KORKUT AKIN yazdı: “30 yıllık bir dönemi kapsayan kartpostallar arasında çıktığınız düşsel yolculuk, o zamanlarda da belirleyici olan savaşın bu günlerdeki belirleyiciliğini düşündürüyor. … Geçmişle bugünün ışığında geleceği bulmanıza, belirlemenize yardımcı oluyor.”
KORKUT AKIN
Yaşananlara bir başka açıdan da bakmak gerekir. Bunu bize, sanat çok güzel sağlıyor. Farklı açıdan bakmak, ayrıntıları görmenin yanı sıra sonuca ulaşmakta kolaylık da sağlıyor. Bugün, Kuzey Irak gündemde, yapılan referandum nedeniyle… Dün Suriye vardı, savaşın da ektisiyle… Peki, neden önemli oralar? Türkiye neden bu kadar önemsiyor o toprakları?
Uygarlıkların başlayıp güçlendiği ve yayıldığı, çok halklı, çok dilli, çok kültürlü, çok yaşayan Şam, Beyrut, Kudüs, Halep, Bağdat ve diğer yaşam merkezleri öteden beriye ilgi merkezidir ve buralardan hep bir şeyler alınıp uyarlanmak istenir.
Avrupalılar “Levant” adını vermiş bu bölgeye… Hep önemsemiş, hem göz önünde tutmuş… Hep savaş ile anılmış ama bu “Levant”. Belki de birileri yükselmesini önlemek için çaba harcamış… Belki de barış ve demokrasinin yerleşme(me)si istenmiş…
Koleksiyondan…
Seyhun Binzet’in koleksiyonundan oluşan “Levant’ın Gözleri, Dönem Kartpostalları (1890-1920) Şam, Beyrut, Kudüs ve Başka Kentler” sergisi, 18 Ekim günü Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açıldı.
Büyük çoğunluğu postadan geçmiş (tabii, insan ister istemez, arkalarında nelerin yazdığını merak ediyor) kartpostallar, bir yanıyla da o kentlerdeki yaşamı sergiliyor. Aradan geçen savaşların da etkisini unutmamak gerekir, yıllar neler değiştirmiş, düşündürüyor. Büyük bir coğrafya adı geçen bölge, sergide de 30’dan fazla yerleşimden kentsel, kırsal yaşam yer alıyor. Kuşkusuz ki tarihsel yapılar, dinsel yapılar öne çıkıyor. İnsanlar, insanların giyimleri, yaşayışları, hatta bakışlarındaki duygular beliriyor. Buna da bağlı olarak çok kültürlü, çok toplumlu yaşamın izlerini takip ediyoruz. Bugün yaşanan savaşların da nedenini sorguluyoruz ister istemez.
Görsel yolculuk
30 yıllık bir dönemi kapsayan kartpostallar arasında çıktığınız düşsel yolculuk, o zamanlarda da belirleyici olan savaşın bu günlerdeki belirleyiciliğini düşündürüyor. Sadece emperyalist paylaşım olarak görmenin yetersizliğini, kültürler arası kopmaz bağların halkları tarafından hâlâ korunduğunu hissedip düşünüyorsunuz: Neden?
Yok, sergi bu sorunun yanıtını vermiyor, vermez de, ama size çözüm için yeni kapı aralıyor, ufuk açıyor, tartışma olanağı sağlıyor. Geçmişle bugünün ışığında geleceği bulmanıza, belirlemenize yardımcı oluyor.
1890-1920 yılları arasındaki yaşamın görsel yolculuğuyla hayatımızın odak noktası olan “Levant”ın güncelliğini yitirmemesi barış ve demokrasi inancınızı daha bir pekiştirecektir.