Mao Zedung’un milliyetçi hükümete karşı başlattığı ‘Uzun Yürüyüş’ün üzerinden 86 yıl geçti. Uzun Yürüyüş, Çin Komünist Partisi ve Çin devrim tarihinin en önemli evrelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Çinli komünistlerin büyük zorluklara karşı büyük fedakarlıklarla yürüdükleri bu “yolun” hikayesi, bütün dünya halkları için olduğu gibi Türkiyeli komünistler için de büyük dersler barındırıyor. Uzun Yürüyüş, bir tarihi olaydan çok daha fazlasını ifade ediyor; umut, kararlılık ve fedakarlık…
Çinlilere göre ise Uzun Yürüyüş hala sürüyor. Çin devriminin 84 yıl önce başlayan yürüyüşü, bugün Çin’de çoğu yerde hatırlanmaya devam ediyor. İnsanlığın uzay çağına girdiği günümüzde ise, Çin’de roketlerin ismine dahi “Uzun Yürüyüş” ismi veriliyor.
100 bin kişiyle çıktıkları yolda, 10 bin kişi ayakta kalabilmiş
Mao Zedong komünistlerden oluşan 100.000 kişilik Kızıl Ordusuyla Ekim 1934’te Güney Çin’deki Jiangxi-Fujian sınır üssünden yola çıktığında tek bir amaç vardı: Çan Kay Şek’in giderek yaklaşan Milliyetçi kuvvetlerinden uzaklaşmak. Yola koyulmalarının üstünden tam bir yıl geçtiğinde, tehlikelerle dolu 9600 kilometrelik yolun sonunda kendisi ve ordusundan ayakta kalabilmiş 10.000 kişi kuzeydeki Shaanxi eyaletindeki uzak Yan’an şehrine yorgun argın girdiler. Uzun Yürüyüş böylece sona ermişti.
Milliyetçilerin ağır saldırılarına maruz kaldılar
Başlangıçta Mao’nun yanındaki kadınlı erkekli kalabalık sadece birkaç yüz kilometre kadar kuzeybatıya giderek kendilerini emniyete almak niyetindeydi. Ne var ki kendilerini milliyetçilerin ağır saldırıları karşısında bulunca Mao ile Kızıl Ordu generalleri Shaanxi’ye kadar yürüyerek gitmek gibi önemli bir karar aldılar. Birkaç hafta sonra komünistler üçte bir kayıp vermişler, bu yüzden dolambaçlı yollara sapmak ve arkalarından gelenlerden kurtulmak için sık sık geri dönmek zorunda kalmışlardı.
“Çin komünizmine yıllar boyunca ilham verecek bir kahramanlık öyküsü”
Mao’nun Birinci Cephe Ordusu Yangtze’nin bir kolu olan Altınkum Irmağı’nı, Sichuan’da geçmekle ilk büyük engeli aşmış oldu. Jiaopingdu yerleşim bölgesinde ele geçirdikleri yarım düzine kadar düşman teknesini kullanarak, dokuz gün dokuz gece küçük gruplar halimde ırmağın karşısına geçtiler. Şimdi önlerine, derin bir boğazda akan ve ancak daracık tahta bir yaya köprüsüyle aşılabilen vahşi Dadu Irmağı çıkıyordu.
Bu köprüyü kahramanca geçtikten sonra Mao’nun Kızıl Ordusu ilk kez Çan Kay Şek’in Milliyetçilerinin önüne geçmiş oluyordu. Gene de birlikte aşmaları gereken yolun yarısı hala önlerindeydi ve şimdi karşılarına yeni bir düşman çıkıyordu: Çin’in coğrafyası. Önce 4800 m yüksekliğindeki Büyük Karlı Dağları aşmaları gerekti ve buralarda pek çok yürüyüşçü öldü. Canını kurtarabilen biri şöyle diyordu: “Yanınızda dururken bakıyordunuz yüzlerine ansızın donuk bir görünüm geliyor, sonra düşüyor ve ölüyorlardı.” Bundan sonraki çetin sınav, kapkara bataklıkların birçok insanı içine çekip öldürdüğü düzlükler bölgesiydi. Bu çorak yerlerde yiyecek adına bir şey yoktu ve yürüyüşçüler yarı aç devam ettiler.
Kızıl Ordu’da canını kurtarabilmiş olanlar 368 gün sonra Yan’an’a varabildiklerinde, tam 18 sıra dağ ile 24 ırmak, 11 eyalet, birçok bataklık ve çöl aşmışlardı. Uzun Yürüyüş, Çin komünizmine gelecek on yıllar boyunca ilham verecek bir kahramanlık öyküsü kazandırmıştı.
Mao iktidara nasıl yükseldi?
Çin’in Hunan eyaletinde varlıklı bir köylü ailesinde doğan Mao Çetung (sonradan Mao Zedong dendi) daha küçük yaşlardan bilgiye susamışlığıyla diğer çocuklardan ayrılıyordu. Bir gün, yemyeşil bir bostan bir öküz için ne ise, bir kitaplığın da kendisi için o olduğunu söylemişti ve 1918’de 25 yaşındayken, Pekin’e gidip Ulusal Üniversite kitaplığında çalışmaya başladı.
Orada, Rousseau’dan Marx’a Batı’nın temel siyasi düşüncesini inceledi ve Milliyetçi Parti Kuomintang’a üye oldu. 1920’de Hunan’a döndü; orada milliyetçi ticaret birliklerini örgütlemeye başladı ve radikal bir gazete çıkardı. Ertesi yıl Komünist Parti’nin, Şanghay’da gizlice toplanan ilk kongresine katıldı.
1927-1928’de Çan Kay Şek’in, ticaret birliklerine baskı uygulamasından ve işçileri kıyıma uğratmasından sonra Komünistler ile Milliyetçiler arasındaki birlik bozulunca Mao yazgısını komünistlerle paylaşmaya karar verdi. 1931’de Jiangxi Sovyeti’nin başkanı oldu ve orada ilk komünist kalesini kurdu. Sonra, Çan Kay Şek’in Milliyetçi ordusu bölgeyi kuşatma altına alınca da Mao ve yandaşları Uzun Yürüyüş’e kalkışmak zorunda bırakıldılar.
Uzun Yürüyüş, dünya komünizmi için ne demektir?
Mao Uzun Yürüyüş’ü Çin Komünist Partisi’nin tartışmasız lideri olarak tamamlandı. Ocak 1935’te Guizhou’nun Zunyi kentinde Uzun Yürüyüş komutanlarının bir toplantısında Mao komünist liderleri, onların devriminin Sovyet modelinin öne sürdüğü gibi kent çalışanları değil köylüler tarafından yapılacağına inandırdı.
1921’de kurulduğundan beri Çin Komünist Partisi hep Lenin ve Stalin’in izinden gitmişti. Ancak Zunyi’de Mao’nun bakış açısı öncelik kazandı ve Mao Çin Komünist Partisi Politbürosu’nun (merkez komitesi) başkanlığına getirildi. Mao ile komutan Zhu De tarafından 1928’de Hunan’da kurulan Kızıl Ordu, Uzun Yürüyüş sırasında olgunlaştı. Mao yürüyüş sırasında yapılan saldırı karşısında geri çekilme ve düşman geri çekildiğinde saldırma stratejileri gibi gerilla taktiklerini daha önceden geliştirmişti. Kızıl Ordu Uzun Yürüyüş sayesinde ülkenin bazı çok uzak bölgelerine kadar komünist mesajı götürerek gelecek için üsler kazanmış oldu.
Uzun Yürüyüş Çin Komünist Partisi’ne güçlü insanlardan kurulacak, gelecekteki seçkin yönetici sınıfı sağladı. Mao’nun yürüyüşteki en ünlü yoldaşlarından ikisi 1950’lerde Politbüro üyesi olan Zhou Enlai ve Mao’nun ölümünden sonraki Çin’in lideri Deng Xiaoping’di.
Komünistler Çin’de ne zaman galip geldi?
Mao’nun yürüyüşünden sağ çıkabilenler Yan’an’a ulaştıklarında kendilerini yeni bir mücadelenin içinde buldular: Japon emperyalizmiyle savaşmak. 1931’de Japonya, Mançurya’yı işgal ettikten sonra güneye doğru yayılmıştı. Öyle ki 1935’in sonuna gelindiğinde, hep Japonlar hem Çin Komünistleri hem de Milliyetçiler Kuzey Çin’i denetim altına almak için mücadele ediyorlardı.
1936’dan Çan Kay Şey, kendi kurmaylarından olup onu öldürmeyi tasarlayan komünist yanlısı isyancı subayları tarafından rehine alınmıştı. Ama Zhou Enlai, onları, Çin’e 1937’de resmen savaş ilan eden Japonlara karşı birlikte direnişe geçmek için komünistlere karşı açılmış iç savaşı durdurması koşuluyla Çan Kay Şek’i serbest bırakmalarına razı etti.
Japonya’ya karşı savaş Komünist Partisi’nin eseriydi. Gerillalar baskıcı toprak sahipleri sınıfının gücünü kırarak ve toprak reformları yaparak köylü sınıfını kazanmıştı. Köylüler komünistlere dost ve müttefik gözüyle bakıyorlardı. 1937’den 1940’a kadar üç yıl içinde Komünist Parti’nin üyesi sayısı 30.000’den 80.000’e yükselmişti.
İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’nın Pearl Harbor’a saldırması Çin’i ABD ve İngiltere’yle müttefik yaptı. 1945’te ABD arabulucuları Milliyetçiler ile Komünistler arasında bir uzlaşma sağlamak yolunda verdikleri sözde durmadılar. 1946’da iç savaş yeniden patlak verdi ve 1949’da Komünistlerin zaferiyle son buldu.
Mao yıllardır savaşta olan bir ülkeye barış getirmişti
1949’da Komünistlerin tüm Çin’in denetimini ele geçirmesiyle, Komünist Parti’nin başkanı Mao Zedong, yeni devletin doğuşunu Pekin’de Tiananmen Meydanı’nda kutladı. “Çin halkı, insanlığın dörtte biri ayağa kalktı … Bundan sonra kimse bir daha bize hakaret etmeyecek” diyordu. Mao on yıllardır savaşta olan bir ülkeye barış getirmişti. Başbakan Zhou Enlai aracılığıyla “demokratik merkezcilik” adı verilen bir tek parti diktatörlüğü kurdu. Okuma-yazma öğretme ve sağlık programları yaşam standartlarını yükseltti ve köylüler sahiplerinden alınan toprakları ortaklaşa yönettiler. Bunun bedeli yoğun bir baskı ve muhalefetin acımasızca engellenmesi oldu; komünist yönetimin ilk beş yılında binlerce kişi yaşamını yitirdi. Mao Çin’i bir an önce önemli bir sanayi gücüne dönüştürmeyi ve tarımsal verimi arttırmayı ön gördü. Bununla birlikte, 1950’lerin sonuna gelindiğinde tasarlanan bu “Büyük Atılım” başarısızlığa uğramıştı. Üretim oranı artmıştı, ama ağır bir bedel karşılığında; köylülerin yığınlar halinde topraktan koparılıp fabrikalara götürülmesi 30 milyon kadar insanın ölümüne neden olan bir kıtlıkla sonuçlandı.
Mao, 1958’den başkanlıktan çekildi. 1962’de, Deng Xiaoping ve Liu Shaoqi’nin öncülüğünü yaptıkları “sağcılar“a karşı gücünü kanıtlamak ve “gericileri” ortadan kaldırmak için döndü. Çin, binlerce kişiyi ölüme götüren bir siyasi gerilim dönemine gömülmüştü. Terör, 1966 ile 1968 arasındaki Büyük Proleter Kültür Devrimi adı verilen dönemde doruğa ulaştı; fanatik Kızıl Muhafızlar sözde ideolojik yoldan sapanları açığa çıkarmak için kırsal yöreye salındılar. Kültür Devrimi bir 8 yıl daha ortalığı kasıp kavuracaktı, ta ki Mao’nun 1976’daki ölümü terörü sona erdirinceye ve Deng Xiaoping Çin’in yeni lider olarak başa geçinceye kadar.
Küçük Kırmızı Kitap
1966’dan başlayarak ülkeyi 10 yıl süreyle pençesine alan Çin Kültür Devrimi boyunca her devrimci, yanında Küçük Kırmızı Kitap diye de bilinen Başkan Mao Zedong’dan Alıntılar’ı cebinde taşıyordu.
Mao’nun sağduyusu şunları öğretiyordu:
Silahtan kurtulmak için silahı ele almak gereklidir.
Tüm gericiler kağıttan kaplanlardır.
Siyasi güç, silahın namlusundan gelişir.
Bir devrim bir ayaklanmadır, bir sınıfın bir başkasına baskın çıkıp ortadan kaldırdığı bir şiddet eylemidir.
Uzun Yürüyüş’ün 86. yıl dönümünü, Nazım Hikmet’in, Abidin Dino’nun “Uzun Yürüyüş” adlı eseri için yazdığı şiirle birlikte anmak en doğrusu olacaktır:
“bu adamlar, Dino,
ellerinde ışık parçaları,
bu karanlıkta, Dino,
bu adamlar nereye gider?
sen de, ben de, Dino,
onların arasındayız,
biz de, biz de, dino,
gördük açık maviyi.“