Devlet okullarındaki uygulamalar neredeyse özelleri aratmayacak duruma geldi. Ortaokullarda ‘yabancı dil’ eğitimi adı altında 5 bin TL verenlere ‘özel dil sınıfı’ açılıyor. Parayı veremeyenler ise ayrı sınıflarda toplanıyor. Eğitim Sen’li Sevgi Yılmaz, bu durumun eğitimdeki fırsat eşitliğine aykırı olduğunu söyledi.
Evrensel’den Eylem Nazlıer’in haberine göre: eğitimde özelleştirme uygulamaları sınır tanımıyor. Sayıları giderek artan özel okul ve kursların yanında devlet okullarında da artık parayı veren düdüğü çalıyor. Kayıt parası, öğretmen seçimi artık rutinleşirken devlet okullarında yabancı dil eğitimi adı altında ‘özel sınıflar’ açılıyor. Çocuklarının yabancı dil eğitimi veren sınıflarda eğitim görmesi için velilerden 4-5 bin TL arasında ücret isteniyor. Bu parayı verenlerin oluşturduğu sınıflarda haftada 12-14 saat yabancı dil eğitimi veriliyor. İstenen parayı veremeyen ailelerin çocukları ise diğer sınıflarda toplanıyor.
Geçmişte bu tip haberler nedeniyle soruşturma başlattığını açıklayan MEB’in soruşturması sonucunda ne yaşandığı bilinmiyor ama uygulama sürüyor. Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Sekreteri Sevgi Yılmaz, bunun eğitimdeki fırsat eşitliğine aykırı olduğuna dikkat çekerek “Uygulamayla bilimsel ve parasız eğitimin ruhuna fatiha okundu” ifadelerini kullandı.
“Velilerden 4-5 bin tl istendi”
İstanbul’da birçok devlet ortaokulunda ücretli yabancı dil sınıfları var. Çocuklarının bu sınıflarda okumasını isteyen velilerden ise 4 ila 5 bin TL arasında ücret talep ediliyor. Yabancı dil sınıflarına kayıt olan öğrencilerin ders programı ise tamamen değişiyor. Bu sınıflarda ders programlarında yer alan seçmeli derslerden beden eğitimi, bilişim teknolojileri, görsel sanatlar, müzik, seçmeli görsel ve seçmeli okuma becerileri kaldırılarak yerine İngilizce, Almanca gibi yabancı dil dersleri konuluyor.
“Veliler kitap ücretlerini zorunlu bağış adı altında ödüyor”
Bu sınıflarda ayrıca ders kitapları da farklı. Okul idaresi bu kitapları zorunlu tutuyor. Veliler, bir de 700-1000 TL arasında kitap parasını zorunlu bağış adı altında ödüyor. Bu sınıflarda ders veren yabancı dil dersi öğretmenleri ise okul kadrosunda olmayan, dışarıdan belli bir ücret karşılığında güvencesiz çalıştırılıyor. Yabancı dilin yanında bu sınıflarda uzun süre okuldan uzaklaşmış, dikkat eksikliği olan çocuklar için de çeşitli programlar sunuluyor. Paket program adı altında sunulan bu programlar içinde kişisel gelişim de yer alıyor.
“Devlet okulları özel okul gibi işliyor”
İstanbul’da görev yapan bir öğretmen, okullarda yaşanan sınıf farkını şöyle özetliyor: “Ataşehir, Maltepe, Üsküdar, Kadıköy gibi sosyoekonomik durumu yüksek olan yerlerde bu uygulama var. Bizim okulumuzda 900 öğrencinin 700’ü bu dil sınıflarında eğitim görüyor. Sınıf mevcutları da 30’u geçmez. Devlet okulları özel okul gibi işliyor. Trilyonlarca para toplanıyor, acayip bir rant dönüyor. Düşünün 700 öğrenciden 5 bin toplandığını… Bu paralar nereye gidiyor belli değil.” Geriye kalan 200 öğrencinin ya ailesinin durumu kötü olduğunu ya da kaynaştırma öğrencisi olduğu bilgisini veren öğretmen “Parayı veremeyen öğrenciler seviyesi düşük sınıflara mahkum ediliyor. Ya bu parayı vereceksin ya da çocuğun bu sınıflara mahkum edeceksin. Beğenmiyorsan başka okula götür deniliyor” diye konuştu.
“Eğitime erişim eşit olmalı”
Devlet okullarındaki paralı yabancı dil sınıfları uygulamasının yeni olmadığını hatırlatan Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Sekreteri Sevgi Yılmaz, “Bu eğitime erişimde eşitliği ortadan kaldırıyor” dedi. Özel okul sayısının her geçen gün arttığına işaret eden Yılmaz “Devlet okulları da artık özel okullar gibi ilerliyor. Devlet okulunda ayrımcılık yaratılarak yabancı dil sınıfları oluşturuluyor. Velilerden belli miktarda paralar isteniyor” dedi. Velilerin de doğal olarak çocuğu iyi eğitim alsın diye bu parayı vermek zorunda hissettiğini belirten Yılmaz “Bu dönem kimi veliler bırakın çocuğunu özel sınıfa göndermeyi beslenmesine yiyecek dahi koyamıyor” dedi.
“Gelişimleri olumsuz etkileyecek”
Pandemi sonrası çocukların, gençlerin sosyal faaliyetlere daha çok ihtiyaçları olduğuna dikkati çeken Yılmaz “Ama bu dil sınıflarında ders programları da farklı. Bu sınıflarda ilk olarak beden eğitimi, resim, müzik dersi gözden çıkarılıyor. Bu ders programlarıyla çocuklar belki ‘başarıyı’ yakalayabilirler ama mutlu olamayacaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durum çocukların ruhsal gelişimlerini de olumsuz etkileyecektir” dedi.
“Bir ayrımcılık söz konusu”
“Aynı okula giden, aynı bahçeyi, aynı tuvaleti kullanan iki öğrenci düşünün. Birisi 4 bin TL vererek daha iyi eğitim görüyor birisi bu parayı veremediği için bu eğitimden faydalanamıyor” diyen Yılmaz, “O parayı veremeyen veli ve öğrenci kendini nasıl hissedecek? Bir ayrımcılık söz konusu” dedi. Devletin kendi okullarında ayrı sınıflar oluşturarak öğrenciler arasında bir statü farklılığı oluşturmasının kabul edilemez olduğuna işaret eden Yılmaz “Bu uygulamalar veli ve öğrenciyi müşteri haline getiriyor. Parası olan devlet okulunda eğitimi satın alıyor. Biz yurttaşız müşteri değiliz, devlet te şirket değil” hatırlatmasını yaptı. Devletin eğitime bütçe ayırmadığını okullara para gelmediğini, bağış adı altında toplanan paralarla okulların yönetildiğine vurgu yapan Yılmaz “Açık bir eşitsizlik var. Bütün öğretmenlerin bu uygulamayı reddetmesi gerekiyor. Biz parasız, bilimsel, demokratik, laik, anadiliyle eğitim istiyoruz. Ama parasız eğitimin ruhuna Fatiha okunmuştur” ifadelerini kullandı.