Kadıköy’de bulunan Tasarım Atölyesi’nde 10 Mart 2020 Salı Günü saat 20.00’da “Emel Anne” belgesel gösterimi yapılacak. Film gösterimini düzenleyen Karşı Lig, Ali İsmail’in düşlerini gerçeğe dönüştüren isimlerin hikayelerinin anlatıldığı belgeseli birlikte izlemeye çağırıyor.
SiyasiHaber
Karşı Lig’ten yapılan açıklamada “6 yıl önce Gezi eylemlerinde yollara düşen gencecik bir çocuğun, Ali İsmail Korkmaz’ın bizlere bıraktığı insanlara, hayvanlara, doğaya ve hayata duyduğu sevgiyi çoğaltmaya çalışanlardan olduk. Onun paylaştıkça çoğalan dayanışmasını sahalarda,çimlerde, pankartlarda, eylemlerde ve tirübinlerde sürdürmeye çalıştık. Onun umutlarını her gün yeniden yeşerten Emel Anne’e baktık, zaman zaman yan yana geldik. Kazım Kızıl, Ali İsmail’in düşlerini gerçekleştiren insanlara eğmiş kamerasını. Ve elbette en önlerde Emel Anne var.” denildi.
Karşı Lig hakkında:
KARŞI LİG MANİFESTOSU
1– Karşı Lig amatör ruhu ön planda tutan, futbol tutkusunu ve tutkunlarını öncelikle içeren bir “karşı” organizasyondur. Bu Lig için ter dökecek her birey “amatör” olmalıdır. Ancak hayata dair “profesyonel” özlemlere haiz olmak konusunda bir sınırlandırmamız olamaz.
2– Aktif lisanslı oyuncu oynatmak konusunda Karşı Lig olumlu bir eğilim taşımamaktadır. Karşı Lig daha çok “mahalle futbolu” ruhunun modern versiyonunu inşa etme çabasını gösterir. Dolayısıyla “senin oyuncun da öyle diyor” dendiğinde hakeme ihtiyaç duymaz, hatta “oyuncun öyle diyor”a, sonsuz bir güven duyar.
3– “Futbol borsada değil arsada güzel” sözünü şiar edinen Karşı Lig, hayatlarımızda bu şiarı doğru çıkartacak arsaların, teker teker “inşaat ya resulullah” zihniyeti ve siyaseti yoluyla nasıl yağmalandığının da bilincinde bir şekilde “ayağını halıya” basar.
4– Karşı Lig endüstriyel futbola, ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, her türlü nefret söylemi ve ayrımcılığa karşı olmayı bir varlık sebebi olarak görür, bu konuda da tavizsizdir.
5– Karşı Lig hakemsizdir, hakem olsa da, hakemi ve hakemliği büyük usta “Eduardo Galeano”ya ithafen “kara gömlekli tiranlar” olarak değil birer kolaylaştırıcı olarak görür. İtiraz etmez, oyununa bakar, süper lig ağzıyla konuşanın ağzına organik pul biber sürer “hakemler hakkında konuşmam ben ama” diye başlayan kolpacı samimiyetsiz cümlelere fena halde ayardır bu anlamda dayanışmayı, paylaşmayı, velhasılı takım olmayı en değerli varlığı olarak görür.
Çünkü bilir ki, bireysel olarak ne kadar iyi olursak olalım, iyi bir takımımız yoksa mantarlarız!
6– Karşı Lig kazanmayı ve kaybetmeyi ya da hayatlarımızda bazen hakim olan eşitlik misali beraberliği olağan sonuçlar ve haller olarak görür. Mağlubiyete öfkelenmez, üzülür. Galibiyetle coşar ama bunu mağlup olanı ötekileştirmeden yapar. Oyun’a tutkuyla bağlıdır. “Hava çok soğuk, bu gün maç mı olur” demez, diyenden de çok haz etmez. Rakip’i ile temas eder, bazen çeker ama önünde giden oyuncuya tekme atmaz. Korakor da oynar, faulun “ahlaklısını” yapar, terini topa akıtır, çocuklaşır ama çirkinleşmez. Hayatın ve sokağın terbiyesini bilir, rakibini “rakip” olarak değil yoldaşı, arkadaşı olarak görür.
7– Karşı Lig farklılıklarla bir arada durmayı bilir. Çoğunlukçuluğu değil, çoğulculuğu esas görür. Sahada oyunu ciddiye alır, gereğini yapar, yeteneği ve gücü kadar emeğini koyar, “emeğin” değerini ve önemini hem sahada hem hayatta iyi bilir… Bu yüzden de, ne aşırı gururlanır ne de kendini aşağılar. Sahada egolarına teslim olmaz, manasız hoyratlıklara müsaade etmez, Gezi direnişinde bu kadar benzemez bir arada durmuşken, futbol sahasını kendine dar etmez.
8– Karşı Lig muhabbetle keyifle yürür, demokratik katılımı doğrudan demokrasiyi tüm karar alma süreçlerinde işletir, Karşı Lig başka türlü bir hayatın topa vuruşudur biraz.