Eğitim Sen, mesleki ve teknik eğitim liseleriyle ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre, özel meslek liseleri ve teknik liseler 9 kat artarken öğrenci sayısının 29 kat arttı.
Eğitim Sen, mesleki ve teknik eğitim liseleriyle ilgili raporunu dün yayınladı. Sendikanın hazırladığı rapora göre; Türkiye’deki resmi ve özel 4 bin 423 mesleki ve teknik ortaöğretim kurumunda 1 milyon 731 bin öğrenci, 142 bini aşkın öğretmen bulunduğu; kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması politikalarının bir sonucu olarak özel mesleki ve teknik eğitime yönelişin arttığı ifade edildi.
Türkiye’de son yıllarda mesleki eğitim merkezlerinin sayısında belirgin bir artış olduğu; 10 yıl önce 99 mesleki eğitim merkezinde 44 bine yakın öğrenci ve 3 bin öğretmen varlığı varken 2020-2021 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle mesleki eğitim merkezi sayısının 346’ya, öğrenci sayısının 160 bine, öğretmen sayısının ise 5 bin 882’ye çıktığı belirtildi.
Eğitim Sen’in hazırladığı raporda şu konulara dikkat çekildi:
“Türkiye’de sayıları her yıl farklılık gösteren mesleki eğitim merkezlerinde çok sayıda sorun yaşanmaktadır. Bu merkezlerde okuyan çırak öğrenciler, aile, işveren ve çalışma şartları gibi nedenlerden dolayı çalışma hayatına uyum sağlamakta güçlük çekmektedir. Mesleki eğitim merkezlerinde öğrencilerin ve öğretmenlerin yaşadığı sorunların çözümüne yönelik yıllardır gereken adımlar atılmamaktadır. Özellikle altyapı eksiklikleri, atölyelerin durumu ve ekipman eksiklerinden dolayı nitelikli bir eğitim yapılamamaktadır. Kamuya ait mesleki ve teknik liseler ciddi altyapı sorunları, bütçe ve kadro yetersizliği ile boğuşurken özel meslek liselerine bölüme göre değişen miktarlarda ve öğrenci başına ödemeler yapılmakta, özel öğretim kurumlarının bütün talepleri anında yerine getirilmektedir.
“Son 9 yılda özel meslek liseleri 9 kat arttı”
Eğitimde 4 4 4 öncesinde, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken son dokuz yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda okul sayısı 9 kat artmış ve 2020-21 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle bu sayı 396 olmuştur. Aynı dönemde özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 29 kat artış göstererek 4 bin 348’den 127 bin 280’e yükselmiştir. Özel meslek liselerinde ve teknik liselerde okul sayısı 9 kat artarken öğrenci sayısının 29 kat artmış olmasının en temel nedeni, MEB’in özel mesleki eğitime yönelik okullaşma politikasının yanı sıra özel mesleki ve teknik liselere giden öğrenci başına değişen miktarlarda doğrudan parasal destek sunmasıdır.
“İşverenlerin yükümlülükleri bir kez daha ülke hazinesinin sırtına yıkılacak”
2021 yılının aralık ayında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle mesleki eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılması ve meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü açılmıştır. 2021-2022 eğitim-öğretim dönemi başında, Türkiye’nin çeşitli illerinde öğrenciler ve aileleri, afiş ve ilanlarla mesleki eğitim merkezlerine yönlendirilmeye başlanmıştır. Bu programa göre öğrenciler ‘staj’ adı altında 4 gün iş yerlerinde çalıştırılırken sadece 1-2 gün gün okulda ders görmektedirler. Öğrencilerin hastalık, meslek hastalığı ve iş kazalarına dönük sigorta primleri çalıştırıldıkları işletmeler değil devlet tarafından ödenmektedir. Ayrıca yürürlüğe girecek olan yeni yasaya göre staj ücretlerinin 9., 10. ve 11. sınıflar için asgari ücretin yüzde 30’unun, 12. sınıflar için yüzde 50’sinin tamamı da devlet tarafından ödenirken işverenlerin yükümlülükleri bir kez daha ülke hazinesinin sırtına yıkılacak.
“Bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir”
2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde yer alan ‘Mesleki teknik eğitim öğrencileri okurken çalışıyor’ maddesiyle şu anki sistemde ‘staj’ adı altında ucuz iş gücü olarak çalışan öğrencilerin ucuz iş gücü olarak çalışmaya devam etmesi hedeflenmektedir. ‘Esnek ve modüler müfredat’ diye müjde gibi sunulan bu uygulama ile meslek lisesinde okuyan öğrencilerin çalışma hayatında ‘ucuz emek’ olarak daha çok değerlendirilmek istendiği ortadadır. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.
“Meslek liselerinde cinsiyet ayrımına dayalı eğitim devam etmektedir”
Yaş sınırı olmaksızın ortaokul mezunu herkesin kayıt yaptırabildiği programda, iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigorta yapılmakla birlikte 9, 10 ve 11. sınıflarda asgari ücretin en az yüzde 30’u maaş, 12. sınıfta ise asgari ücretin en az yüzde 50’si maaş verileceği ifade edilmektedir. 34 alan 184 dalda mesleki eğitim fırsatı ile önceki öğrenmelerin tanınması kapsamında, geçmiş çalışmışlıkların değerlendirilmesi sonucunda kalfalık ve ustalık sınavlarına girme hakkı tanınmaktadır.”
Raporda, mesleki eğitimde yaşanan sorunlarına yönelik şu değerlendirmeye yer verildi:
“Meslek liselerinde cinsiyet ayrımına dayalı eğitim devam etmektedir. Son yıllarda yetersiz bütçe, ödenek eksikliği, kadrolu personel yetersizliği ve yeni teknolojik yatırımların yapılmaması sonucu mesleki ve teknik eğitimde nitelik kaybı artarak sürmektedir.
Mesleki ve teknik lise öğrencilerine meslek yüksekokullarına girişin sınavsız olması bazı avantajlar sağlasa da müfredat farklılığı nedeniyle üniversite sisteminde kendi alanındaki mühendisliklere ve diğer bölümlere girebilmeleri neredeyse imkânsızdır. Öte yandan meslek yüksek okullarının konum, rol ve işlevleri de belirsizdir. İş yaşamında bu okul mezunları ile meslek ve teknik lise mezunları arasındaki fark tartışmalıdır.
Mesleki ve teknik eğitim programlarının fiziki-teknolojik koşullardaki yetersizlikleri bu okulları işlevsiz duruma getirmiştir. Çalışma yaşamından kopuk ve yoksul kesimlerin çocuklarını önemsiz bir ekonomik hayata hazırlayan alanlar konumundadır.
İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrenciler, ucuz iş gücü olarak görülmüş; çalışma saatleri, koşulları, ücret, davranış, olumsuz çalışma kültürü ve yaptırılan işlerin niteliği açısından tam bir istismarla karşı karşıyadır. ‘Çırak’ adıyla tam bir çocuk ve genç emeği sömürüsü merkezleri konumundadır.
Mesleki teknik orta öğretime giren öğrencilerin büyük bölümünün, toplumun düşük gelirli, eğitim düzeyi düşük ve kırsal kökenli ailelerin çocukları olduğu görülmektedir. Çalışma hayatının ‘ara eleman’ ihtiyacının bu okullardan karşıladığı, mezunların yetersiz eğitim sonucu işsiz veya düşük gelirli işlerde çalışabildikleri görüldüğünden ve toplumsal yapısı incelendiğinde bu okulların ayrımcı bir işlev üstlendikleri söylenebilir.
Meslek dersi öğretmenlerinin özlük haklarında ciddi eksiklikler ve sorunlar vardır.
Öğretmenlerin sosyal ve özlük hak kayıpları, ücretlerindeki yetersizlikler, meslek alanındaki bilimsel ve teknik gelişmeleri takip edememe, eğitim seviyesine olumsuz yansımaktadır. Atölyede çalışan öğrenciler, atölye koşullarında meslek hastalıkları ve iş kazalarıyla karşı karşıya bulunmaktadırlar.” (ANKA)