İsrail’de Benjamin Netanyahu önderliğinde kurulan faşist koalisyon hükümetinin politikalarına toplumun tüm kesimleri tepki gösteriyor.
Hükümetin, Yüksek Mahkeme’yi zayıflatma, yargıyı denetleme ve yargının bağımsızlığını sınırlama planına karşı yapılan protesto gösterilerine kadınlar, “Damızlık Kızın Öyküsü” karakteriyle katıldılar.
Hükümetin yargıyı elden geçirme planını gerçekleştirmesinden ilk olarak kadınların zarar göreceğini iddia eden kadınlar, kendileri için karanlık bir durum olacağı gerekçesiyle protesto ettiklerini söylüyorlar.
Bir gösteriden önce, kostümlü bir grup kadın Tel Aviv’den Kudüs’e giden trene binerek arabaları ve platformu Hulu serisinden olabilecek bir sahneye dönüştürdü. Başka bir sefer, tipik olarak pusetlerdeki çocuklara ve tasmalı köpeklere ev sahipliği yapan bir bölge olan Tel Aviv’in sahil metropolünde merkezi bir çeşmeyi çevrelediler. Ayrıca protestolar sırasında karakterlerini koruyarak ve düzen içinde yürürken sessiz kalarak kavşakları kapattılar.
Hükümetin geri adım atmaması nedeniyle her hafta İsrail’in birçok şehrinde gösteriler yapılırken, kırmızılı kadınlar ülke çapındaki protestoların dayanak noktası haline geldi ve sayıları artıyor.
Yargı revizyonuna öncülük eden meclis komitesi başkanı Simcha Rothman, yasal değişikliklerin İsrail’de yalnızca kadın haklarını güçlendireceğini iddia ederek kadınların protestolarını eleştirdi. Rothman sosyal medyada yayınladığı mesajında “Yanlış bir şekilde İsrail’in ‘Damızlık Kızın Hikayesi’ olacağına dair kışkırtan bir korkutma kampanyası” dedi.
Faşist hükümet ezici bir çoğunlukla erkeklerden oluşuyor
İsrail’in gelmiş geçmiş en sağcı hükümeti ezici bir çoğunlukla erkek. Netanyahu’nun koalisyonunun 64 üyesinden sadece dokuzu kadın. Koalisyonun kilit bileşenleri olan ultra-Ortodoks partiler, kadın üyelerin dahil edilmesini tamamen reddediyor.
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, kadın ve erkeklerin askeri muharebe birimlerinde birlikte görev yapmasına izin verilmemesi gerektiğini söylerken, yönetici ortakları LGBTİ+’lara ve Filistinli İsrail vatandaşlarına karşı ayrımcılığa destek verdi.
Direniş sembolü olarak “Damızlık Kızın Öyküsü”
Margaret Atwood’un cüppeli damızlık kızların lider olarak çocuk doğurmaya zorlandığı fütüristik ataerkil bir toplumu anlatan distopik romanı “Damızlık Kızın Öyküsü”, son yıllarda kültürel bir mihenk taşı olarak yeniden ortaya çıktı.
Kadınlara yönelik tehdidi küresel olarak somutlaştıran kostüm, başka yerlerdeki protestolarda kullanıldı.
2017 yılında başkan seçilen Trump’ın yemin töreninde ABD’nin çeşitli eyaletlerinde binlerce kişinin katıldığı “Women’s March (Kadınların Yürüyüşü)” olarak anılan kitlesel törende bir grup kadın Damızlık Kızın Öyküsü’ndeki damızlık kız karakterlerinin kırmızı pelerin ve beyaz şapka kostümlerini giyerek, totaliter ve baskıcı rejimlerde kadınların yaşamlarına müdahale edilmesini, bedenleri üzerinden politika yapılmasını protesto etmişlerdi.
Kürtajı yasallaştıran kanun tasarısının Senato tarafından görüşüldüğü 25 Temmuz 2018 tarihinde, Buenos Aires kentinde düzenlenen protestoda kadınlar, Damızlık Kızın Öyküsü dizi karakterlerinin kostümlerini giyerek, yasanın geçmesi taleplerini sembolik olarak ifade etmişlerdi.
Kadın olmaktan kaynaklı sınıflarda, okullarda, yurtlarda ve sokakta yaşanan şiddete, tacize ve tecavüze karşı mücadele etmek için bir araya gelen ve üniversiteli kadınlardan oluşan Kampüs Cadıları, 15 Ağustos 2021 tarihinde, İstanbul’da Damızlık Kızın Öyküsü’ndeki kadınların kostümlerini giyerek sokakta, evde, hayatın her alanında kadına yönelik şiddete, tacize ve tecavüze karşı bir protesto eylemi düzenlemişlerdi.
Londra’da protestocular, İran’da rejim karşıtı protestoların öncülüğünü yapan kadınları desteklemek için “Damızlık Kızın Hikayesi”nden esinlenen kostümlerle İran büyükelçiliğine yürüdüler.
Polonya Anayasa Mahkemesi’nin, ülkedeki katı kürtaj yasalarını daha da sıkılaştırmaya yönelik kararına karşı yapılan eylemde kadınlar Damızlık Kızın Öyküsü’nden esinlenerek kırmızı cüppeler giydi.