Korkut AKIN, Rachel Cusk’un Diğer Ev adlı romanı üzerine yazdı: Bakın bu kitabı okuduktan sonra, “Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım.“ sözünü mırıldandım Yaşar Kemal’in.
Birbiri ardına yağmur gibi yağıyor içimizi acıtan, hepimizi karamsarlığa boğan haberler. İlk akla gelen tabii ki, Rusya ile Ukrayna arasında başlayan, bütün dünyayı doğrudan etkileyen (ama bizim egemen erkimiz hiç umursamıyor) savaş. Ardından zeytinliklerin madene kurban edilmesi sorunu… Besbelli Bakan’ın affedilmesine de yol açan bu Yönetmeliğin bir hata sonucu çıkarıldığını, Meclis’e defalarca gelip dönen bu katliamdan vazgeçileceğini sanıyorduk. Yanıldığımızı sit alanlarının da “kamu yararı” gözetilerek ranta açılması kararı geldiğinde gördük. Pandemi önlemlerinin kaldırılmasınaysa gülmekten itiraz bile edilemedi. Yine de siz, siz olun maske, mesafe ve temizlik kuralını elden bırakmayın.
Rusya dahil, bütün dünyada kalabalıklar savaşa hayır, barış hemen şimdi pankart ve sloganlarıyla savaşı protesto etti. Bizdeyse, herhalde şaşkınlıktan olsa gerek birbiri ardına gelen zamlar, Dolar’ın sürekli zamlanması (sizler onu liranın değerinin düşmesi olarak anlayın) savaşa tepki çok cılız kaldı. Buna bir de Osman Kavala, Sedef Kabaş’ın başına gelen gibi haksız, hukuksuz ve hadsiz tutuklanma korkusunu da eklerseniz, tepkinin neden yükselmediğini anlarsınız.
Diğer Ev
Bu “ahval ve şerait içinde” kitap okuyorum. Bazen içine giriyorum, bazen gözlerim sözcükleri görse de anlamlandıramıyorum, ama elimdeki kitap da sanki beni, bizi, hepimizi, bizim yaşadıklarımızı anlatıyor.
Rachel Cusk’un, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Diğer Ev” romanı çok keyifli betimlemelerle dolu. Okuru uçuruyor desem yeri. Lâle Akalın’ın başarılı çevirisiyle hem düşlerinizde canlandırıyorsunuz romanı, mekânları ve kahramanları… “Burada inşaat kuralları çok katıdır. Ama tabii insanlar bunların etrafından dolaşmanın her türlü yolunu buluyor.” Bizde de öyle değil mi? Denetim zaten hak getire, cebine sıkıştırıverdiniz mi, üç beş kuruş (Dolar mı demeliydim, kuruşun hükmü mü kaldı allasen) her türlü izni alabilirsiniz.
“…çünkü bir evin her şeyden önce insana huzur veren bir kuytuluğu olması ve içine girdin mi dışarısını unutmasına izin vermesi gerektiğine inanırım.” Müteahhitler yaptığı ve asıl amacın daha çok kazanmak olduğu gerçeğiyle duvarları kağıtla yarışacak gibi incecik olan evlerde mahremiyet ne arıyor. Doğalgaz ve elektrik zamlarıyla başa çıkmanın tek yolu tasarrufsa, bütün aile neredeyse kucak kucağa… Yazarın düşlediği o kuytuluklara kaçmanın zamanı da gelecek elbet, hele bir havalar ısınsın, hele bir içimiz rahatlasın bakın görün dışarıyı utumayı…
“…ben belirli bir ülkeye ait değilim ve aslında yurttaşı olduğum bir yer yok, bu yüzden, bulunduğum yerde kalmak zorunda olduğumu bilmenin getirdiği bir hapsolma hissi vardı.” Yazarın bu duygusu bizler için de geçerli. Kim kendini gerçekten özgür hissedebiliyor, parmak kaldırsın.
Kendi içinde de yalnız olmalı
Masmavi gökyüzünün bir yelkenli gibi geniş ve açık, ılgıt esen yelin şurup gibi insanın içine mutluluk katması gibi dalgaların kıyıya sanki okşarmışçasına ulaşması bir özgürlük düşüyse, “Özgürlük, yaratılış yasalarına kayıtsız şartsız uymanın ve bunda ustalaşmanın hanemize yazdığı kârmış.” İnsan kendi içinde yalnızlığı yaşayabiliyorsa kalabalıklar arasında da mutlu olabilir, sıkılmaz.
Senin derdin, benim derdim
Rachel Cusk, insanlardan uzakta, deniz kıyısında yaşayan bir çift, yaz boyunca konukları olan ünlü ressamın çalışmalarını izler. Deniz kıyısı, bizdeki gibi değildir ki, gelgit nedeniyle bir anda yükselen sular insanı kendi içine hapseder. Ressam, sanatçı kaprislerini de serince gözler önüne, bir hesaplaşma başlar. Kadın erkek, kadın özgürlüğü, erkek ayrıcalığı ve karşılıklı beklentiler büyüdükçe büyür. Biz okura düşen de, sıyrılıp tüm yaşamın dertlerinden bu sorunlara çözüm bulmaktır.
Yaşamın dertlerinden sıyrılmak mümkün değil muhakkak ki. “Diğer Ev”i okurken, onların sorunlarını kendinize dert edecek ve çare bulmaya çalışırken kendi sorunlarınızı çözüm sürecine taşıyacaksınız. Sağ elinizi başınızın üzerinden çevirip ayaklarınızın arasında geçirerek sol kulağınızı tutmanız -tamam- zor ama işe yarıyor.
Bakın bu kitabı okuduktan sonra, “Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım.“ sözünü mırıldandım Yaşar Kemal’in. Umudu üzmek olmaz.
Diğer Ev
Rachel Cusk, (çeviren Lâle Akalın)
Roman
Yapı Kredi Yayınları, Ocak 2022, 131 s.