streisand: Allan Warren (kendi çalışması) [CC-BY-SA-3.0 (http://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0) veya GFDL (http://www.gnu.org/copyleft/fdl.html)], Wikimedia Commons vasıtası ile, Kapalı kapılar: John Firth [CC-BY-SA-2.0 (http://creativecommons.org/licenses/by-sa/2.0)] Wikimedia Commons vasıtası ile.
Özgün metin http://fuchs.uti.at adresinden alınmıştır.