IŞID’ın Orta Doğu’da uyguladığı vahşet, onun gerici köktendinci karakterinin olduğu kadar, ABD emperyalizminin Orta Doğu’da yıllardır uyguladığı politikaların ve müdahalelerinin de bir sonucudur.
Obama Yönetimi IŞID’ı “şeytani musibetlerin akıl almaz fışkırması” olarak tanımlasa da IŞID, ABD’nin 50 yıllık Orta Doğu politikalarının bir ürünüdür. Zira ABD, yıllardır bölgede İslami köktenci gücün oluşumu için çaba gösterdi, bu tür oluşumlara doğrudan ya da dolaylı olarak destek verdi. Bunu, soğuk savaş döneminde SSCB’nin potansiyel müttefiki saydığı seküler liderlikleri etkisiz kılmak için yaptığı gibi, ABD ve Avrupalı şirketlerin karlarına ve servetlerine zarar verebilecek konumdaki bölge yönetimlerine karşı bir önlem olarak hayata geçirdi. Örnek olarak;
1953 yılında, CIA, İran’da Musaddak rejimini deviren askeri darbeyi destekleyen sağcı grupları finanse etti, zira Musaddak İngiliz petrollerini millileştirmişti.
Mısır’da, Süveyş Kanalı’nı millileştiren ve SSCB’den askeri yardım alan Nasser Hükümeti’ne karşı Müslüman Kardeşler Örgütü gibi İslamcı örgütlerin oluşumuna yardımcı oldu.
1977 yılında Pakistan’da İslamcı faşist Ziya- Ül- Hak’ın yaptığı askeri darbeyi destekledi.
1979 İran Devrimi’nden sonra bölgede yeni müttefik olarak S. Arabistan ile ilişkilerini pekiştirdi ve bölgenin bu en gerici, yobaz İslamcı devletinin hamisi oldu.
İsrail de benzer bir tutum aldı ve işgal ettiği Filistin topraklarında mücadele veren seküler sol Arafat güçlerine karşı Hamas ve İslami Cihat gibi gerici İslamcı güçlerin oluşumunu destekledi.
1970’lerin sonlarında Sovyet yanlısı Afganistan Hükümeti’ne karşı CIA dünyanın her yanından İslamcı köktendincileri topladı, onları eğitti ve bombalama dahil her türlü terörist eylemde onları kullandı (bunlardan en önemlisi Osama Bin Laden idi).
Sonrasında Afganistan gazileri ülkeleri olan Fas ve Endonezya gibi ülkelere döndüklerinde, ülkelerinde İslamcı köktenciliği yaygınlaştırdılar. Ancak 1990-1991 Körfez Savaşı İslamcılar açısından bir dönüm noktası oldu ve ABD bu gruplar tarafından ortak ana düşman olarak ilan edildi.
11Eylül İkiz Kule saldırıları sonrasında Bush Yönetimi bu İslamcı müttefiklerine karşı savaş ilan etti. Ama bu asla ABD’nin İslami köktendincilerle olan ittifakını esastan ortadan kaldırmadı. Bu İslamcıların çok büyük bir kısmı bugünlerde El Kaide örgütünün şemsiyesi altında faaliyet gösteriyorlar.
ABD yıllardır Orta Doğu’da uyguladığı böl-yönet politikaları ile Sünni-Şii mezhep ayrımcılığını körükledi ve bunun sonucunda bugünkü IŞID’ın yaratıcısı olan Sünni El Kaide örgütü oluştu, gelişti. 2011 yılında Nato’nun Libya’ya olan saldırısında yerde savaşan gruplardan bir kısmı El kaide bağlantılıydı. CIA, Katar ve S. Arabistan, Suriye’de Esad rejimine karşı bu İslamcı köktencileri eğittiler, onlara maddi ve askeri destek verdiler. Zira Esad, İran ve Rusya’nın müttefikiydi. ABD yardımlarını alanlar arasında Suriye’deki El Kaidenin şubesi konumunda olan Nusra Cephesi ve IŞID gibi halifeliği yeniden kurmayı hedefleyen gruplar da vardı.
IŞID, bugünlerde ABD kuklası Irak rejimini tehdit ediyor. Buna karşılık de facto olarak da Esad’a karşı ABD’nin müttefiki olmayı sürdürüyor. ABD bu ikilem arasında sıkışmış durumda. Zira bir yandan IŞID saldırıları, diğer yandan Ukrayna konusundaki Rusya gerilimi tırmandıkça bölgede IŞID’a olan ihtiyacı sürüyor.
Şimdi bu tetikçi IŞID, ABD’ye son bir hizmet sunuyor. Zira IŞID’ın katliamlarını bahane eden ABD, bölgeye asker göndermeye başladı. ABD’li gazetecinin öldürülmesinin hemen ardından 350 ABD’li asker Bağdat’a gönderildi ve böylece toplam Irak’taki ABD askeri sayısı 1,100’ü buldu. İngiltere’de ise Hükümet, IŞID’ı Orta Doğulu göçmenleri ülkeden kovmak için bir bahane olarak kullanıyor.
İşçi sınıfı, emekçiler, ABD’nin IŞID’ın katliamlarını kendi savaşı ve çıkarları için kullanmasına izin vermemelidir. ABD emperyalizmi İslamcı teröristleri büyüttü, bugün kendi amaçlarını gerçekleştirmek için mevcut durumu kullanıyor. Tüm diğer kapitalist gericilik ve şiddet olaylarında olduğu gibi İslamcı gericiliği ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesi ve enternasyonalist dayanışması yenebilir.
Kaynak: Yazının tamamına ingilizce olarak World Socalist Web Site’dan ulaşabilirsiniz. Özet çeviri Mustafa Durmuş tarafından yapılmıştır.