Fatoş Osmanağaoğlu yazdı
Bir televizyon programında söylediler, önümüzde 256 adet alternatif varmış. Hükümet kurulabilecek mi? Kurulursa hangi süre için? Erken seçime gider miyiz? Gidersek ne zaman gitmek en doğrudur? Sarayda oturan da bu çoklu denklemlerin içinde önemli bir yer tutuyor. Bu kadar çok seçenek gerçekten var mı? Varsa bile biz seçenekleri biraz daha daraltarak bakalım.
Önce sermayeden başlayalım. Sermaye için doğal olarak en iyi seçenek CHP-AKP koalisyonudur. Ve buna CHP’yi zorlayacaklardır. Adettendir, sermaye “merkez koalisyon”ları pek sever. Kendi borularını rahatlıkla öttürebilecekleri en kolay yoldur. Hatta erken seçime de gerek yoktur, 4 yıl böyle devam etmelidir. Peki buradan hangi parti karlı çıkar? Orası belli olmaz, her iki parti de Yunanistan örneğindeki duruma düşebilir. Önümüzde ekonomi açısından zorlu bir dönem var. Yoksul halk bir sonraki seçimde her ikisini de köy sandığına gönderebilir. Bir de saray var. AKP’de yeni vekillerin de birçoğunu belirleyen olarak, Erdoğan’ı korumak isteyeceklerdir. Her şıkta iktidarda kalmak yolsuzluklara batmış ve kibirinden burnunun ucunu göremeyenler için hayati önemdedir. Ondandır ki “akilleri” gayet ılımlı konuşmaktadırlar.
CHP de durum nedir? Bu durumdaki bir partiye koltuk değneği olmak bir yarar sağlar mı? Bunca yıldır iktidarı hayalinde bile göremeyen bir parti iktidar olmak isteyecektir. CHP, AKP’nin ülkeyi bu duruma getiren diktatörlük sevdalısı ve yolsuzluklara batmış ekibinin yargıya teslim edilmesini sağlayabilecek bir sözleşme yapabilir mi? Çok zor çünkü bu sadece 4 bakan mevzuu değildir. Devletin her organına bulaşmış, yargısından, kamu idaresine, eğitimine bu pisliğin cenazesini kaldırabilecek bir olasılık bu koalisyonla mümkün değildir. Bunu yaptıklarında bir sonraki seçimde CHP baraj altında kalma riski ile karşı karşıya kalır, bu tuzağa düşerler mi? Sanmıyorum. Bir yıl gibi daha kısa bir süreç için demokratik önceliklerle bir hükümet kurmaya çalışsalar bunu da AKP kabul etmez çünkü bir yıl sonra yapılacak seçime kadar AKP’nin iyice küçüleceği aşikardır.
HDP açısından bakarsak, AKP ile hükümet kurmayacağını biliyoruz, ya da öyle olsun istiyoruz. Tabii içerde halen bunu isteyenler vardır, çatlak sesler çıkmaya başladı, Altan Tan gibi. Kürt ve Türk halklarından bunca yitirdiklerimize Roboski, Gezi, Kobane’ye rağmen bu seçenek masaya gelirse, HDP dağılır, bunu net olarak görmek gerekir. Ayrıca da bir sonraki seçime falan da kalmaz.
Yukarıda söylediğimiz AKP-CHP seçeneği HDP’nin her iki partiyi de küçültmek açısından işine gelebilir, Selahattin Demirtaş’ın sorulara kıvrakla verdiği yanıtın altında da bunun olduğunu düşünüyorum. CHP’nin bu tuzağa düşmeyeceği durumda, HDP, CHP’nin kuracağı bir azınlık hükümetine ülkeyi normalleştirecek yasaları çıkaracak sonrasında da bir seçime gidecek bir destek verebilir. MHP böyle bir üçlüye ne der? Halen söylemlerinde en ufak bir değişiklik yok, Kürt meselesine bakışı açısından. Belki sadece demokratikleşme adımları üzerinden kabul edebilir. Ama tabanına, uzak mesafeden bile olsa HDP ile yan yana durmayı anlatabilir mi? Zor görünse de olmayacak bir seçenek değil, ama AKP’den gelen oylar geri gider mi en büyük açmazları.
Gelelim “Biz’ler” için en kötü seçeneğe. AKP – MHP iktidarı. Çözüm sürecini sadece oy aracı gören bir partiyle, MHP koalisyonu kabus gibi. Devlet Bahçeli ilk açıklamasında, Erdoğan’ı geri çekerseniz, yolsuzluklara bulaşan bakanları da Yüce Divan’a göndermek koşulu ile olabilir mesajını vermiştir. Gerisi MHP için zaten çok önemli değildir, demokratikleşme adımları filan gibi bir beklenti olamaz. AKP’nin Kürt illerine yaptığı askeri yığınakla birlikte bakınca, zor dostum zor. AKP’den bunca oyu alırken halka bunca yolsuzluk vb. bağırdıktan sonra bu seçeneğe gelirler mi? Bu yanı da var. MHP’ye oy veren halkın da yoksullardan oluştuğunu unutmamak gerekiyor, işsizlik, göç vermek gibi sorunlardan İç Anadolu, Karadeniz halklarının da ne kadar muzdarip olduğunu biliyoruz. Zor geçecek önümüzdeki dönem en önemli müsebbibi görülen parti ile birlikte olduğunuzda sizi de fabrika ayarlarınıza döndürebilir.
Bir seçenek daha var, AKP’nin meclisi kilitleyerek hükümet kurulmasına izin vermeyip, bunu da muhalefetin üzerine yıkarak hızlı bir erken seçime gitmesi. Bu kumarı oynayabilirler mi? İçlerinde öyle bir ekip var ki, yargıdan kurtulmaları çok zor, sadece ülke yargısından değil, Lahey yani uluslararası yargıdan, başta Erdoğan. Obama sınırlarımızın yol geçen hanı olduğunu ifade edeli henüz birkaç saat oldu. AKP, bu seçeneği doğru yönetirsek, yeniden tek başımıza iktidar oluruz diye yeni bir “stratejik” plan uygulamaya koyabilir. Bu durumda biz dahil tüm muhalefete düşen dikkatli biçimde bu süreci yönetmek olmalıdır.
Ayrıca her an erken seçime gidilecek gibi çalışmaya devam etmek gerekir. Gelelim küçük “biz”e, yani sosyalistlere. Parlamento çizdiğimiz yolda araçlardan sadece biri, mücadeleye devam. Parlamentodan çıkacak hiçbir sonuç emekçilerin, kadınların, doğanın dağlar gibi büyüyen sorunlarını çözemez. Gezi ruhunun kaybolmadığını da bu süreçte net olarak gördük, şimdi örgütlenme zamanı.