Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    “Tohumuna para sayılmayanlar”

    15 Eylül 2015

    Sevgili Mustafa Kahya’ya Mektup

    15 Eylül 2015

    Şili halkı büyük fırsatı kaçırdı mı?

    6 Eylül 2022

    İsrail-BAE barışı 100 Yıl Projesi’ne açılan kapıdır!

    21 Ağustos 2020
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      El Tema!

      26 Eylül 2023

      Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

      21 Eylül 2023

      Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

      19 Eylül 2023

      Güvenlik ve sürdürülebilirlik

      19 Eylül 2023

      Devlet sahipsiz mi, sahipleri kimler?

      18 Eylül 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Katil hep cinayet mahalline döner…

    Katil hep cinayet mahalline döner…

    ERTUĞRUL KÜRKÇÜ'nün Yeni Yaşam'daki yazısı: "Soylu ve diğerlerinin aklından cinayet mahalli bir türlü çıkmıyor: “Efrîn, Efrîn” diye sayıklamaları bundandır."
    Ertuğrul Kürkçü- Ertuğrul Kürkçü17 Kasım 20225 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

    Rejimin İstiklal Caddesi patlaması sonrasındaki açıklama[ma]ları ve gösterdiği refleksler başlıktaki düsturu hatırlatıyor…

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü, patlamadan kısa süre sonra güvenlik kameralarının kayıtlarından seçerek fail olduğunu iddia ettiği bir kadını hedef gösterdi. Bu kayıtların yayılmasından bir süre sonra, sabaha karşı, “o kadın” olduğunu iddia ettiği bir kadını yakaladığını açıkladı:

    “Suriye uyruklu Ahlam ALBASHIR isimli şahıs sağ olarak ele geçirilmiştir. Şahıs yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG Terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin üzerinden ülkemize eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını beyan etmiştir.

    “PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye Kobani’deki merkezinden İstanbul’da eylem talimatı alarak 13.11.2022 Pazar günü saat 16:20 sıralarında Bombalı eylemi gerçekleştirdiğini ve kaçtığını beyan etmiştir.”

    Ne var ki, kamuoyuna takdim edilen “şüpheli”nin görüntülerinin, “PKK/PYD/YPG Terör örgütü tarafından özel olarak yetiştirildiği” iddia edilen katliamcı “istihbarat elemanı” imgesine uymadığı kimsenin gözünden kaçmadı.

    Karşımızda “ihraç fazlası” New York “sweat shirt”üyle, taytıyla, ayaklarındaki süslü terlikleriyle evinden sille tokat alınıp getirilmiş, neye uğradığını şaşırmış, fotoğrafın bizim görmediğimiz tarafından yağan emir ve tehditlerin yarattığı dehşetten kendini sakınmak istercesine büzülmüş, geldiği yere ve başına gelenlere inanamayan ve gelecekleri hayal bile edemeyen, korkutulmuş, savunmasız, çaresiz bir göçmen kadın vardı yalnızca.

    İlk izlenim her şeydir… “Bombacı” kimliğinin kanıtı diye servis edilen bütün görüntüler, “özel istihbarat elemanı”nın yakalanması “gerilimi”nden enstantaneler, Ahlam Al-Başir’in “katliamcı”lığıdan çok onun bir “tertip kurbanı” olduğu izlenimini güçlendirmekten başka hiçbir şeye yaramadı. Suratı aldığı darbelerden şişmiş, gururla gırtlağı sıkılan, tek başına, çaresiz, yoksul bir yabancı kadının “söyle” dendiğinde söylemeyeceği hiçbir şey olmayacağını bu “milli güvenlik devleti” altında yeterince yaşamış herkes tahmin edebilirdi.

    Öyle de oldu. Yaratılmaya çalışılan imge ters tepince, “Al-Başir’in ilk ifadesi” denilen şey de anında çaptan düştü. “PKK/PYDYPG özel istihbarat elemanı”nın Türkiye’ye geçmek için, 900 kilometrelik Suriye sınırında bula bula 2018’den beri TSK ve devşirme “Suriye Milli Ordusu”nun işgali altındaki, herkesin silahlı, silahlı herkesin bir cihatçı çeteye mensup olduğu; Süleyman Soylu’nun “kaymakamı” tarafından yönetilen Efrîn’i bulmuş olması, Al-Başir’in “PKK bağlantısı” tezini güçlendirmek bir yana, resmi açıklamanın inandırıcılığını kuşkulu hale getirdi.

    Ardından Halk Savunma Merkezi (HSM) ve Rojava Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi ve SDG Genel Komutanı Mazlum Kobanê’nin katliamı kesin bir dille, “amasız ve fakatsız” reddeden açıklamaları gelince, Süleyman Soylu’nun 14 Ekim Beyoğlu tiradı bir “trajik komedi”den alıntılanmış bir repliğe dönüşüverdi.

    Soylu şöyle diyordu: “Biz bize verilen mesajı aldık. Bize verilen mesajın ne olduğunu biliyoruz. Tekrar altını çizerek söylüyorum, ABD Büyükelçiliği’nin taziye mesajını redddiyoruz. Kobani’ye kendi senatolarından para gönderen bir devletin müttefikliği tartışılmalıdır.

    “Biz kimseye kalleşlik yapmıyoruz ama bu kalleşliklere tahammül edecek gücümüz de kalmadı.”

    “Operasyonlarımız devam ediyor. Teröristler eğer yakalanmasaydı bugün Yunanistan’a kaçacaklardı. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlıyorsa fail odur. Piyonları tartışmaya gerek yok. Bu milletin en önemli hasleti piyonların kafasını kırmasıdır.”

    Düşünen akıllar için bu senaryonun temel açmazı, 13 Kasım günü İstiklal Caddesi’nin ortasında sivil halka yönelik bir katliamın PKK’nin siyasi stratejisi ve taktik ihtiyaçlarıyla hiçbir bağıntısının olmamasıydı. Askerî önceliği halen Güney Kürdistan’da süre giden TSK operasyonlarına karşı koymakta ve siyasal menfaati Türkiye demokratik kamuoyunu çatışmaya değil barış ve çözüme iknada olduğu bir dönemde PKK’nin Taksim’in ortasında sivil halka saldırmak için hiçbir nesnel motivasyonu olmayacağı aşikardı.

    Öte yandan, YPG ve PYD’nin de Erdoğan ve iktidar blokunun seçimler öncesinde Doğu ve Kuzey Suriye’de bir askeri harekât peşinde koştuğu bir dönemde, bu harekatı gemleyen uluslararası güçleri ve Türkiye kamuoyunu karşıya alacak şekilde durup dururken Taksim’de sivillere saldırması için bütün politik ve askeri rasyonellerini Suriye çöllerine gömmüş olmaları gerekirdi.

    İstiklal Caddesi saldırısı, tipik olarak PKK’nin “ortak gelecek” hedefine yöneldiği “konfederal çözüm” perspektifine geçişi sonrasındaki kent saldırıları ailesinden değildir. Bu saldırılar, zaman zaman sivillere zarar verse de, her zaman aslen bir askeri ya da güvenlik hedefine yönelik olmuştu.

    Oysa, İstiklal Caddesi saldırısı tipik olarak DAİŞ ve El-Kaide’nin kendinden olmayan herkesi “katli vacip” ve her yeri “dar’ül harb” gören genel yaklaşımı ve 2010’lardan beri Ankara, Suruç, Diyarbakır ve İstanbul’da pek çok örneğini gördüğümüz saldırıların ailesindendir.

    Şu halde kaçınılmaz soru: Suriye’deki cihatçı güçlerin İstiklal Caddesi’nde böyle bir saldırıyı gerçekleştirmek için bir motivasyonu var mıdır? Cevap: Evet, vardır.

    Son bir yıldır, diktatörlüğün Rusya’nın baskısı altında Esad rejimiyle anlaşarak, İdlib, Halep ve Afrin’in boşaltılması ya da nötralize edilmesi karşılığında Rojava’nın bertaraf edilmesi temelinde yürüttüğü “istikşafi görüşmeler”in yarattığı infialin geçtiğimiz yaz İdlib, Azez  ve Efrîn’de yol açtığı nümayişler, Türk bayraklarının yakılıp ateşe verildiği gösteriler, Ankara’nın beşinci kolu SMO ve El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra arsında İdlib, Halep ve Efrîn’de süre giden çatışmalarda SMO dışı güçlerin mızraklarının sivri ucunun Türkiye’yi göstermeye başlamış olması hakikati göz önüne alındığında, İstanbul’u kana bulayan “mesaj”ın Efrîn’den geldiğini düşünmek için pek çok nesnel neden vardır.

    Sahici bir güvenlik soruşturması, saldırının kaynağını bulmak için tutulacak ipin ucunun DAİŞ saldırıları tarihiyle ve Efrîn, İdlib gerilimiyle ilişkilendirilmesini gerektirir.

    Doğrusu, Soylu ve emrindeki güçler de saldırının kaynağını biliyorlar. Ama cihatçılarla anlaşmazlıkları el altından çözene kadar kamuoyunu meşgul etmek üzere şu an çaresiz bir göçmen kadının etrafına kurdukları pejmürde oyunla “Efrîn’den gelen PKK/YPG saldırısı” temasını satmak için çırpınıyorlar. Katliamı ve sanıklarını gizliyorlar. Suça ortak oluyorlar.

    Soylu ve diğerlerinin aklından cinayet mahalli bir türlü çıkmıyor: “Efrîn, Efrîn” diye sayıklamaları bundandır.

    Ertuğrul Kürkçü İstiklal Caddesi patlama
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıTaksim saldırısının 49 şüphelisi adliyeye sevk edildi, 2’si serbest bırakıldı
    Sonraki Yazı Meteoroloji’den 39 il için sarı kodlu uyarı

    İlgili Yazılar

    Ertuğrul Kürkçü: Emek ve Özgürlük İttifakı saçma sapan bir seçim ittifakına dönüştü

    Manşet 26 Ağustos 2023

    Kürkçü: İktidar ‘Sizi vuranları biz kardeş yaptık’ mesajı verdi

    Politika 10 Haziran 2023

    Çok verilenden çok istenir…

    Güncel 1 Haziran 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    El Tema!

    - Betül Yangın

    Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

    - Toros Korkmaz

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

    - Betül Yangın

    Güvenlik ve sürdürülebilirlik

    - Cengiz Onur

    Devlet sahipsiz mi, sahipleri kimler?

    - Hüsnü Gürbey

    Nohra Padilla

    - Betül Yangın
    Tarihten

    Yılmaz Güney 37 yıl önce bugün hayatını kaybetti

    12 Eylülcülerin yaktığı 104 film… Yönetmenliğini yaptığı 22, senaryosu çekilen 61, sadece 7’sinde oynamadığı toplam 119 film… Yayımlanmış 24 kitap……

    Seçtiklerimiz

    Tatik ve Papik (Տատիկ և Պապիկ)

    - Siyasi Haber

    Meksika’da sergilenen sahte uzaylıların gerçek hikayesi, uzaylılardan bile ilginç!

    - Çağrı Mert Bakırcı

    Meksika Kongresi’nde gösterilenler ‘uzaylı’ kalıntıları mı? Sunum yapan Jaime Maussan kimdir?

    - Siyasi Haber

    Sezgin Tanrıkulu gündeme getirmişti… Kuşkonar-Koçağılı ve Kulp: 1990’lı yılların delilli cinayetleri

    - Siyasi Haber

    Kürtler, Arap aşiretleri ve karmaşık bir hesaplaşma: Suriye’de neler oluyor?

    - Fehim Taştekin

    Mafya günlükleri

    - Timur Soykan

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    350 hanelik köy 8 gündür karanlıkta: ‘Kimse DEDAŞ ile baş edemiyor’

    30 Eylül 2023

    DİSK’ten “Dijitalleşme, Emek, Gelecek ve Türkiye” konferansı başladı

    30 Eylül 2023

    DİSK’ten “Dijitalleşme, Emek, Gelecek ve Türkiye” konferansı

    29 Eylül 2023
    Kadın

    ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldıkları için yargılanan kadınlar beraat etti

    28 Eylül 2023

    Evli olduğu Tuğba Dursun’u öldüren Burhan Dursun’a ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi

    28 Eylül 2023

    6 ay önce bıçakladığı kadını cezaevinden çıkınca öldüren Mehmet Dinç tutuklandı

    20 Eylül 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.