Christian Jakob ve Valeria Hänsel tarafından hazırlanan “Duvarlar Yükseliyor” (Die Mauern werden höher) başlıklı röportaj/araştırma 27 Şubat 2023 tarihinde Tageszeitung‘da yayımlanmıştır.
Çeviri: Meriç Gök
Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan’da yeniden iktidara gelmesinden bu yana, ülkedeki durum birçok insan için her zamankinden daha tehlikeli hale geldi. Ancak kaçmayı başaranlar, önemli bir geçiş ülkesi olan Türkiye’de Taliban’a iade edilmeyi beklemelidir. Düzensiz Göç ve Sınır Dışı Bırakma İşleriyle Mücadele Genel Müdürü Ramazan Seçilmen, Aralık 2022’de o yıl 61.617 kişinin Afganistan’a sınır dışı edildiğini bildirdi.
Bunlardan biri Mohammad Cavad Caferi’dir. 24 yaşındaki Afgan, Avrupa’ya gitmek için 2020’de İran’dan Türkiye’ye kaçtı. İran’da ikamet statüsü yoktu ve sürekli olarak Afganistan’a sınır dışı edilmeyi beklemek zorunda kaldı. Hazara etnik azınlığından olan Caferi için Afganistan’a dönüş, özellikle Taliban iktidara geldikten sonra, hayati bir tehdit olmuştu.
Türkiye, 2021’den beri İran sınırına yüzlerce kilometre uzunluğunda duvar örüyor. Caferi iki yeğeniyle bu duvarı aşmayı başardı. Kasım 2022’de Meriç Nehri’ni aşarak oradan Yunanistan’a geçmek için İstanbul’a tek başına gitti. Türk polisi onu sınırı geçerken yakaladı ve Marmara denizinde kıyısı bulunan Bursa şehrinde bir gözaltı merkezine götürür. Avrupa Birliği’nin bir amblemi, inşaatı ortak finanse ettiği için bina kompleksinin üzerine işlenmiştir.
Caferi bu merkezde sığınma başvurusunda bulunmaya çalışır ve bir avukata erişim talep eder, ancak yetkililer onun bu isteğini reddeder. “ Kimse bana Türkiye’ye neden geldiğimi sormadı” diyor. Caferi daha sonra, Türkiye’de tutuklanmadan önce tanıştığı İzmir’de bulunan Yaşamak Sosyal Merkezi’nde (Life) çalışan bir sosyal hizmet görevlisine, “Hapishanede bana, burada kalıp kalamayacağıma Taliban’ın karar vereceğini söylediler” diyor.
Taliban’dan sınır dışı edileceklerin cezaevlerine ziyaret
Bursa’daki gardiyanlar Afganistan’a görüntülü görüşme yaparlar. Böylece Caferi, Taliban’a teşhir edilir. Yapılan bu görüşmede birkaç dakika içinde onun Afganistan’a sınır dışı edilmesine karar verilir. Caferi, bunu, görüntüsüyle bir Hazara olduğunun anlaşılmış olabileceğine bağlıyor.
Taliban sadece Türkiye’de çevrimiçi olarak mevcut değil. Avukatlar, “Afgan diplomatların” sistematik olarak Türkiye’deki gözaltı merkezlerini ziyaret ettiğini bildirdi. Türkiye’de bu merkezlerden resmi olarak 25 tane var ve ayrıca çeşitli gayri resmi gözaltı yerleri ve kapalı kamplar var.
Türkiye’deki siyasi hava, seçim öncesi kampanyada ırkçılıkla bir hayli yüklü. Hem hükümet hem de muhalefet partileri, sınır dışı edilenlerin sayısını arttırma vaatleriyle birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyorlar.
Türkiye’nin sınırları gittikçe daha sıkı korunuyor: Türkiye’nin ilk olarak Suriye sınırının yaklaşık 900 kilometresi boyunca modern gözetleme teknolojileri, insansız hava araçları, zırhlı araçlar ve hatta otomatik ateşleme sistemli cihazlarla son derece donanımlı bir sınır tesisi kurmasının ardından, proje Afganistan’dan kaçış yolu olan İran sınırına da genişletildi. Van bölgesindeki üç metre yüksekliğindeki duvar şu anda 297 kilometre uzunluğunda.
İltica incelemesi yapılmadan geri gönderme
Türkiye Göç İdaresine göre, tesis kısmen Avrupa Birliği tarafından 108 milyon avroluk hibe ile finanse edildi. Bu sınır duvarını aşmayı başararak Türkiye’ye gelenler genellikle ülkede yasadışı bir şekilde yaşıyor: BM mülteci kuruluşu UNHCR, 2018’de koruma arayan kişilerin kayıtlarını Türkiye’ye teslim ettiğinden beri, birçok göç ofisi kapatıldı. Bu nedenle, Türkiye’de giderek daha az sayıda insan mülteci olarak kayıt yaptırabilmektedir.
Kasım 2022’de İnsan Hakları İzleme Örgütü, “Kimse Bana Afganistan’dan Neden Ayrıldığımı Sormadı” raporunu yayınladı. Türkiye’nin İran’la olan kara sınırındaki on binlerce Afgan’ı rutin olarak nasıl geri ittiğini veya uluslararası koruma taleplerini incelemeden onları Afganistan’a sınır dışı ettiğini belgeliyor. Rapora göre bu uygulama, Taliban’ın iktidara geldiği Ağustos 2021’de daha da arttı.
“Türkiye, dünyadaki herhangi bir ülke arasında en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığı için haklı olarak uluslararası kabul ve destek alırken, aynı zamanda birçok Afgan’ı sınırlarına geri itiyor veya uluslararası koruma taleplerini incelemeden Afganistan’a sınır dışı ediyor” diyor İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün mülteci ve göçmen bölümü müdürü Bill Frelick. Ve ekliyor:“ Türkiye, sınırlarındaki bu rutin sürgünleri derhal durdurmalı ve sınır dışı edilme riski taşıyan tüm Afganistanlıların sığınma başvurusu yapmasına izin vermelidir.”
Türkiye, geçici koruma altındaki 3,6 milyon Suriyeli de dâhil olmak üzere tahminen 3,9 milyon insanla dünyadaki en fazla mülteciyi kabul eden ülkedir. Diğer 320.000 kişi ise çoğunlukla Afganistan’dan geliyor.
AB’ye yasal olarak girme şansı neredeyse hiç yok
Bu arada Alman hükümeti yalpalayan bir yol izliyor: “özellikle tehlike altındaki Afganlar” için bir kabul programı oluşturulmuş olsa da, etkilenenlerin nasıl tahliye edileceği belirsiz.
Program, Türkiye gibi üçüncü ülkelere hâlihazırda gitmiş olan kişiler için geçerli değildir. Ve Türkiye’den AB ülkelerine kendi imkânlarıyla geçmeye çalıştıklarında, Bulgar ve Yunan güçleri tarafından genellikle şiddetli bir şekilde geri püskürtülüyorlar.
Afgan mülteciler kendi güçleriyle AB’ye ulaşsalar bile, güvenlik bulma şansları çok az: AB-Türkiye anlaşması sırasında Türkiye “güvenli üçüncü ülke” ilan edildi ve bu durum 2021’de Yunanistan’da bir kararname ile tekrar ortaya çıktı. Böylece, Yunanistan’a ulaşmayı başaran Afgan mülteciler, sığınma başvuruları esaslı bir incelemeye tabi tutulmadan Türkiye’ye gönderilebiliyor. Oradan da Afganistan’a zincirleme sınır dışılar gerçekleşiyor.
(Siyasi-Haber)