Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    AKP iktidarı ve gündelik hayatın İslâmileştirilmesi

    14 Eylül 2015

    31 Mart’ta AKP karşısındaki dayanışmamız 23 Haziran’da daha da büyüyecek!

    7 Mayıs 2019

    Bilgen’in istifası: AKP/Saray iktidarına karşı ustaca bir hamle

    30 Eylül 2020

    Sahi biz ne zaman bu kadar zalim olduk! Yoksa…

    14 Eylül 2017
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet III

      28 Ocak 2023

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet II

      27 Ocak 2023

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet I

      25 Ocak 2023

      Kapitalizmin kendi için savaşı: Ukrayna-Rusya savaşı!

      25 Ocak 2023

      Seçim döneminde internet sansürlerinden nasıl korunacağız?

      24 Ocak 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Sistematik devlet terörü: Metin, Hrant, Tahir, Sakine…

    Sistematik devlet terörü: Metin, Hrant, Tahir, Sakine…

    TUNCAY YILMAZ yazdı: Ya demokrasi güçleri olarak kazanacak ve tüm katliamların hesabını soracağız, ya da yüz yıllık katliamcı, soykırımcı gelenek yoluna devam edecek.
    Tuncay YılmazBy Tuncay Yılmaz8 Ocak 20234 Mins Read
    Share
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

    Metin Göktepe’nin katledildiği gün ben de gözaltına alınanlar arasındaydım.

    Cezaevlerinin tabutluk haline getirilmesini protesto etmek için 13 Aralık 1995 günü Ümraniye Cezaevinde başlayan gerilim sonucu 4 Ocak 1996’da devrimci tutsaklardan Gültekin Beyhan, Abdülmecit Seçkin, Rıza Boybaş ve Orhan Özen hayatını kaybetmiş onlarcası da yaralanmıştı. Hayatını kaybeden devrimci tutsaklardan Orhan Özen ve Rıza Boybaş’ın cenaze törenlerini gerçekleştirmek üzere 8 Ocak 1996 günü Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi’ne doğru Nurtepe’den kaldırdığımız minibüsle Güzeltepe’den Yeşilpınar’a doğru yol alırken çevredeki olağanüstü polis-asker önlemi dikkatimizi çekmiş ve “zor bir gün olacak” demiştik birbirimize. Saya Yokuşu’nun başına gelmiştik ki aracımız durduruldu, araçtaki herkes ite kaka gözaltına alındık ve Alibeyköy Karakolu’na götürüldük. Biz Karakola ulaştığımızda nezaret zaten hınca hınç dolmuştu zaten. Öyle ki Alibeyköy Karakolunun alt katındaki nezaretlerin tamamı dolmuş, nezaretin koridor alanı da fiilen nezaret haline getirilmişti. Orada Alibeyköy Spor Salonu’nun da karakol haline getirildiğini, çok fazla insanın gözaltında olduğunu öğrendik zaten.

    “İstanbul’a kafa koparmaya”ya geldiğini söyleyen Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, cenazeye katılmak için gelen herkesin gözaltına alınması talimatını vermiş ve bin kişinin üzerinde insan gözaltına alınmıştı o gün. Gözaltına her yeni gelen bir haber getiriyor ve ağır yaralıların olduğu (hatta isim telafuz edilmiyordu ama) ölümlerin olduğu haberi tüm nezarete yayılmıştı. Biz gözaltı kaydı, hastaneye sevk falan beklerken polisler geldi ve hepiniz serbestsiniz deyip kapıları açtı. Şaşırmıştık tabi. Sonrasında öğrendik olan biteni.

    Metin Göktepe de gözaltına alınanlar arasındaydı ve Alibeyköy Spor Salonunda polisler tarafından katledilmiş, herkes serbest bırakılırken Göktepe’nin cenazesi de daha sonra üzerinden düştüğü iddia edilecek duvarın dibine bırakılmıştı.

    Haberin duyulması ve yayılması sonucu başta Evrensel Gazetesi yöneticileri olmak üzere İnsan Hakları örgütleri Metin Göktepe’nin akıbetinin peşine düşmeye başlayınca önce Göktepe’nin gözaltına hiç alınmadığı söylenmiş, ertesi gün ise güya Göktepe’nin cenazesi bir duvar dibinde “bulunmuştu”. Dönemin Eyüp C. Savcısı Erol Canözkan’a göre Metin gözaltına alınmamıştı. Kayıtlarda ismi yoktu. Herhalde fotoğraf çekmek için bir duvarın üstüne çıkmış ve buradan düşerek ölmüştü. Ya da daha önceden var olan bir hastalıktan ötürü fenalaşmış ve çay içmek için oturduğu sandalyeden düşerek ölüvermişti. Eyüp Savcısı “olay tutanağında” bunları yazdı.

    Katliamın üzerine gidince ve Metin’e uygulanan ağır polis şiddetinin tanıkları ortaya çıkınca bu kez de Göktepe’nin gözaltına alındığını kabul edildi, ancak akşam üzeri serbest bırakıldığı, sonra Eyüp’te bir çay bahçesinde otururken fenalaşarak oturduğu sandalyeden düştüğünü ve burada öldüğünü yalanı piyasaya sürüldü.

    Bu yalan da tutmadı elbette. İHD, Gazeteci Örgütleri, Evrensel Gazetesi, tüm Siyasi yapılan olayın üzerine gitmeye devam etti ve sorumlular katliamı kabul etmek zorunda kalıp dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan tarafından orada görev yapan polisler hakkında soruşturma başlatıldığı açıklaması yapıldı.

    Elbette bu yeterli değildi. Sadece Metin Göktepe’yi katleden polisler değil, bu emri verenler de yargılanıp cezalandırılmalıydı. O dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Eyüp İlçe Emniyet Müdürü M. Ali Aydın Aydemir de hesap vermeliydi.

    Soruşturma ve sonrasındaki sadece olay yerinde görevli olan polis memurları Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz, Murat Polat, Burhan Koç. İlhan Sarıoğlu, Selçuk Bayraktar, Metin Kuşat, Tuncay Uzun, Fikret Kayacan, Seydi Battal Köse, Şuayip Mutluer’in dosyası diğerlerinden ayrıldı. Mahkeme, Sarıoğlu, Bayraktaroğlu, Mutluer, Hızarcı ve Köse hakkında açıldı, polisler görevden el çektirildi.

    Dava yıllarca İstanbul’dan Aydın’a, Aydın’dan Afyon’a o ilden o ile, o mahkemeden o mahkemeye süründürülürken Göktepe’nin yoldaşları, devrimci ve demokratik kamuoyu, İnsan hakları örgütleri davanın peşini hiç bırakmadı. Bir sonraki dönemin İşçileri Bakanı Meral Akşener’in emri ile 27 Aralık 1996’da cinayet suçundan yargılanan ve daha önce açığa alınmış 11 polis memuru görevlerine iade edildi. Kamuoyunun yoğun tepkisi sonucu İçişleri Bakanı Meral Akşener bu kararını geri çekmek zorunda kaldı.

    Bir derin devlet operasyonu olarak sürdürülen dava baştan aşağı hukuk garabetiydi. Dava sonucunda emri veren esas sorumlular hiçbir şekilde davaya dahil edilmezken yargılanan 11 polisten sadece 6 tanesi “kastı aşan fiil neticesinde ölüme neden oldukları” gerekçesi ile yedi sene altı ay hapis cezasına mahkum edildi.

    “Tetiği çeken” polislerin bir kısmının da olsa ceza alması çok önemliydi elbette. Ancak katliamın kararını verenleri yargılamayı başaramadığımız için İstanbul’da Hrant’ın, Amed’de Tahir Elçi’nin, Paris’te Sakine Cansız ve yoldaşlarının katledilmesiyle “devlet terörü” hala devam ediyor.

    Ya demokrasi güçleri olarak kazanacak ve tüm katliamların hesabını soracağız, ya da yüz yıllık katliamcı, soykırımcı gelenek yoluna devam edecek. Ezilenlerin ve emekçilerin kısa, orta ve olabildiğince uzun dönem planlamalarında ortaklaşıp, birleşik, bağımsız, sürekli, sistemli bir mücadeleyi güçlendirmekten başka yolumuz yok.

    Metin Göktepe ve devlet teröründe tüm yitirdiklerimizin anısına…

    Evrensel Gazetesi Hrant Dink Manşet Metin Göktepe Sakine cansız Tahir Elçi
    Share. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Previous ArticleGezi direnişinde şiddet kullanan polis, emniyet müdürü yapıldı
    Next Article İsveç: Türkiye’nin tüm taleplerini yerine getiremeyiz

    İlgili Yazılar

    Erdoğan’ın ‘müjdesi’ çay üreticisini ne kadar yoksullaştırdı, ihracatçıya ne kadar kazandırdı?

    Emek 28 Ocak 2023

    Kudüs’te bir Yahudi yerleşim birimine düzenlenen saldırıda 7 kişi öldü

    Dünya 28 Ocak 2023

    Denizli’de evde ölü bulunan bebeğin vücudunda darp izleri görüldü

    Çocuk Hakları 28 Ocak 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet III

    Mahir Sayın

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet II

    Mahir Sayın

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet I

    Mahir Sayın

    Kapitalizmin kendi için savaşı: Ukrayna-Rusya savaşı!

    Hasan Kılıç

    Seçim döneminde internet sansürlerinden nasıl korunacağız?

    Onur Zeybek

    Yeniden kuruluş ve sosyalist hareket

    Kadir Akın
    Tarihten

    24 Ocak 1993 Uğur Mumcu katledildi: Kalemi yere düşmeyecek!

    Gazeteci Uğur Mumcu’nun arabasına konulan bombanın patlamasıyla öldürülmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Araştırmacı gazeteciliğin önde gelen isimlerinden Uğur Mumcu’ya sevgi…

    Seçtiklerimiz

    İttifakı ‘ortak duyu’yla kuşatmak

    Ertuğrul Kürkçü

    Siyasi kadın mahpus olmak

    Siyasi Haber

    Pervin Buldan: 6’lı Masa adayını çeksin, bizim adayımıza oy versin

    Siyasi Haber

    Mülteci meselesi ve ‘Kürt sorunu’

    Ertuğrul Kürkçü

    Aşkına sponsor aramak: Kısmetse Olur

    Ece Balekoğlu

    Hapishane günlüklerini bitirmeden…

    Şebnem Korur Fincancı

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    İşçiler dört bir yanda eylemde

    28 Ocak 2023

    Sinema televizyon emekçileri: Yüzde 35’le gittik ama bir sonuç çıkmadı

    27 Ocak 2023

    İşçiler, patron ve sendika arasında yapılan ek zamma karşı tepkili

    27 Ocak 2023
    Kadın

    EŞİK: Anayasa oylamasına katılmayın!

    25 Ocak 2023

    ‘Feminist Biyografi Atölyesi’ başladı

    23 Ocak 2023

    Mersin Kadın Platformu: Anayasa değişikliği teklifine hayır!

    23 Ocak 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.