Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Koçyiğit’in gündeminde 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı‘nın yasaklanması, Çorlu Tren Katliamı davasında çıkan karar ve DEM Parti hakkındaki ‘kapatılma’ açıklamaları vardı.
İstanbul Valisi Davut Gül’ün, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Taksim’in kutlamalara kapalı olacağını açıklamasıyla ilgili konuşan Koçyiğit, Taksim’in işçi sınıfının mücadelesi açısından önemini şöyle anlattı:
“Ülkede otoriter rejime karşı itirazın ilk nüveleri 1 Nisan’da ortaya çıktı, şimdi bunu daha da ilerletme zamanıdır. 1 Mayıs meydanlarında işçiler ayaklarıyla oy kullanacaklar bu sefer. Bu yıl biz ve birçok emek ve meslek kuruluşu Taksim’e çağrı yaptık. Taksim 1 Mayıs 1977 nedeniyle tarihsel önemi olan bir meydan. 42 emekçinin yaşamını yitirdiği manevi değeri olan bir meydan ve bu meydan bu yıl yine yasaklandı.”
“Yasak kararı yok hükmündedir”
Güvenlik gerekçesinin sadece bir bahane olduğunu vurgulayan Koçyiğit, yasağı tanımadıklarını ve 1 Mayıs’ta Taksim Meydanında olacaklarını söyledi:
“Biz bu tartışmaları elbette Taksim Meydanına sıkıştırmayacağız. Milyonlarca işçi emekçi alanlarda olacak, taleplerini haykıracak ve yeni bir dönemin kapısını hep beraber işçi ve emekçi sınıfı zorlayacaktır. Bütün bu yasaklama kararlarının yok hükmünde olduğunu ifade edelim. Bizler de DEM Parti olarak 1 Mayıs’ta Taksim Meydanında olacağız. İşçi ve emekçi halkımızla birlikte yan yana duracağız.”
“Yeni bir adaletsizliğe daha imza atıldı”
Çorlu Tren Katliamı davasında bugün çıkan kararı da değerlendiren Koçyiği, yaşamını yitirenleri anarken davada asıl sorumluların yargılanmadığını vurguladı. Mağdur ailelerin taleplerinin karşılanmadığını hatırlatan Koçyiği şunları söyledi:
“Her mahkeme aşamasını takip ettik. Her mahkeme öncesi, özellikle Sayın Mısra Öz başta olmak üzere, ailelerin feryatlarını hep beraber bütün Türkiye kamuoyu duydu. Bir tek AKP iktidarı bu feryadı, bu acıyı, bu adalet talebini duymadı. AKP iktidarının talimatlı yargısı da ne yazık ki yeni bir adaletsizliğe daha imza atmış oldu. Özellikle şunu söylemek gerekiyor. Ailelerin talepleri hiçbir şekilde karşılanmadı.
Davanın açıldığı ilk günden itibaren yargı aslında Devlet Demir Yollarını koruma görevini üstlendi. İlk etapta dosyada 4 kişi yargılandı ve bütün bu yargılananların asli sorumlular olmadığını çok iyi biliyoruz. Ailelerin avukatlarının çabası sonucunda yargılanan sayısı 9’a çıkarıldı ama yine içerisinde gerçek anlamda bir sorumlu olmadığını görüyoruz. Örneğin Ulaştırma Bakanı istifa etmedi, hükümet düşmedi. Her şey normalmiş, her şey olağanmış, bu yaşananlar her zaman olabilecekmiş gibi bir tutum takınıldı.”
“Yargıyı yönlendirmeye çalışıyorlar”
Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’nin kapatılmasına yönelik açıklamasını, ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un DEM Parti’nin ‘kapatılmaması için şart koşmasını’ da değerlendiren Koçyiği, “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, mübaşiri MHP olan HDP kapatma davasının hakimliğine soyunmuş durumda. Bu kapatma davası kendilerine yetmemiş olacak ki DEM Parti’ye kapatma davası açması için yargıya talimat veriyorlar, yargıyı yönlendirmeye çalışıyorlar” dedi.