Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, hasta tutuklular, cezaevlerinde artan infaz yakmalar ve İmralı’da uygulanan tecride karşı meclis basın toplantısı salonunda Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç başkanlığında toplandı. Partisinin grup başkan vekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’la görüşmek için Adalet Bakanlığı’na yürüyeceklerini söyledi.
Uzun süredir cezaevlerinde çok ciddi hak ihlalleri ve hukuksuzlukların yaşandığını belirten Oluç, “Hasta mahpuslar meselesi vahim bir duruma ulaştı. Şu anda 604’ü ağır, bin 600 civarında hasta mahpus bulunuyor. Dokuz ay içinde 62 mahpus cezaevlerinde hayatını kaybetti. Bir başka sorun ise infaz yakmak meselesi. Cezaevlerindeki kurullar, onlarca yıl hapis yatmış mahpusların infazlarını yakıyor, dışarıya çıkmalarını engelliyor. Şu ana kadar 120 mahpusun infazı yakılmış durumda. Cezaevlerindeki hukuksuzluklarla ilgili Adalet Bakanı’yla görüşüp fikirlerimizi anlatmak istiyoruz. Acil önlemler alınmasını istiyoruz. Tecrit meselesi de başka bir konu. İmralı’da yatanlara hukuk dışı, uluslararası anlaşmalara aykırı olarak insanlık dışı bir tecrit uygulanıyor. Bu konuları dile getirmek için Adalet Bakanlığı’na yürüyeceğiz” dedi.
HDP’li vekiller “Hasta Mahpuslar serbest bırakılsın”, “Tecride son”, “Tecride sessiz kalma”, “Hukuksuz infaz yakmaya son” dövizleriyle Meclis içerisinden Dikmen Kapısı’na kadar yürüdü. HDP’li vekillerin yolu, kapı önünde polisler tarafından kesilse de yürüyüş devam etti.
Vekillerin önü, bir kez daha kesildi. Müzakerelerin ardından HDP’li vekiller ellerindeki dövizlerle yürüyüşe devam etti.
‘Bu aynada kan var, ölüm var, tecrit var, sürgün var’
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Tülay Hatimoğulları ile milletvekili Ali Kenanoğlu, Adalet Bakanlığı’yla görüşmek için içeri girdi.
Görüşmenin ardından basına konuşan HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, şunları dedi: “Bu iktidar bloğu bütün topluma savaşı kabul ettirmeye çalışıyor. İktidarını devam ettirmek için tecridin olması gerektiğini savunuyor. Kürt toplumunun hak ve özgürlüklerinin hala reddedilmesi de tecritle doğrudan bağlantılıdır. Bütün yolları kullanmaya devam ediyoruz.
Bütün ulusal ve uluslararası mekanizmalara başvurumuzun bir dayanağı var: İmza attığınız sözleşmelerin gereğini yerine getirin. Tecrit bütün uluslararası ve iç hukukta bir işkence yöntemi ve insanlık suçudur. Cezaevleri ülkenin aynasıdır. Bu aynada kan var, ölüm var, tecrit var, sürgün var. Bu aynada iyi şeyler görünmüyor. 30 yıldır cezaevlerinde tutulan insanlara pişmanlık dayatılıyor. ‘Pişman olun yoksa infazınızı uzatırız’ diyor.”