Çeviri: Meriç Gök
Son üç aydır her gün İran sokaklarında eylem yapan göstericilerin çığlıkları iktidardakiler tarafından sağır kulaklarla karşılandı. Kendi saflarından bile olsa tüm çağrıların bir etkisi olmuyor. Aksine rejim baskıyı artırıyor. Hâlihazırda beş yüzden fazla ölü, sayısız yaralı ve 20.000 mahkûm, işkence ve tecavüz var. Şimdi de korku yaymak ve “şamataya” son vermek amacıyla infazlar.
Teokrasinin ağır silahlı cellatlarına sadece elleriyle karşı koyan daha çok genç kadın ve erkeklerin, direnişlerini daha ne kadar sürdürebilecekleri kestirilemez. Görünüşe göre korkularını yenmişler, aksi takdirde bu kadar uzun süre dayanamazlardı.
Daha önceki gösterilerde katılımcılar birbirlerine “Korkma, yalnız değiliz” diye bağırırken, şimdi İslamcı devlete “Kork, çünkü yalnız değiliz” diye bağırıyorlar. Evet, yalnız değiller, ama hem yurt içinden hem de yurt dışından çok daha fazla desteğe ihtiyaçları var. Çünkü kadın ve erkeklerin yiğit çabalarına duyulan tüm hayranlığa karşın, onlar sokaklarda mücadeleyi sonsuza kadar sürdüremezler.
Rejim ağır darbeler almış olsa da din adamları gönüllü olarak sahayı terk etmeyecek. Evet, muhtemelen daha fazla şiddet kullanacaklar. Suçtan çekinmiyorlar, on kişi daha idam cezası listesinde. Protestocular, nüfusun diğer kesimlerini harekete geçirmeyi başarmalıdır. Bunu yapmak için örgütsel yapılara, net bir programa ve ciddiye alınacak, güvenilecek bir alternatife ihtiyaçları var. Bunların hepsi şimdiye kadar sadece ara sıra gerçekleşti.
Dış desteğin de önemli ölçüde artırılması gerekiyor. İranlıların yurt dışında önemli faaliyetler geliştirmeleri ve mevcut farklılıklara rağmen yurt içindeki direnişi desteklemek için birlik olmaları memnuniyetle karşılanıyor.
Ancak rejime karşı kararlaştırılan yaptırımlar yeterli olmaktan uzaktır. Örneğin, devrimci lider Ali Hamaney’in adının neden AB’nin teröristler listesinde olmadığı anlaşılır değil. Oysa tüm suçların baş sorumlusu o.
AB’nin Devrim Muhafızlarını neden terör örgütü olarak sınıflandırmadığı da anlaşılamaz. Eğer teokratik devlet, varlığını sürdürürse onunla iş yapabilmek için birkaç kapı açık bırakmak mı isteniyor? Ne de olsa İran, gaz rezervlerine sahip en büyük ikinci ülke ve petrol rezervlerine sahip dördüncü en büyük ülke ‒ tam da şu anda Avrupa’nın ihtiyacı olan şey.
Bahman Nirumand
Bu yazı,16.12.2022 tarihli taz.’da (Tageszeitung) yayımlanmıştır.
Bahman Nirumand, gazeteci ve yazar. Son kitabı geçtiğimiz günlerde Almanya’da yayımlandı: Der mühsame Weg in die Freiheit: Iran zwischen Gottesstaat und Republik ( “ Özgürlüğe Giden Zorlu Yol: Teokrasi ile Cumhuriyet Arasında İran )
Birçok kitabı olan Bahman Nirumand’ın “İran ‒ Soluyor Çiçekler Parmaklıklar Ardında”adlı yapıtı daha önce Belge Yayınları tarafından yayınlanmıştı.