Sadr Hareketi lideri Muqteda Es-Sadr, dün yaptığı açıklamada, siyasi süreçten çekildiğini ve Sadr Hareketi’nin tüm kurumlarının kapatılacağını açıkladı. Bu açıklamanın ardından Sadr destekçilerinin Yeşil Bölge’ye girmesi ile çatışmalar başladı. Şu ana kadar çatışmalarda 30 kişi yaşamını yitirdi, 700 kişi ise yaralandı.
Ortadoğu uzmanı Bereket Kar Irak’taki krizin nasıl derinleştiğini ve çözümün nasıl olacağına ilişkin SiyasiHaber’e değerlendirmelerde bulundu:
“Irak’taki bu son siyasal gelişmeler veyahut kriz yeni başlamadı. Kriz 10 Ekim 2021’de gerçekleşen seçimlerin ardından başladı. O seçimlerde en büyük parti olarak çıkan Sadr Hareketi bir hükümet kurma konusunda kendilerine görev verilmesini istedi. Fakat karşısındaki diğer Koordinasyon Çerçeve Güçleri (Bunlarda Şii, İran yanlısı ve daha çok Haşdi Şabi olarak tanınan güçler) hükümette herkesin yer alması şartı ile Sadr Hareketi’nin hükümet kurabileceğini açıkladılar. Bu hükümetin anlaşmalı bir hükümet olması gerektiği yani pay sistemine göre herkes aldığı kadar vekil çıkarmasıyla ilgili bir öneride bulundular. Sadr Hareketi ise bu öneriyi kabul etmeyerek çoğunluk hükümeti kurmak istediğini açıkladı. Burada hatırlatmak gerekirse 329 milletvekilinin çıktığı Irak’ta Sadr Hareketi 73 milletvekili ile birinci parti. Burada başlayan anlaşmazlık bugüne kadar devam etti.

“Sadr Hareketi bir nevi yoksul kesimlerin, dışlanmış kesimlerin temsilcisi olarak ortaya çıktı”
Her ne kadar her iki taraf da başka güçlerle de ittifaka girmek istedilerse de bir türlü başaramadılar. Sadr, KDP’yle ve Sünni çoğunluk ya da Egemen Çoğunluğu adını verdiği bir ittifak yapmaya çalıştıysa da yine de üçte iki çoğunluğu elde edemedi. Dolayısıyla bu kriz giderek büyümeye başladı. Tabii iddiaya göre bu krize bölgesel güçlerin de uluslararası güçlerin de farklı biçimlerde müdahale ettiği söyleniyor. Bölgesel güçlerin başında Suudi Arabistan ve Arap Emirlikleri var. Uluslararası güçler ise ABD. Çünkü Sadr siyasi tutumda her zaman istikrarsız bir çizgi izledi. İran’a ‘Ben Şii’yim ama ben Iraklı bir yurtseverim’ şeklinde bir çizgi oturtmaya çalıştı. Dolayısıyla İran’a karşı eleştirel bir yaklaşımı oldu. ABD’ye dönük de aynı mesafeyi korumaya çalıştı. ABD güçlerinin Irak’tan çekilmesi çizgisinde. Ve bununla aslında Sadr geniş Irak kitlelerinin sempatisini kazandı. Ve esas itibarıyla bu hareket bir nevi yoksul kesimlerin, dışlanmış kesimlerin bir türlü temsil edilemeyen güçlerin bir temsilcisi olarak ortaya çıktı.
Süreç tıkanınca Sadr milyonluk cuma namazına çağrılar yaptı ve gerçekten de milyonların katılımı ile bunu gerçekleştirdi. Ancak bu da bir çözüm olmadı. Bu defa parlamentodan çekildi, yetmiş üç milletvekilini çekti.
Buna karşılık olarak ise diğer koalisyon güçleri bunu fırsat bilerek hükümeti kurmaya çalıştı. Bunun başında eski Başbakan El Malik’i var. Ama bunu da başaramadılar. İddiaya göre var olan geçiş hükümeti Sadr yanlısı bir tutum takındı.
Koordinasyon çerçeve güçlerinin hükümet kurmasını da bu şekilde engellemiş oldu. Kriz buradan giderek derinleşmeye başladı. Ve en son gelinen noktada Sadr hiç beklenmeyen bir anda siyasetten çekildiğini ilan etti.
“Sadr’ın Ali Sistani’den onay aldığı iddia ediliyor”
Tabii bu hamleye ilişkin ve şu an gelinen noktaya ilişkin çok farklı yorumlar var. Sadr’ın “kardeş kanı”nın dökülmesinin önüne geçmek gibi bir gerekçe ileri sürdüğü söyleniyor. Sadr, dini kurumlar dışında tüm kurumlardan çekildi. Burada belirtmek gerekir ki iddialardan biri dini lider Ali Sistani’nin onayını alarak bu hareketi gerçekleştirdiği. Ancak şu ana kadar bu konuda somut bir delil yok.
Diğer bir taraftan Kazımi Hükümeti de tıkanan sürecin sonunda Yüksek Federal Mahkeme’den parlamentonun feshini istemişti ancak mahkeme bu yetkinin parlamentoda olduğunu belirterek isteği reddetmişti. En son nokta bu oldu aslında. Kopuş noktası da denilebilir.
Dün itibariyle Yeşil Bölge’de ciddi bir egemenlik kurulmaya çalışıldı ve tam bu sırada olağanüstü hal ilan edildi. Bu ülke genelinde en azından çatışmaların önlenmesine dönük bir hamleydi. Ancak buna kimse uymadı. Hemen bunun ardından neredeyse bütün taraflar hem Genel Kurmay Başkanı hem de geçiş dönemi Başbakanı olan El Kazımi’nin isterse çatışmaları durdurabileceği yönünde açıklamalar, eleştiriler yaptılar. Kazımi ise silahlı kuvvetlerin göstericilere silah doğrultmayacağı yönünde bir karar çıkardıklarını açıkladı. Ancak bu karar için araya kimler girdi henüz bilinmiyor.
Durum böyleyken çatışmalarda şu ana kadar 30 kişinin öldüğü 700 kişinin ise yaralandığı açıklandı. Şunu da belirtmek gerekiyor ki Irak’ta genel kanı istenirse çatışmaların bir saat içerisinde durdurulabileceği yönünde. İstenirse herkes taraftarlarını sokaktan çekebilir.
Sadr ise açlık grevine girerek bunun durdurulmasını istediğini belirtti. Tabii diğer bir taraftan siyasi güçlerde dini lider Ali Sistani’nin bir açıklama yaparak çatışmalara son verebileceği beklentisi var. Çünkü artık herhangi bir tarafın alacağı bir kararla bu işin sonuçlanması çok zor. Kan döküldü ve giderek olayların başka kentlere de yayılmaya başlandığı yönünde haberler geliyor.

“Ali Sistani açıklama yaparak çatışmayı durdurabilir”
Uluslararası güçler ve bölgesel güçler ise bu işin bir an evvel durdurulması yönünde sadece çağrılardan ibaret birtakım tutumlar deklere ediyorlar. Herhangi bir tarafı direkt tutmamakla birlikte uluslararası ve bölgesel güçler Sadr’ın hamlelerine seyirci kaldılar. Bu seyirci kalınma durumu Sadr’a büyük bir güç verdiği ve buradan da beslendiği şeklinde iddia ediliyor.
Bu gelinen noktada Sadr geri adım atar mı? Bilinmez ama bence Sadr bir uzlaşmaya doğru yönelmeyecek ancak kendi taraftarlarını durduracaktır. Dini lider Ali Sistani’den gelebilecek bir açıklamayla bu işin daha fazla derinleşmesinin ve kan dökülmesinin önüne geçebileceğini düşünüyorum.
Ancak parlamento feshedilmeden ve yeni seçimlere gidilmeden Irak’ta bir çözümün sağlanması ve bir anlaşmanın gerçekleşmesi olanaksız gözüküyor.”
Sadr özür diledi!
Bereket Kar ile yaptığımız söyleşinin hemen ardından Sadr Hareketi lideri Muqteda Es-Sadr bir açıklama yaptı.
Irak halkından şiddet nedeniyle özür dileyen Sadr, “Ülke şu yolsuzluk ve şiddet tarafından rehin alınmış durumda” dedi. Sadr, Irak güvenlik güçlerine şiddet olaylarında taraf tutmadıkları için teşekkür ederken, “Iraklıların kanının dökülmesi haramdır” diye konuştu.
“Bu bir devrim değil çünkü barışçıl yöntemleri kaybetti” diyen Şii lider, parlamento binasını işgal eden destekçilerine 60 dakika içinde çekilme çağrısında bulundu.