İsa Can ARTAR yazdı: “Nasyonal Sosyalistlerin paramiliter örgütünün yönettiği Kasım pogromu esasında 7 Kasım günü Kassel’deki sinagog saldırısıyla başladı. 8 Kasım’da Bad Hersfeld’de bir Sinagog yakıldı. Kristal Gece denilmesinin sebebi, dükkanların ve evlerin kırılan camlarıyla kentlerin her yanını camların kaplamış olmasıdır.”
Nasyonal Sosyalistler Alman İmparatorluğu’nda iktidarı ele geçirdikten hemen sonra, 7 Nisan 1933’te “Profesyonel kamu hizmetlerinin yenilenmesi kanunu” (Gesetz zur Wiederherstellung des Berufsbeamtentums) yürürlüğe sokulmuş, kamu görevlisi komünistler, sosyal demokratlar ve Yahudiler kamu görevlerinden atılmışlardı. Faşizmin ayak sesleri böylesine göz göre göre gelince, kamu görevlerinden azledilenler başka ülkelerde yeni hayatlar aramaya çoktan başlamışlardı. Bu kamu görevlilerinin bazıları da Türkiye’ye göç etmiş ve İstanbul ve Ankara’da üniversitelerde çalışmıştır. Örnek vermek gerekirse Ernst Eduard Hirsch İstanbul Üniversitesi’nde Ticaret Hukuku kürsüsünü kurmuş, Berlin’in Belediye Başkanlığını yapmış Ernst Reuter ise Ankara’da Türk Ulaştırma Bakanlığında idari ve trafik konularında uzman olarak çalışmıştır. Almanya’da kalanları ise katliamlarla, nefretle dolu bir gelecek beklemekteydi. Bu katliamların başı diyebileceğimiz olaylardan biri 1938 yılında gerçekleşen Kasım Pogromu’dur.
Kasım Pogromu
Nasyonal Sosyalistlerin paramiliter örgütünün yönettiği Kasım pogromu esasında 7 Kasım günü Kassel’deki sinagog saldırısıyla başladı. 8 Kasım’da Bad Hersfeld’de bir Sinagog yakıldı. 1938 yılı 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece ise Almanya’nın ve Avusturya’nın sayısız şehrinde Yahudilerin dükkanları ve evlerine yakıldı, yağmalandı. Kristal Gece denilmesinin sebebi, dükkanların ve evlerin kırılan camlarıyla kentlerin her yanını camların kaplamış olmasıdır. Saldırılarda en az 300 Yahudi katledildi.
Saldırıların arkasındaki bahane ise Nasyonal Sosyalistlerin Paris’teki diplomatı Ernst Eduart vom Rath’ın 7 Kasım günü suikaste kurban gitmesiydi. Vom Rath Polonyalı bir Yahudi tarafından öldürülünce 10 Kasım günü Goebbels yaptığı açıklamada yaşananları, Alman halkının kendi diplomatlarının öldürülmesine tepkisi olarak değerlendirdi ve meşrulaştırdı.
Saldırıların akabinde Nasyonal Sosyalistler 12 Kasım 1938’de “Yahudilerin Alman ekonomik hayatından uzaklaştırılmasına ilişkin yönetmelik” yayınladı. Böylece Yahudilerin perakende satış yapan dükkanlarında veya kendi zanaat dükkanlarında çalışmaları ilk olarak 1938 sonuna kadar yasaklandı. Ayrıca Yahudilerin herhangi bir mağazada yönetici olması yasaklandı ve hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarılmalarının önü açıldı. Çok geçmeden, 3 Aralık 1938’de Yahudi Varlığı’nın yeniden düzenlenmesine ilişkin çıkarılan yönetmelikle beraber Yahudiler kendi dükkanlarını ve değerli kağıtlarını satmaya zorlandılar. Böylece yavaş yavaş Yahudiler tüm mülklerinden edilmiş oldu. Sistematik olarak çıkarılan bu yasalardan sonra da zaten Yahudiler toplama kamplarına gönderildiler.
İsim tartışmaları
Almanya’da günümüzde bu saldırılara verilen isim “Kristalgece” tartışmalara neden oldu. “İmparatorluk Kristal Gecesi” isminin saldırıları hafif gösterdiği gerekçesiyle kullanımı bırakıldı, saldırıların tek bir günle sınırlı olmaması gerekçesiyle de Kasım Pogromu dilde daha sık kullanılmaya başladı. Naziler ise bu katliam ayına “Yahudi eylemleri, Kasım Eylemleri” adlarını taktı. Bu katliam ayına ilişkin kullanılan en genç deyim ise “Kasım Terörü”dür.
Kendi vatanlarında Yahudi olduğu için hor görülen, katledilen, dükkanları evleri yakılan ve toplama kamplarına alınan insanların kurtulabilenleri ise İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle Almanya’ya dönmek istemediler. Toplama kamplarından kurtulan Yahudiler ilk olarak 1945 sonrası Berlin’de yeni evlerini buluncaya kadar kamplara yerleştirildiler. Buralardan da dünyanın farklı ülkelerine dağıldılar.