Roman çocuklar, yoksulluk, ayrımcılık ve eğitimdeki eşitsizlik nedeniyle küçük yaşta çalışmaya ve çocuk evliliğine mecbur bırakılıyor. Roman aktivistler, ‘Devletin bize sağlamak zorunda olduğu evrensel insan haklarını kendimiz kazanacağız’ dedi
Türkiye halkları arasında en dezavantajlı gruplardan biri olan Romanlar, yüksek işsizlik oranı, ayrımcılıkla karşı karşıya kalırken, eğitime devam etmekte de zorluk çekiyor. Roman çocukların çoğu okula ya hiç gitmiyor ya da devam edemiyor.
Kadınlar ve çocuklar dezavantajlı
2017 yılında Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu (SİROMA) Projesi kapsamında yapılan bir anket çalışması, Romanların yaşadıkları eşitsizliği ve yoksulluğu bir kez daha ortaya koydu. Projeye göre Roman kadınların yüzde 32,9’u, erkeklerin ise yüzde 13,4’ü okuryazar değil. Sadece okuryazar olanların oranı ise erkeklerde yüzde 17,9, kadınlarda ise yüzde 24,5. Yüksekokul bitirme oranı Romanlar arasında çok düşük. Yüksekokul ve üzeri mezunu Romanların oranı erkeklerde yüzde 1,5, kadınlarda ise 0,1. Yani bin Roman kadından yalnızca biri yüksekokul mezunu. Okula devam etmemenin en önemli nedenleri arasında yoksulluk gösterilirken, okullarda yaşanan ayrımcılık ve öğretmenlerin ilgisiz tavırları da bu nedenler arasında yer alıyor. İlkokulu bitirdikten sonra okula devam etmeyen çocuklar, aileleri ile birlikte küçük yaşta çalışmaya ya da evlenmeye mecbur bırakılıyor.
Okulu bırakıp çalışıyorlar
Romanların eğitimde yaşadıkları sorunları değerlendiren Roman Kadınlarını Güçlendirme Derneği Başkanı Esra Şenkeman, kendisinin de 14 yaşında okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldığını aktardı. Salgın döneminde kızına örnek olmak için açıktan lise okumaya başladığını söyleyen Şenkeman, “Bizim mahallelerimizde çocuklar erken yaşta okulu bırakıp çalışmaya başlıyor. Ailenin yanında okullarda da sorun var. Çocuklara okulu sevdirebilmek için öğretmenlerin buraya sürgün olarak gelmesinden ziyade eğitime bağlı öğretmenlerin gelmesini istiyoruz. Böyle olmadığı için çocuklar çok fazla ders göremiyor, iyi bir eğitim alamıyorlar. Okuma yazmayı bile tam öğrenemeden okulu bitirmiş oluyorlar” dedi.
10 kişiye bakıyor
Romanların yaşadığı yoksulluğa da değinen Şenkeman, evlerin küçük olması ve yaşamlarını dar alanda sürdürmelerinin de diğer etkenler arasında yer aldığını belirterek, şöyle devam etti: “Gece hayatında çalışan aileler var ya da anneler işe gitmek zorunda. Çocuk bu sefer kardeşine bakmak zorunda oluyor. Okul hayatın sona eriyor. Kiminin de maddi durumu gerçekten çok kötü oluyor. Evinde televizyonun ya da çamaşır makinen varsa burs alamıyorsun. Roman çocuklara burs imkânı yok. Bu sosyal hakları bilenlerin sayısı da az olduğu için başvuramıyor. Burada bir kız çocuğu 10 kişiye birden bakıyor.” Erken yaşta evlilik faktörüne de dikkat çeken Şenkaman, “İnsanlar çocuklarını resim sergisine götürürken biz çeyiz sergisine götürüyoruz. Aktivite olarak konsere değil düğünlere götürüyoruz. Bu da çocuklara küçük yaşta evliliği özendiriyor” ifadelerini kullandı.
Salgında eğitime erişemediler
Özellikle salgın döneminde eğitimde eşitsizliğin ortaya çıktığına dikkat çeken Derin Yoksulluk Derneği yöneticisi Tolga Küleş de bu dönemde derslerin internet üzerinden verildiğini hatırlatarak, “Mahallelerimizde yoksulluktan dolayı internet yok, aileler tablet alamıyor. Bu yüzden derslere ulaşamıyorlar. Öğretmenler herkesi eşit sanıyor. Fakat özellikle Roman mahallelerinde yoksulluk çok büyük. Ekmeği, suyu olmayan bir toplumuz. Mahallerde insanlar 2 liralık salça 1 liralık sıvı yağ alıyor. Artık toplum olarak daha güçlü geliyoruz. Devletin bize sağlamak zorunda olduğu evrensel insan haklarını kendimiz kazanacağız” diye aktardı.
Eğitim tesisleri yok
Derin Yoksulluk Derneği yöneticilerden Gökhan Tünel ise Roman mahallelerinde bulunan okullarda yeterli sosyal tesis ve kütüphane olmadığına vurgu yaparak, şunları aktardı: “Gençlerin hem sosyal hem kültürel hem de eğitim amaçlı tesisleri yok. Bunların sonucunda da çocuklar okullarda büyük sıkıntılar yaşıyor. Aynı zamanda artık çocukların okumak gibi bir niyeti yok. Çünkü her şeyin diploma ile olmadığını anlıyorlar. Ülke büyük sıkıntılar içinde, bunların bir an önce giderilmesini istiyoruz. Çocuklar bizim geleceğimiz. Daha iyi eğitim görmeleri için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz.”
‘Medresede akılları çeliniyor’
İzmir’in Konak ilçesi, Emir Sultan Mahallesi’nde özellikle tarikat ve medreselerin çoğaldığını söyleyen Küleş, “Bu konuda çok sıkıntılıyız. AKP iktidarının izlemiş olduğu politikalar nedeniyle mahallelerimizde çocuklar okul yerine medreselere gidiyor. Bunun temelinde yine yoksulluk ortaya çıkıyor. Çocuk yaşta merdiven altı işlerde çalışmak zorunda kalan çocuklar sokaklarda uyuşturucuya bulaşıyor. Daha sonra medreselere yönlendiriliyorlar. Orada yoksullukları kullanılarak çocukların aklıları çeliniyor.”
Pozitif ayrımcılık talebi
Roman Kültürü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Alper Yağlıdere, yaptıkları araştırmalara göre Roman çocukların 4. sınıftan sonra okulu terk ettiğini belirtti. Ailelerin de eğitimsiz olması nedeniyle çocuklara yardım edemediğini belirten Yağlıdere, Romanların yaşadığı mahallerde toplumsal değişimin gerçekleşmesi için kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık tanınması gerektiğinin altını çizerek, “Romanlar 92 yıl sonra bir tane milletvekili çıkarabilmiş. Bazı bölgelerde meclis üyelerimiz yok. Ya da var ama yeteri kadar konuya hakim değil. Romanlar artık kendilerine balık verilmesini değil balık tutmanın öğretilmesini istiyor. Kendimiz üretelim, istihdam, barınma, dışlanmışlık sorunlarını çözelim istiyoruz” diye konuştu.
(Tolga Güney / MA)