PYD Eş Başkanı Salih Müslim, Erkam Tufan Aytav’ın Otuz Dakika programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Rojava’nın hiçbir zaman Türkiye’ye düşman olmadığını vurgulayan Müslim, “2014’te de 2015’te de bunu söyledik. Biz hiçbir zaman Türkiye halklarına yönelik tehtit olmadık. Ve olmayacağız bunu baştan söylemiştik. Ancak Türkiye devletinin bir Kürt fobisi var ve Türkiye nezdinde en iyi Kürt ölü Kürt’tür. Bu nedenle her yerde savaşıyor. Sadece şimdi değil 7 senedir bize karşı savaşıyor” ifadelerini kullandı.
Müslim, ABD’de tarafından SDG’ye iletildiği iddia edilen “PKK ile ilşikinizi kesmezseniz sizi savunmayacağız” sözlerinin doğru olmadığını belirtirken, “ABD, Suriye Demokratik Güçleri ile çalışıyor ve kimin PKK’li olup olmadığını gayet iyi biliyor. Ki kendileri de Suriye’de PKK’nin olmadığını söylüyorlar” dedi.
‘Beyoğlu saldırısı Türkiye tarafından planlandı‘
İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki saldırıya ilişkin konuşan Müslim, “Tabii herkesin kendini tehditlerden koruma hakkı vardır. Kendi çıkarlarını, kendi halkını, kendi devletini koruyabilir. Ama bir tehdit gerçekten var mı yok mu? Onlar iyi biliyorlar ki bu tehdit yok. Mesela bu İstanbul’daki mesele çok iyi biliniyor. Herkes biliyor. Bilgileri de zaten herkesle paylaşıyoruz. Ve gerçekten de bu bir tezgahtır. Uyarlanmıştır. İçişleri Bakanlığı, Soylu falan ayarlamıştır. O dedikleri kız da hala belli değil yani. Hatta soruşturma da bitmemiştir. Bir sonucunu beklemeden kalkıp böyle bir girişimde bulunuyorlar. Demek ki daha önce planlanmış bir şey. Ve oradaki kız Kürt de değil, Suriye’den de değil. Yani buradaki yapılan araştırmaları bilmiyorum takip ettiniz mi etmediniz mi. Ama kendisi zaten ailesinden üç tane kardeşinin DAEŞ’in içerisinde öldüğünü belirtti. Dördüncü kardeşi de yaralı olarak bu savaşlardan çıkıp orada bir grubun başkanı oluyor. Türkiye’nin denetimi altında. Kendisi Kürt değil. Hani Kürtlerle ne yakından ne uzaktan hiçbir ilişkisi yok.
‘SDG saldırı değil savunma gücüdür‘
Kara harekatına ilişkin ise Müslim, “Türkiye faşizmi her şeyi yapabilir. Bir cumhurbaşkanı veyahut da bir bakanın söylediklerini biz ciddiye almak mecburiyetindeyiz. Kendi hazırlıklarımızı ona göre yapmak mecburiyetindeyiz. Ama öyle kolay olmayacak. Türkiye’nin bütün gücü herkes tarafından biliniyor. Bu da sadece SİHA’lar ile İHA’lardır. Yoksa karada savaşacak bir gücü yok. Zaten ona bağlı olan çeteler de böyle savaşacak güçte değildir. Onun için Türkiye gerçekten böyle bir girişimde bulunursa hiç beklemediği şeyler görecektir” dedi.
Afrin ve Serekani’den beri hazırlandıklarını söyleyen Müslim, Mazlum Abdi’nin “her yeri ateşe veririz” açıklamalarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Suriye Demokratik Güçleri bütün bu bölgeyi koruyacaktır. SDG meşru savunma gücüdür saldırı gücü falan değildir. Yani Türkiye sınırları içerisinde herhangi bir operasyon, öyle bir plan, niyet yoktur. Böyle bir şey olmayacak. Yalnız kendi sınırımızda savaşacağız.”
‘Ruslar ciddi değil‘
ABD ile ilişkilere değinen Müslim, “ABD veya Uluslararası Koalisyonla kurduğumuz ilişki IŞİD’e karşı bir ilişkidir. Türkiye’ye veya rejime karşı bizi savunlarını istemedik. Biz kendimizi savunuruz. Verilen silahları da sadece IŞİD’e karşı kullandık. Mesela Afrin’de bunu kullanmadık ya da Türkiye’nin işgal ettiği yerlerde bu silahları kullanmadık” dedi.
Hava saldırılarının IŞİD ile mücadeleyi etkilediğini belirten Müslim, “Hapishanelerde on, on iki bin tutuklu var. Bunların hepsi savaşçı. Hem de çoğu azılı savaşçı. Bunlar hapishanelerde tutuluyor. Ayrıca kamp da var. Bu kampta çocuklar, kadınlar bir de, DAEŞ’li değil de DAEŞ’in başka yerlerinden gelmiş veyahut da savaşa karışmamış DAEŞ’liler var. Elli bin kişiden bahsediyoruz. Bunların hepsi korunmaktalar. E şimdi sen böyle bir saldırı yaparsan ne olacak? Geçenlerde saldırdılar zaten. İki üç gün önce kampın korumalarına saldırdılar. Sekiz arkadaşımız şehit düştü. Yirmi beş kişi falan kaçtı. Gerçi dışarıda tuttular ama daha saldırılar falan olursa hepsi kaçabilir. DAEŞ’i Türkiye yaratmıştır. Ve şimdiye kadar da destekliyor. İlişkileri falan siz de biliyorsunuz. Mesela Hasekiye’deki hapishane saldırısı. E hepsi eğitilmiş. Türkiye tarafından eğitilmiş. Kampları vardı, silahlarını vermişler. Şimdiye kadar buradaki uyuyan hücrelerden yakaladıklarımız ‘biz Türkiye’den geldik’ veyahut da ‘Türkiye’den destek alıyoruz’ diyor. Kaçanlar da Türkiye’ye geçiyor. İşte mesele buradadır. Şimdi bu saldırıların direkt neye etkisi oldu? DAEŞ’le yapılan savaşa etkisi olmuyor. E şimdi bizim askerlerimiz veyahut da buradaki silahlı kişilerimiz hapishaneleri mi koruyacak yoksa Türkiye saldırısıyla mı uğraşacak? Onun için Amerika buna itiraz ediyor. “Bu saldırıları yapmakla siz DAEŞ’le mücadeleyi engelliyorsunuz, etkiliyorsunuz. Bunu yapmamanız gerekiyor” diye. Ruslar başka. Onlar rejim sizi koruyabilir diyor ancak bu da gerçekçi değil. Anlaşmalar oldu. Hem Ruslar hem de rejim arasında. Şu an sınır boyunda Suriye askerleri var. Bir de Rusların askerleri var. Bu son saldırılarda yirmi beş, yirmi altı asker öldü. Üstlerine saldırdılar. Ve bunların hava savunma sistemleri olmasına rağmen kimse bir ses çıkarmadı. Ruslar ciddi değil” dedi.
‘ABD bize muhtaç olduktan sonra beraber çalışmayı önerdi‘
Salih Müslim, “İŞİD’le olan mücadele bitti diyelim. Yani aklınızın bir köşesinde şöyle bir endişe var mı? Ya bu Amerika bizi kullanıp atar gibi bir endişe var mı?” sorununa şu yanıtı verdi:
“Endişe meselesi değil bu. Zaten ABD’ye veya başkasına dayanmıyoruz. Biz kendi gücümüzü yarattık, kendi gücümüze dayanıyoruz ve Amerika bize geldiğinde siz de biliyorsunuz. Bize muhtaç olduktan sonra beraber çalışmayı önerdi. Biz zaten direniyorduk. Artık zafere geliyorduk. Ki zafer başlamıştı. O zaman Amerikalıların da donattığı bazı gruplar vardı. Onlar işe yaramayınca veyahut da eğitim verdikleri insanlar gidip DAEŞ’e katılınca, bizden başka kimse kalmadı. Kara kaşımıza, kara gözümüze hayranlar diye değil. Olay sadece DAEŞ’le mücadele anlamında bir iş birliği” dedi.
‘Şam’ın isteklerini kabul etmek Erdoğan’ın çöküşü demektir‘
Müslim, “Şimdi Erdoğan Şam’a yönelik sıcak sinyaller gönderiyor sürekli. Tekrar bir barışma, bir araya gelme çabası var. Bu sizi endişelendiriyor mu? Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Vallahi endişeli değiliz. Erdoğan’ın u dönüşleri bütün dünyada biliniyor. Bir ara tutuştu gidip Putin’e yalvardı, yakardı. Ondan sonra Mısır’la ne yaptı? Suudi Arabistan’da öyle. Suriye’yle yapmak istediği şeyleri Suriye halkları kabul etmiyor. ‘İlk önce işgal ettiği yerlerden çıkması lazım. Sonra konuşabiliriz’ deniliyor. Buna rağmen sadece kalkıp buradaki özerk yönetimi bitirmek isterlerse o zaman biz de kendimizi savunmak mecburiyetinde kalırız. Başka bir şey yok. Ama bu olmayan bir duaya amin demektir. Erdoğan’ın Şam’ın isteklerini kabul etmesi demek faşizmin çöküşü veyahut Erdoğan’ın çöküşü demektir.”
Salih Müslim: Erdoğan IŞİD’i Türkiye içinde de kullanıyor
Türkiye IŞİD ilişkisine de değinen Salih Müslim, IŞİD liderlerinin Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde öldürülmüş olmasının IŞİD’in Türkiye tarafından korunduğunun göstergesi olduğunu belirtti. Müslim, “Biz ta 2014’ten beri biliyoruz. DAEŞ’in Kobani’de olduğu sırada silahlara nasıl eriştiğini, nasıl geldiğini biliyoruz. Tankların nasıl demir yoluyla buraya getirildiğini biliyoruz. Bunların hepsini biliyoruz. Bağdadi veya Kureyşi MİT’in haberi olmadan orada kalamaz. Buralarda kalıyorsalar demek ki ilişkileri var. Demek ki korunmaktadırlar. Yalnız bunlara dayanarak konuşmuyoruz. Burada Suriye Demokratik Güçleri tarafından yakalanan hücreler, çalışanlar veya Haseki’ye saldıranlar falan hepsi zaten açıkça söylüyorlar. ‘Türkiye bizi eğitti, bizi para verdi, destek verdi’ diyorlar. Hatta Türkiye faşizmi DAEŞ’i içeride de kullanıyor. Yani Ankara patlaması, Suruç patlaması, Diyarbakır patlaması bunları yapanlar kimlerdir?”
Müslim: Türk Lirası değer kaybedince başıma koyulan ödül de azaldı
Türkiye tarafından kırmızı bültenle arandığını belirten Salih Müslim Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ile başına koyulan ödülün değer kaybettiğini söyledi.
Müslim, “Başımıza ödül de koymuşlar. Bu ödül on milyon Türk lirası. İlk koyduklarında bu iki milyon dolar civarındaydı. Türk parasının değer kaybetmesi ile şimdi yarım milyona falan düşmüş. İki milyon dolar koymuşlardı bir zamanlar. On milyon Türk lirası. Şimdi on milyon Türk lirası ne kadar eder? Keşke dolarla yapsalardı. Belki bazıları yararlanabilirdi” dedi.
‘Erdoğan’ın, Osmanlıdan miras aldığı şey kılıç ve entrikalardır‘
Bir dönem Ankara’da kırmızı halı ile karşılandığı hatırlatılan Müslim, “Şimdi Erdoğan Osmanlı’dan falan bahsediyor. Osmanlı’dan neyi almış? Bir Osman’ın kılıcını almış. Herkesi kesiyor. Her tarafa saldırıyor. Bir de Osmanlı’nın entrikalarını falan almış. Miras olarak bunları almış. Bu entrikalardan birisi de PYD’yi, Kürt oluşumlarını daha önce var olan Suriye Meclisine dahil ederek kontrol etmek istedi. Yani bizi buradaki Suriye Meclisi’ne falan katmak istiyorlardı o zaman. Biz de katılırız ama bazı şartlarımız var dedik. Nedir o da? Kürtlerin hakları tanınsın. Veyahut da en azından Kürt sorunu konuşulsun dedik. Ancak Türkiye kabul etmedi. Zaten Türkiye’nin gözünde Kürt sorunu dedin mi artık teröristsin” dedi.