TBMM Genel Kurulu’nda bugün, HDP’nin “Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle araştırılması” amacıyla daha önce verdiği önergesi diğer önergelerin önüne alınarak bugün görüşülmesi önerisi görüşüldü.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan, HDP grubu adına sunulan “Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle araştırılması hakkında araştırma önergesi” üzerine Meclis Genel Kurulunda görüşme yaptı. Paylan, 19 Ocak 2007’de uğradığı silahlı suikast sonucu yaşamını yitiren Ermeni Gazeteci Hrant Dink’in yaşamı boyunca halkların barışı ve bir arada yaşam mücadelesi verdiğini belirtti. Dink’in 19 Ocak’ta katledilmesinde pek çok karanlık odağın olduğuna dikkat çeken Paylan, Dink’in organize bir cinayetle katledildiğini vurguladı.
‘Öldür emrini verenler yargılanmadı’
Paylan, cinayetin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen ‘öldür’ emrini verenlerin yargılanmadığına dikkat çekti. Hrant Dink cinayetinde adalete ulaşılamadığını söyleyen Paylan, “Önümüze Trabzon Pelitli’den yola çıkan bir çete konuldu ve 16 yıldır bizimle dalga geçiliyor. Dink Ermeni halkının acılarını, hikayesini, kayıplarını anlatıyordu ve bunu barışın dili ile yapıyordu. Bu yüzden de çok etkiliydi. Gelin yüzleşelim, barışalım diyordu. ‘Ermeni haindir’ ezberini bozuyordu. Etkili olduğu, bir ezberi bozduğu için hedefe konuldu” diye konuştu.
Dink’e yönelik tehditler
Dink’in 6 Şubat 2004 günü Agos Gazete ’sinde yayınladığı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı olan Sabiha Gökçe’nin Ermeni bir yetim olduğu iddiasını haberleştirdiğini ve bu yazıdan sonra hedef alındığını söyleyen Paylan, şu ifadelere yer verdi: “Bir yetimin Ermeni olduğu iddiası ile ülkede kıyamet koptu. Oysa geçmişte her 5 kişiden 1’i Ermeni’ydi. Ermeni halkı bu topraklardan sürülürken yüzbinlerce yetim geride kaldı. Sabiha Gökçe’nin de bir Ermeni yetim olabileceği iddiası ortaya konuldu ve o noktada kıyamet koptu. Genel Kurmay Başkanlığı çok sert bir bildiri yayınladı ve Hrant Dink’i hedefe koydu. Genel Kurmay, Sabiha Gökçe’nin Ermen olması iddiasını büyük bir tehdit olarak gördü. Dink, 2 gün sonra valiliğe çağırıldı ve 2 MİT görevlisi tarafından tehdit edildi. Ülkü ocakları MHP Şişli ilçe başkanlığı önünde toplandı ve Agos Gazetesi önüne kadar nefret söylemleri ile yürüdü. Ülkü ocakları il başkanı Agos Gazetesi önünde ‘Hrat Dink Hedefimizdir’ dedi. Yargı, bir yazısına ‘Türklüğe hakaret’ iddiası ile Dink’e dava açtı. Bilirkişi, ‘Böyle bir şey olamaz’ demesine rağmen Hrat Dink mahkum edildi. Onlara göre Dink, artık tescilli bir Türk düşmanıydı ve hedefiydi. Ergenekon’cu denilen bazı kişiler Agos Gazetesi önünde Hrant Dink’i hedef gösterdiler. Basın çarşaf çarşaf Hrant Dink’i hedef gösterdi. Dink, ‘Ruh halim güvercin tedirginliği’ yazısını katledilmeden bir hafta önce yazdı ve ne için hedef seçildiğini bütün detaylarıyla anlattı.”
‘AKP dönemin sorumlularını terfi ettirdi’
O dönemde AKP iktidarının Dink’i korumaya almadığını söyleyen Paylan, devletin istihbarat kurumları Dink’in katledileceğini bildiğini söyledi. Jandarma İstihbarat ve Emniyet İstihbarat’ın Dink’i korumadığını söyleyen Paylan, “Trabzon Pelikli’den yola çıkan çete kollanarak Agos Gazetesini önüne kadar getirdiler. Dink’in cenazesinin ardından yüz binler yürüdü. Adalet talep ettiler. Hrant Dink Davası devletin derinindeki karanlık çeteleri ortaya çıkarmak için bir arınma davası olabilirdi ama AKP iktidarı dönemin valisini İçişleri Bakanı yaptı. Dönemin Emniyet Müdürünü Vali yaptı. İstihbarat dairesinin bütün görevlilerini görevden alacağına, yargılanacağına terfi ettirdi. Kamera kayıtlarını yok ettiler” diye konuştu.
Trabzon Pelikli’den yola çıkan çetenin ‘katil’ olarak önlerine konduğunu söyleyen Paylan, ‘öldür’ emrini verenleri aradıklarını belirtti. ‘Öldür’ emrini verenlerden hesap sormak istediklerin söyleyen Paylan, son olarak şunları kaydetti: “Önce Ergenekon dediklerini, Fetö’cü denilenler yargıladı. Daha sonra da Fetö’cü denilenler katilmiş deyip bizim önümüze bazı Fetöcü aktörleri koydular. Bütünleşik sorumluluğun üzerine gidilmedi. Dönemin istihbarat daire başkanı Ali Fuat Yılmazel, 3 yıl önce ‘mahkemede konuşacağım’ dedi. İki kızını tutukladılar. İşte devletin derinindeki çete bu şekilde çalışıyor. Bir tuğlayı dahi çektirmiyor. Dink davası bu ülkenin arınma davasına dönüşebilir. Bu günlerinde yine güvercin tedirginliğinde yaşıyoruz. Çeteler yine güvendeler. Yüzleşilmeyen her suç tekrarlar. Bugün de tekrarlıyor. Seni hiç unutmayacağız.”
Tanrıkulu: ‘Hrant Dink, bir barış insanıydı’
HDP’nin grup önerisi üzerine söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şöyle konuştu:
“Hrant Dink, bir barış insanıydı. Tarihten husumet değil, barış çıkarılmasını istiyordu. Geçmişte yaşananların sorumlusunun bugün yaşayanlar olmadığını ifade ediyordu. Halklar arasında barıştan, dostluktan yanaydı; ırkçılığa, düşmanlığa karşıydı. Yazdığı yazılarla kendi toplumundan da Türkiye’deki halklardan da büyük destek alıyordu. Tam da bu nedenle katledildi. Katledildiği gün İstanbul’daydım. Olay yerine vardığımda kendisi daha yerdeydi ve maalesef, üzgünüm, onun otopsisine katıldım bir avukat olarak.
Bu cinayet, sonuç olarak Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde hazırlandı. Tüm yargılanması Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında oldu. Dolayısıyla bu sorumluluktan kaçmanız mümkün değil. İlk başta, ‘3-5 milliyetçi duyguya sahip genç tarafından yapılmış’ dendi. Sonra Ergenekon’a bağlandı. 15 Temmuz’dan sonra da Ergenekon üzerinden bu kez cemaat mensuplarına bağlandı, yargılamalar yapıldı. İlk duruşması 2 Temmuz 2007 tarihindeydi, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri de gelmişti. Daha sonra partinizin irtibatı anlaşılınca bu milletvekilleri duruşmaya gelmekten çekindiler ve gelmediler.”
Konuşmadan sonra geçilen oylamada öneri, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.