Faşist hükümet koalisyonu tarafından önerilen yargı reformu, “demokratik” kurumlara saldırı ve yolsuzluk suçlamasıyla yargılanmakta olan Netanyahu’nun hukuk sistemi üzerinde aşırı güç elde etmek isteği olarak değerlendiriliyor.
Yüz binlerce kişi, iki aydan bu yana her hafta Cumartesi günleri, kitlesel protesto gösterileri düzenliyor.
Bu protestolara İsrail’deki yedek askerler de katıldı.
İsrail medyasında yer alan haberlere göre, artan sayıda İsrailli yedek asker, hükümetin yargı reformunu protesto etmek için orduda hizmet etmeyi reddediyor.
Büyük ölçüde yedek asker kuvvetine dayanan İsrail ordusunda on binlerce İsrailli önerilen yargı reformuna karşı çıkan açıklamalar yapıyor.
Seçkin bir birlikten 100 üst düzey subayın, yargı değişikliklerinin onaylanması halinde herhangi bir askerlik hizmeti yapmayacaklarını belirten bir dilekçeyi imzalamasının ardından ordunun Kontrol ve İzleme Departmanında görev yapan en az 180 hava kuvvetleri yedek subayının Çarşamba gecesi İsrail savunma bakanı ve genelkurmay başkanına orduda hizmet etmeyi reddettiklerini açıklayan bir dilekçe verdiği bildirildi.
İstihbarat teşkilatının ‘Birim 8200’deki – siber savaş ve gözetleme ile ilgili operasyonlardan sorumlu – yüzlerce subay ve yedek asker de çalışmayı bırakacaklarını söyledi.
İsrail hava kuvvetleri yedek askerleri, yargı reformlarını protesto etmek için eğitim vermeyi reddetti.
8 bin 200 istihbarat biriminden yedek askerler de hükümetin yargıda yapmayı planladığı reformlar üzerine greve başladı.
Askerler, Binyamin Netanyahu’nun faşist hükümetine, önerilen reformları rafa kaldırması çağrısında bulunuyorlar.
İsrail ordusunun kitlesel bir ret dalgası dönüştürücü bir an olabilir
972mag’da yazan Shimri Zameret, “Hükümete karşı sivil direniş, İsrail ordusunu benzeri görülmemiş bir krize soktu ve apartheid ile savaşanlar için bir fırsat sunuyor” derken, askerlerin önerilen yargı reformuna karşı protesto hareketinin de yeni bir vicdani ret kampanyasına dönüşebileceği vurgusu yapıyor.
“İkinci İntifada sırasında, İsrail ordusu ayaklanmayı bastırmak için binlerce Filistinliyi öldürürken, orduda hizmet etmeyi reddeden İsrailli gençlerin ve askerlerin oluşturduğu bir hareketin parçasıydım. 18 yaşımdan 20 yaşıma kadar, işgali ve acımasız politikalarını protesto etmek için birçok kişiyle birlikte 21 ay tutuklu ve hapiste kaldım. İsrail’de görülen en büyük vicdani ret kampanyalarından biriydi – yakın zamana kadar bir daha böyle bir ölçekte gerçekleşmesi pek olası görünmüyordu.
Bununla birlikte, son iki hafta içinde ve yirmi yıldır ilk kez, bir dizi anti-demokratik yasa geliştirirken, aşırı sağcı hükümete karşı Benjamin Netanyahu liderliğindeki yeni bir İsrail ordusu retçileri hareketi ortaya çıktı.” diyen Zameret, bu “isyan”ın İsrail ordusunu “benzeri görülmemiş bir krize” sokma riski taşıdığı konusundaki uyarılara yer veriyor ve “İsrail’in Filistin halkı üzerindeki egemenliğini sona erdirmek mücadelesi veren hareket için bu kriz eşi görülmemiş bir fırsat anı sunuyor.” diye yazıyor.
Faşist hükümetin yargı darbesi
Muhalifler tarafından “yargı darbesi” olarak nitelendirilen yasa teklifi, meclise, basit çoğunluk oyu ve mahkeme adayları üzerinde fiilen kontrol yoluyla Yüksek Mahkeme kararlarını geçersiz kılma yetkisi verecek, ayrıca mahkemenin anayasaya aykırı mevzuatı bozma yetkisini de sınırlayacak.
Kadınların, LGBTQ’ların, laiklerin ve diğer azınlıkların haklarını etkileyecek.
Filistinliler, yasanın en ağır yüküyle karşı karşıya kalacak.
Yargıtay başkanı Esther Hayut da dahil olmak üzere eleştirmenler, reformları yargı bağımsızlığına yönelik bir saldırı olarak kınadılar.
Hakimlerin şu anda seçilmiş yetkililer üzerinde çok fazla güce sahip olduğunu savunan Netanyahu, yargıdaki değişiklik önerisini, “hükümet kolları arasındaki dengeyi yeniden sağlamanın anahtarı” olarak savundu.