GÜLFER AKKAYA yazdı: “Dine hizmet ettiğini sanarak, DİB’in ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurmak istediği erkekler dünyasına hizmet eden bu kadınlar, aynı dini inanca sahip ama kadınların ikincilleştirilmesine karşı mücadele eden kadınların çabasını fark edemeyecek kadar sığlar ve kendi tarihlerine bile vâkıf değiller.”
GÜLFER AKKAYA
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bünyesinde “Toplumun dini hayatını sağlıklı, doğru bir şekilde yerine getirebilmesi için topluma dini rehberlik hizmetleri sunmak” amacıyla düzenlenen “İşine, Eşine, Yuvana Gönül Ver, Yankısını Dinle” seminerleri başlamış.
İlk seminer “Aile ve Dini Rehberlik Büroları”nda görev alan personel için düzenlenmiş.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ortak düzenlediği “Ailede Duygusal Zekâ” temalı seminerde din görevlileri ve eşlerine verilen eğitimde konuşan “Davranış Bilimleri Uzmanı” Şengül Yiğit, aile içi huzurun formülünü ‘Teslimiyet, tevekkül ve tefekkür ailelere yüzde 100 mutluluk getirir” şeklinde kurmuş.
Aynı seminerde Şengül Yiğit bir de demiş ki “Kadın ve erkek birbirine eşit değil, olmamalı da.”
Bu “naçizane fikrine” dayanak olarak “Erkeğin güçlü, kuşatan bir yapısı olurken kadının naif ve hassas bir yapısı vardır” tespitini sunmuş.
Nasıl? Hemen ikna oldunuz değil mi?
Kadın erkek eşit değil, çünkü erkekler kuvvetli. Erkekler kuşatıcı.
Toplumsal yapıdan, kurallardan bihaber deyip, birlikte yaşamanın toplumsal sözleşmelerle sağlandığından falan bahsetmeyeceğim. Öyle derin sosyolojik, feminist tespitlere gerek yok.
Çünkü ortada bilgi eksikliğinden kaynaklı “cahil”ce bir durum yok.
“Davranış Bilimleri Uzmanı” kadın politik bir tavır koymuş. Kime karşı? Kadın erkek eşitliği için mücadele eden feministlere karşı.
Daha dün feministler 14 Şubat Sevgililer Günü’nü “Eşitlik yoksa aşk da yok” diyerek protesto eden, içinde erkek şiddetinin olmadığı, iki insanın adil ve insanca birbirini sevebileceği ilişki biçiminden bahsederken, Şengül Yiğit, ki kendileri davranış uzmanı, kadınlara ve çocuklara karşı seri halde açıklamalar yapan DİB’in düzenlediği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın destek verdiği seminerde kadın erkek eşit olmamalı demiş.
Tesadüfe bak sen!
Üstelik 8 Mart gelmek üzereyken düzenleniyor bu seminerler dizisi.
Feministlere karşı dinci, cinsiyetçi erkeklerin saflarında en önde savaşan Şengül Yiğit ve onun gibi kadınlar nasıl da içler acısı durumdalar. Bu kadınların gözlerini erkekler nasıl da bağlamış ve koşulsuz, şartsız kendi hizmetlerine almışlar.
Hiç mi akıl etmiyorlar?
O seminerlere katılıp kadınlara karşı konuşabilmeleri bile feminist kadınların canları pahasına kaç yüzyıllık mücadele sayesinde kazanıldı.
Bunu kavrayamayacak kadar kadınların dünya tarihinden habersizler?
Bugün işbirliği içinde oldukları erkeklerle eşit oy kullanabiliyorlarsa yine feministlerin canları pahasına verdiği mücadele sayesinde oldu bu. Bunubilmeyecek kadar kadın bilincinden uzaklar…
“Davranış Bilimleri Uzmanı” ünvanına sahip olmalarını sağlayan eğitim hakkını da feministlerin eğitim hakkı için verdikleri mücadele sayesinde kazandı erkeklikle işbirliğinde uzaman bu kadınlar…
Dine hizmet ettiğini sanarak, DİB’in ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurmak istediği erkekler dünyasına hizmet eden bu kadınlar, aynı dini inanca sahip ama kadınların ikincilleştirilmesine karşı mücadele eden kadınların çabasını fark edemeyecek kadar sığlar ve kendi tarihlerine bile vâkıf değiller.
“Kadın erkek eşit değil” dedikten sonraki adım ne olacak?
Erkekler “Kadın insan mıdır?” başlıklı seminerler düzenleyecek. O seminerlere bu kadınlar bile konuşmacı olarak katılamayacak. İnsan olup olmadıkları konusunda erkekler henüz bir karara varmadıkları için evde “teslimiyet, tevekkül ve tefekkür ile mutluluk” içinde beklerler artık.
Arkasına devletin kurumlarını alarak küçücük bireysel çıkarları için kadınların bugüne dek elde ettiği tüm kazanımları kökten yok etmeyi amaçlayan iktidarın cinsiyetçi politikalarının propagandasının aleti olan kadınlar neyin maşası olduklarının farkındalar.
Bunu bilerek ve kasten yapıyorlar.
“Davranış Bilimleri Uzmanı” da olsalar o kadar sorumsuz ve tarafgirler ki bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller.
Arzu ettikleri eşitliksiz dinci toplum kurulduğunda bugün o seminerde yan yana oturdukları kurumlar ve erkekler bizzat kendileri için fetvalar çıkartacak. Bir daha ne semineri, ekmek almak için bakkala bile çıkamayacaklar.
İşte o zaman “kadın erkek eşit değildir” demenin yankısını dinleyecek bol zamanları olacak.
Buna karşı diyecek sözleri de olamayacak. Cehennemin yollarını dinci erkeklik taşlarıyla kendileri bizzat örüyorlar çünkü.
Belki o zaman anlarlar o seminerlere katılıp “kadın erkek eşit değil” diyebilme hakkını bile karşı durdukları feminist kadınlara borçlu olduklarını.
Bu seminerleri düzenleyen DİB, ona destek olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve bu seminerlerde kadınlarla erkekler eşit değil diyen Şengül Yiğit anayasaya ve medeni yasaya karşı suç işlemişlerdir. Savcılar gereğini yapmalıdır!