Demokrasi İçin Birlik (DİB) Ankara’da sürdüreceği “Hayır” kampanyası için gerçekleştirdiği buluşmada konuşan DİB Sözcüsü ve eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, “Hayır verenler teröristse neden oylama yapıyoruz?” dedi.
13 Mayıs’ta kaleme aldığı “Bir Demokrasi Cephesine Gereksinim Var” başlıklı yazısıyla demokrasi için bir birlik kurulması gerektiği fikrini savunan Rıza Türmen, gerçekleştirilen buluşma sayesinde gerekli birliğin amacına ulaştığını ifade etti. Türmen “OHAL döneminin yarattığı baskı ortamı nedeniyle siyasetin Meclis dışında taşındığını” söylerken istenilen katılımın sağlanabildiğini sözlerine ekledi.
Türmen ayrıca şu ifadeleri kullandı:
Cübbelerin postallar altında ezildiği bir ortamda, her türlü ezilmenin yaşandığı ortamda hayır oyu daha demokratik ve özgür bir Türkiye’yi getirecek. Önümüzde çok engel var. Bu hegemonik yapıda tüm kaynakların bir parti için kulanıldığı bir ortamda kitlelere ulaşmak zorundayız. Basın özgürlüğü, toplantı gösteri özgürlüğü yok. Tüm bu süreçte ancak yaratıcı, mizahlı kitleler tarafından anlaşılan ve dokunan bir dile ihtiyacımız var. Bizim gücümüz gerçekleri anlatmamızdan geliyor. Biz algı yaratmaya çalışmıyoruz. Onlar ise referandumda ‘Hayır’ diyecek olanların terörist olduğu algısı yaratmaya çalışıyorlar. Bu değişiklikle cumhurbaşkanına Meclis’i fesih yetkisi veriliyor mu? Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olabilecek mi? Evet. O zaman cumhurbaşkanı kendi partisi seçimi kazanamadığında seçimleri iptal edebilecektir. Biz bir algı operasyonu yapmıyoruz, gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Hayır verenler terörist ya da vatan hainiyse neden oylama yapıyoruz?” dedi.
DTÜ Vişnelik’te düzenlenen etkinlikte önce forum yapılarak referanduma giden süreç tartışıldı, ardından da “Hayır” kampanyası için kurulan atölyelerde çalışmalar yapıldı. Buluşmaya CHP milletvekilleri Şenal Sarıhan, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, son KHK ile ihraç edilen SYKP Kurucu Eş Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul da katıldı.
Etkinliğin açılışında son KHK ile Ankara Üniversitesinden ihraç edilen Prof. Dr. Funda Başaran konuştu. Başaran, 1 Eylül’de Ankara Üniversitesinde darbe ve KHK fırsatçılığı yapılarak barış imzacılarının soruşturmaları bile sonuçlandırılmadan ihraç edildiklerini söyledi. Aylarca ihraçların devam ettiğini anlatan Başaran, üniversitelerin diktatörce yönetilme biçimlerini kabul etmedikleri için ihraç edildiklerini dile getirdi. Göstermelik bile olsa rektörlük seçimleri haklarının da ellerinden alındığını ifade eden Başaran, eleştirel özgür düşüncenin yeşermediği bir üniversite ortamının iktidarın işine geldiğini söyledi. Kendisinin de ihraç edildiği son KHK’nin ardından “Hayır gitmiyoruz” şiarıyla kampüslerden ayrılmama kararı aldıklarını anlatan Başaran, “Hiçbir şey olmazsa polis zoruyla çıkaracaklar ama ‘Gitmiyoruz’ dedik. Çünkü öğrencilerimiz bizim için çok değerli. İkincisi akademiyi bırakmıyoruz. Giderek eleştirel ve özgür düşünceden yoksun, değiştirmek için değil mevki için bilgi üretilen bir akademi vardı. Ankara Üniversitesi’nin bazı fakülteleri dört duvardan ibaret kaldı. Üniversite bizdik ve üniversiteler de bizim. Sokakta kurumsal akademinin dışında bir üniversiteinin yollarını aramaya devam edeceğiz. Kriminalize olmadan bir süre odalarımızı boşaltmayı düşünmüyoruz. ‘Hayır gitmiyoruz’un anlamlı bir slogan olduğunu düşünüyoruz. Bu sadece üniversiteden çıkmamak değil, bu ülkeyi diktatörlere, zalimlere bırakmıyoruz anlamındadır” dedi.