MEHMET ALİ AYAN yazdı: “‘Sarı yelekliler’ hareketi, içinde sağcılar ve faşistler çok olsa da, ‘Çevre mücadelesi ile toplumsal hak kavgası birbirine aykırı mıdır?’ sorusunu gündeme getirip tartışmayı kızıştırdığı için hayırlara vesile olabilir.”
MEHMET ALİ AYAN
Fransa dün yol kesme eylemlerine sahne oldu. Eylemciler bisiklet kullananların, postacıların ya da inşaat işçilerinin giydiği fosforlu sarı yeleklerden geçirmişti sırtlarına. Esas olarak üç tür eylem tasarlanmıştı: Otoyol gişelerini, ana yolları, köprüleri, viyadükleri ve çevre yollarını kapatmak, caddelerde (karşıdan karşıya çok yavaş yürüyerek) salyangoz geçişi yapmak ve merkezi noktalarda büyük mitingler düzenlemek. Bütün Fransa’da bin 500 kadar engelleme öngörülmüş ve bunlardan sadece 150’si valiliklere bildirilmiş, diğerleri izinsizdi, yani korsan. Tasarlanan eylemlerin çoğu oldukça barışçıl bir ortamda yapıldı, yer yer öngörülenden daha az katılımla ve nispeten kısa süreli olsa da… Trafik akışı bir hayli yavaşlatıldı ama durdurulmadı.
Eylemler Fransa’nın her tarafına yayılmıştı. İçişleri Bakanlığı'nın saat 19.00’da yaptığı açıklamaya göre 2 bin toplanma noktasında 283 bin gösterici varmış. Öğleyin bu rakam 124 bin diye verilmiş, J-L Melenchon da itiraz etmişti; hükümetin sayıları manipüle ettiğini, bu hesaba göre her toplanma noktasına sadece 62 kişi düştüğünü söyleyip göstericilere bulundukları yerden fotoğraf yayımlama çağrısı yapmıştı. Öte yandan eylemlerde 1 ölü ve 7’si ağır olmak üzere 227 yaralı var; çoğu eylemcilerle sürücüler arasında gerilim sonucu meydana gelen trafik kazaları yüzünden. 73 kişi de gözaltına alınmış.
“Sarı yelekliler” kendiliğinden gelme bir hareket. Sosyal medya ağları üzerinden örgütlenmişler. Daha çok orta sınıflara dayanıyor; arabası olan ve hem işi hem de yaşam alanı itibarıyla arabasını çok kullanan, kırsal kesimde ya da kentlerin çevresinde oturan insanları bir araya getiriyor. Eyleme geçmelerinin başlıca sebebi de zaten akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artış. Hükümet yılbaşından beri dizele 7,6 cent (“kuruş”un Fransa’daki karşılığı, euronun yüzde 1’i), benzine 3,8 cent zam yaptı. Yeni yılda, tekrar, dizel fiyatı yüzde 23 benzininki ise yüzde15 oranında arttırılacak. Dizel ve benzin fiyatlarını 2021’de eşitlemek de hükümetin hedefleri arasında. Petrol fiyatları bunda rol oynuyor ama akaryakıta ödenen paranın yüzde 60’ı vergi, dosdoğru devlet kasasına gidiyor. Her zamanki dolaylı verginin üstüne binen bu müthis artışın adı karbon vergisi. Bahanesi ise fosil yakıt tüketimini azaltmak, elektrikli ya da gaz (hibrit) yakıtlı araba kullanmayı teşvik etmek ve karbon dioksit salımını sınırlamak. Ama ikna edici gelmiyor, çünkü 2018’de karbon vergisinden elde edilen yaklaşık 10 milyar euronun sadece 1,8 milyarı yenilenebilir enerji kaynakları için ayrılmış, kalanı genel bütçeye katılmış.
Araba Fransız taşrasında başlıca ulaşım aracı durumunda. Paris’te çalışanların üçte ikisi toplu taşıma araçlarıyla işe gidiyor ama bu oran Fransa’nın geri kalanında sadece yüzde 7. Taşra küçük burjuvazisinin de satın alma gücü son 30-40 yıldır sürekli zayıflıyor, iktisadi ve toplumsal konumu geriliyor. Büyük kentler ile varoşlar ve taşra, şehir ile kır arasında eşitsizlik artıyor. “Sarı yelekliler”in eylemi bu gidişata karşı duyulan iktisadi, kültürel, toplumsal öfkenin ve tepkinin bir ifadesi aynı zamanda. Akaryakıt fiyatlarındaki artışı ve hükümetin vergi politikasını protesto etmek amacıyla change.org üzerinden yürütülen kampanyaya 870 bin kişi imza verdi. Son günlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına bakılırsa Fransızların yüzde 74’ü “sarı yelekliler”i destekliyor, yüzde 33’ü de eylemlere bizzat katılmak niyetinde olduğunu söylüyordu. Hareket, iktidar partisi hariç, bütün partilerin taraftarları arasında destek buluyor. Yani, halk arasında biriken hoşnutsuzluğa bu kez de “sarı yelekliler” tercüman olmuş gibi.
Fransız taşrası, özellikle “derin Fransa” denen kırsal bölgeler sağ eğilimlerin, katolik kilisesinin ve yabancı düşmanlığının güçlü olduğu yerler olarak bilinir. Bu yüzden olsa gerek, faşist parti RN’in [Eski FN, adını Ressemblement National (Ulusal Derleniş) değiştirdi] başkanı Marine Le Pen bu eylemi desteklediklerini ve katılacaklarını erkenden ilan etmişti. Bir diğer küçük faşizan hareket (La France Debout – Ayağa Kalk Fransa) ile geleneksel sağcı parti Les Republicains (Cumhuriyetçiler) de tereddütsüz katıldılar. Buna karşılık solda SP, FKP, NPA (Yeni Antikapitalist Parti), Ensemble! (Birlikte!) ve en büyük işçi konfederasyonu CGT, bu öfke ve tepkiyi haklı bulduklarını belirtseler de, faşistlerle birlikte eylem yapmayacaklarını açıkladılar. Çevreci görüşlerine bağlılık da bu kesim için bir diğer katılmama nedeniydi. Bir tek solun en güçlü partisi durumunda olan LFİ’nin (La France Insoumise – Boyun Eğmeyen Fransa) liderleri, epeyce tereddüt ve tartışmadan sonra, “sarı yelekliler” eylemini destekleme çağrısı yaptı. J-L Melenchon, “içinde faşolar (fachos) olsa da bu bir öfkeliler (fâchés) hareketi” dedi. Buna rağmen LFİ üyelerinin bir bölümü faşistlerin de katılacağı ve damgasını vurabileceği bir eylemde yer almayı reddetti.
“Sarı yelekliler” gerçekte karma bir hareket. Önderi, sözcüsü, örgütlü yapısı ve hiyerarşisi olmadığı için mahalli olarak ve sosyal medyada kimler başlatmışsa onlar öne çıkıyor. Kimi yörelerde sağcılar ve faşistler ağır basıyor kimi yörelerde ise solcular. Akaryakıt zamlarını ve vergi politikasını protesto etmek dışında ortaklaştıkları bir talep yok. Belki genel olarak siyaset sınıfına duyulan bir ortak tepkiden de söz edilebilir. Eyleme katılan kitlelerin siyasi tercihleri nasıl evrilecek, zamanla belli olur. Yalnız, bu hareket devam edecek gibi görünüyor. Hükümet geri adım atmaya niyetli değil. Çevre bakanı François de Rugy, yol kesme eylemleri büyük ölçüde sona erdikten sonra, karbon vergisinin 1 Ocak 2019’da artacağını bir kez daha teyit etti ve değişiklik yapmayacaklarını söyledi. Buna karşılık dünkü eylemleri merkezileştiren Blocage17novembre.com, sitesinde de “Hareketi bir hafta sürdürelim!” diye çağrı yapılmış. Önerilen eylemler arasında sırasıyla motosikletlerin, kamyonların, ambulansların yol kapatması, havaalanı işgali filan da var.
Macron yonetimi ve taraftarları, suret-i haktan görünerek, kendilerini ekoloji davasının şampiyonu yerine koyuyor. Tamam, dünyada hava sicakliginin 2° daha artması bütün insanlığın felaketi olacak ve mutlaka önlemek gerek. Ama temelinde bir sorunlar yumağı, bir kördüğüm ya da “gordion düğümü” var; akaryakıt kullananlara karbon vergisi yükleyerek çözülecek şey degil. Kapitalizmin yarattığı bir ucube olan “özel araba medeniyeti”nden nasıl çıkılacak? Fosil yakıt tüketen uçakların, gemilerin, fabrikaların v.b. yerine ne konacak? Aynı zamanda, gelir dağılımındaki adaletsizlik nasil duzeltilecek; merkez ile taşra, kent ile varoş ve kırsal kesim arasındaki eşitsizlik nasil giderilecek? Bütün bunları ve diğer sorunları birlikte ele alıp çözümleyen alternatif bir yaşam tarzı, yeni bir medeniyet tasarımı geliştirmeden çevresel dönüşüm de gerçekleştirilemez. “Sarı yelekliler” hareketi, içinde sağcılar ve faşistler çok olsa da, “çevre mücadelesi ile toplumsal hak kavgası birbirine aykırı mıdır?” sorusunu gündeme getirip tartışmayı kızıştırdığı için de hayırlara vesile olabilir.