Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Taş Duvarları Aşan Kahkahalar

    25 Kasım 2018

    Bir oy HDP’ye bir oy da Demirtaş’a vermedik mi?

    11 Ağustos 2018

    Kitaplarıyla birlikte yeni bir dünya açan sergiler – Bir sergi sadece bir sergi olamaz!

    21 Aralık 2020

    Bedeni sürgünde, aklı ve vicdanı ülkesinde bir gazetecinin ‘Sürgün Yazıları’

    9 Eylül 2019
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Kötülük ve Cezasızlık

      16 Mart 2023

      Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Seçim Stratejisi: TİP ve HDP

      15 Mart 2023

      ABD’nin 16. büyük bankası battı: Yeni bir 2008 krizi mi geliyor?

      13 Mart 2023

      Vicdan, bilinç ve dayanışma

      10 Mart 2023

      Yaşamak nefes alıp vermek değildir: DAD

      10 Mart 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » On binlerin yürüyüşü

    On binlerin yürüyüşü

    ERTUĞRUL KÜRKÇÜ'nün Yeni Yaşam'daki yazısı: Büyük siyasal ve toplumsal mücadeleler, büyük bir ırmağın akacağı denize ulaşıncaya kadar yol alışı gibidir, yön değiştirir, genişler, daralır, yeni kollar alır, kurur, yeniden coşar ve sonunda büyük suyla buluşur. Çıktığı yere döner. Bir çevrim tamamlanmış olur ama artık hem o sudur, hem o su değildir…
    Ertuğrul Kürkçü- Ertuğrul Kürkçü16 Mart 20235 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

    Büyük siyasal ve toplumsal mücadeleler, büyük bir ırmağın akacağı denize ulaşıncaya kadar yol alışı gibidir, yön değiştirir, genişler, daralır, yeni kollar alır, kurur, yeniden coşar ve sonunda büyük suyla buluşur. Çıktığı yere döner. Bir çevrim tamamlanmış olur ama artık hem o sudur, hem o su değildir…

    Büyük toplumsal mücadeleler, öte yandan, büyük kararları ve onların peşi sıra büyük riskleri göze almayı gerektirir. Stratejik saldırılarla baş etmek, güçlerini korumak, en çoğunu mücadelenin bir sonraki evresine aktarabilmek için içine doğduğu, coğrafi, politik, legal, toplumsal ya da kurumsal, yapısal habitatı değiştirmek, yeni bir hareket üssü oluşturmak, dışındaki dünyayla ilişkisini o mevziden düzenlemeye girişmek gerekebilir.

    Toplumsal mücadeleler tarihinin böylesi pek çok yürüyüşe tanıklık ettiğini biliyoruz. En yakın tarihli ve bilinen en görkemli örneklerinden biri süreci ve sonuçları açısından Çin Devrimi’nin en büyük stratejik hamlesi “Uzun Yürüyüş”. Gerçekte birçok ayrı koldan devrimci güçlerin 1931-35 arasındaki uzun yürüyüşünün ana kolu Ekim 1934-Ekim 1935 arasında 370 günde 9 bin kilometre kat etmişti. Mao Zedong ve Çu Enlay’ın önderliğinde doğudaki kent Sovyetlerinden kuzeydeki kırsal kurtarılmış bölgelere savaşa savaşa intikal eden Kızıl Ordu stratejik dengeyi büyük kayıplar pahasına Guomindang’ın gerici güçleri aleyhine çevirebilmişti.

    Bilinen, daha uzak, kutsal halelerle çevrelenmiş anlatıların gerçekle efsaneyi iç içe soktuğu Hz. Muhammed öncülüğündeki Müslümanların 621-622’de Mekke’den Medine’ye hicreti de İslamiyet açısından benzer stratejik sonuçlar doğurmuştu. Muhammed ve henüz bir avuç olan takipçileri Mekke’deki kudret ve servet sahiplerinin zulmünden Medine’ye göçerek korunabilmiş ve bir alternatif güç odağı oluşturarak amaçlarına ulaşmışlardı.

    Bu mücadelelerle karşılaştırıldığında nispeten çok daha kısa erimli, küçük ölçekli ve muhtemel dolaysız sonuçları açısından daha sınırlı olsa da Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) bu yazı yazılırken başlamış olacak siyasi hicretinin de, eninde sonunda Türkiye’nin yakın tarihinde uzun yıllar konuşulacak bir iz bırakacağını şimdiden söyleyebiliriz.

    10 yıl boyunca Türkiye’nin bilinen siyasal topoğrafyasının baştan sona değişmesinde başat bir rol oynamış bir siyasal gücün bu hamle olmasa, diktatörlüğün saf dışı edileceği bir halk oylamasında oyun dışında kalma olasılığını savuşturmayı, seçmenlerini sandık başlarında seçeneksiz bırakma riskini bertaraf etmeyi başarmış olmasının önemi 14 Mayıs akşamı çok daha iyi anlaşılacak.

    Kapatılma tehdidi altındaki HDP, bu yönelişle yalnızca yüzünü kendisine dönmüş büyük halk kitlelerinin diktatörlüğe karşı irade beyanına yasal ve idari güçle tıkanamayacak bir mecra oluşturmakla kalmayacak, öte yandan 10 yıl boyunca oluşturmuş olduğu bütün manevî ve politik mirası da kamusal alanda işlevsel olarak temsile devam edebileceği bir yeni siyasal mekânı inşa etmiş olacak.

    Bu hicret, HDP’ye arkasındaki büyük toplumsal, politik, entelektüel, insani ve tarihi gücü, 15 Mayıs’a taşıma ve açık politika alanından yeni dönemin ana muhalefet odağına yerleşerek kesintisizce “Evet, üçüncü bir kutup var,” diyebilecek olma imkânını vereceği için -küçük harfle de olsa- tarihseldir, kolektif zekânın eseridir, bu çözüme yol veren Kürt halkının tarihsel bilgeliğinin ve Türkiye’nin halkçı ve enternasyonalist birikiminin ürünüdür. Ama -Sezar’ın hakkı Sezar’a- HDP’nin kuruluş paradigması ve 10 yıllık iradî ortak yaşam ve mücadele pratiği içinde biçimlenmiş çoğulcu politik kültürü ve edinimi olmasa, sayılan bütün maddi ve genel koşulların kendiliğinden bu siyasi sonuca ulaşmasını beklemek bir ham hayal olurdu.

    Her hicret onu gerçekleştiren insanlarla bir politik, örgütsel, entelektüel ve kültürel birikimin, bu manevî servetin özünün de yeni politik mekanâ taşınmasıdır. Kadı ki, HDP’nin bu hamlesiyle belirgin bir değişim geçirmekle birlikte kendisini lağvetmediğini de akılda tutmak gerekir. HDP esasen kendisini kuran öznelerden birinin var ettiği, ama o varlığa kendisin de katkıda bulunduğu bir ortak siyasal ilişki zeminine taşınıyor.

    HDP yeni mecrasına doğru yol alırken, Anayasa Mahkemesi’ne sunduğum savunmayı tekrar ederek söylersem, yanında “Türkiye’nin modern tarihinde, sosyalizm ve devrimciliğin uzak görüşlülüğünün Kürt halkının kararlılık ve mücadele azmiyle ve işçi sınıfının organik aydınlarının yaratıcılık ve zekâsıyla, kadınların özgürlük kavgasıyla, ihmal edilen, dışlanan ve horlanan toplulukların onur isyanıyla birleşmesinden doğmuş istisnai bir politik deneyim[i]” de taşıyacak.

    “HDP, Türklerin ve Kürtlerin toplumsal muhalefet güçlerinin, Türkiye’nin bütün ezilenlerinin itirazlarıyla buluşarak oluşturdukları, uluslararası müktesebatta bir benzeri olmayan, özgün -ve başarılı- bir siyasal örgütlenme deneyimidir. HDP Türkiye’nin insanlık tarihine sunabileceği uluslararası önem ve değere sahip pek az özgün siyasal katkıdan biridir.

    “HDP doğuncaya kadar, dünyada ve Türkiye’de hiçbir politik hareket ezilen milletin özgürlük mücadelesiyle, toplumsal kurtuluş dinamiklerini, kadınların kurtuluşu davasıyla, işçilerin sınıf mücadelesini, mütedeyyin Müslümanlarla, LGBTİ aktivistlerini, bağımsız sendikal hareketlerle, Alevilerin özgürlük kavgasını, hiçbirinin özgün renk ve karakterini ötekine feda etmeksizin bu kuvvet ve süreklilikte bir araya getirebilmiş değildi.

    “[…] HDP’nin bunca şiddete karşın, varlığını yalnızca korumakla kalmayıp durmaksızın geliştirmeyi sürdürüyor olması, prestijinin uluslararası siyaset alanında sürekli yükselmesi, Türkiye’nin ve dünyanın demokratik siyasal deneyim dağarcığının en iyi örneklerini içerme ve toplumun köklerinde yaşar kalan komünal asabiyeyle örtüştürme yeteneğiyle ve bu yeteneği hiç durmaksızın besleyen özgürlükçülüğü kurumsal ortak paydası kılan özgün politik-teorik tasarımıyla doğrudan bağlıdır.

    “Sırf bunca, dışlama, yaftalama, nefret söylemine maruz bırakılma, yargı ve polis şiddeti ve tek yanlı devlet ve medya linci altında geçen bunca yıldan sonra gençlik, aydınlar ve kadınlar için bir çekim merkezi olmayı sürdüre gelmesi, HDP’nin damarlarında dolaşan kurucu enerjinin ve ahlakî üstünlüğün en inandırıcı kanıtıdır.

    “Bütün öteki politik ve toplumsal erdemleri yanı sıra sahip olduğu total kültürel ve manevi değerler manzumesiyle de HDP daha özgür, daha eşit ve daha müreffeh bir toplum yaratma hedefi kadar, daha ahlaklı ve daha şefkatli bir toplumun tohumu olma kapasitesiyle de, […] gözbebeğimiz gibi korumamız gereken bir müşterek değerdir.”

    Bu uzun yürüyüş boyunca nereye konar ya da nereden göçersek göçelim, nerede toplanırsak ya da nerelere dağılırsak dağılalım derimizin altına işlemiş, kişiliğimizin yapı taşı halini almış bu değerlerle yürüyecek, savaşacak ve çoğalacağız -ta ki yeni yaşama ulaşıncaya kadar.

    Yolumuz açık olsun!

    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıElma kokusuyla gelen ölüm: Halepçe Katliamı’nın üzerinden 35 yıl geçti
    Sonraki Yazı 16 Mart 1978: 7 devrimci öğrenci katledildi

    İlgili Yazılar

    Meclis’te Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesi başladı

    Politika 20 Mart 2023

    Bu yıl İstanbul Yenikapı Meydanı’nda yapılan Newroz’da binlerce kişi haykırdı: Hükümetİstifa

    Güncel 20 Mart 2023

    Kılıçdaroğlu HDP’yi bugün ziyaret edecek

    Güncel 20 Mart 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    Kötülük ve Cezasızlık

    - Siyasi Haber

    Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Seçim Stratejisi: TİP ve HDP

    - Ahmet Saymadi

    ABD’nin 16. büyük bankası battı: Yeni bir 2008 krizi mi geliyor?

    - Mahir Sayın

    Vicdan, bilinç ve dayanışma

    - Mehmet Ali Ayan

    Yaşamak nefes alıp vermek değildir: DAD

    - Korkut Akın

    Antakya’ya mektup

    - Bora Selim Gül
    Tarihten

    Uğur Kaymaz katledileli 18 yıl oldu, cezasızlık sürüyor

    Babası Ahmet Kaymaz ile birlikte Mardin Kızıltepe’de evlerinin kapısı önünde 21 Kasım 2004’te henüz 12 yaşındayken 13 kurşunla katledilen Uğur…

    Seçtiklerimiz

    HDP ile HÜDAPAR kıyasının utanmazlığı

    - Kenan Kırkaya

    On binlerin yürüyüşü

    - Ertuğrul Kürkçü

    Yeter artık…

    - Mucella Yapici

    Türbülans

    - Seyfi Öngider

    Toplumun depreme dair notları

    - Can Şahin

    İstifa ve seçim

    - Ertuğrul Kürkçü

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    DİSK, seçim kararını açıkladı: 14 Mayıs’tan önce 1 Mayıs var

    17 Mart 2023

    Macron demokrasiyi yok saydı

    17 Mart 2023

    Mata Otomotiv işçileri 18 gündür grevde

    16 Mart 2023
    Kadın

    Direniş temsili olarak “Damızlık Kızın Öyküsü”

    17 Mart 2023

    Bilimle uğraşan kadınların yarısı cinsel tacize maruz kalıyor

    16 Mart 2023

    EŞİK: 6284’ten elinizi çekin

    13 Mart 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.