Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.Almanya’yla bozulan ilişkilere değinerek Almanya’ya gitmeyeceğini belirten Erdoğan, “16 Nisan’dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz” dedi.
CNN Türk-Kanal D ortak yayınında Almanya’yla yaşanan krize, referandum hazırlıkları kapsamında ‘Evet’in durumuna ve FETÖ üzerinden ABD’yle ilişkilere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satırbaşları:
“FETÖ elebaşını alamadık, alamıyoruz”
"Adalette, emniyette bütün fiziki şartları değiştirdik. Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatı ve köy korucuları arasındaki bağ farklı noktaya geldi. Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan çıkmaz. Mesela buyrun ABD. ABD'de adaletten şikayet etmemek gibi bir şey var mı? Avrupa'da var mı? Başta Almanya, Hollanda, İsviçre. Var mı? Şurada işte bu ülkede devleti yıkma eylemine giren terörist başı FETÖ'yü evrakları göndermemize rağmen alamadık. Alamıyoruz. Hala belge gönderiyoruz. Toplam 4 bin 500 dosya Almanya'ya verildiği halde PKK'nın teröristlerini Türkiye'ye teslim etmiyor. Nerede adalet? Sadece ülkemizi görüyoruz. Kusura bakmasınlar. Yargının bağımsız olduğuna inanıyorsak o zaman onların vereceği karara da herkes saygı duyacak. Ülkemizden kaçıp giden hakim ve savcılar o makamdaydı. O makamlarda bulundukları zaman yaptıkları yanlışlar nedeniyle şu anda tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yargılanacaklarını gördükleri için kaçıp gittiler"
“Türkiye Cumhurbaşkanı'na diktatör diyecek kadar özgürlükten yoksun olanlar”
"Avrupa Birliği'nin şu an olan komiseri şusu, busu vesairesi. Kimsenin Türkiye'deki demokratik haklarını belirleme yetkisi yoktur. Bu millet belirleyecektir. Fransa yarı başkanlıkla idare ediliyor. İtalya bir anayasa değişikliği yaptı ve o süreç farklı şekilde oluştu. Kaldı ki Türkiye şu anda henüz AB'de müzakere masasında. Bizi 1963'ten bu yana oyalayan yapı var. Ve bu yapı oyalamaya devam ediyor. Vize meselesiydi, mültecilerle ilgili destek meselesiydi. Türkiye'ye karşı oyalama taktiği. Bütün haklar, özgürlükler, demokratik hakların kullanılmasına karşın Türkiye'nin bakanlarına kendi ülkesine uçuş yasağı koyan ülkelerin böyle bir şeyi konuşmaya hakkı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na diktatör diyecek kadar özgürlükten yoksun olanların bu tür şeyleri söyleme hakkı yoktur. Gerek Almanya, Hollanda, İsviçre, Danimarka bakın neler söylüyorlar. Seçimi atlatalım sonra gelin. Böyle bir saçmalık olur mu ya. Siz seçim öncesi gidip İngiltere'de seçim kampanyası yapabiliyorsunuz"
"Almanya Cumhurbaşkanı’na teesüf ediyorum”
"Hayır kampanyası yapanlara kapını açıyorsun. Hatta Almanya'nın parlamentosundaki milletvekilleri hayır kampanyası yapabiliyor. Özellikle bunlar AB değerlerini çiğnediler. Bunu söyleyince rahatsız oluyorlar. Hiç istemezdim böyle olsun. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier iyi arkadaş olduğumuz halde beni hedef alan bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yapmasından dolayı kendisine teessüf ediyorum. Keşke yapmamış olsaydı böyle bir açıklamayı. Almanya'daki faşizan baskıları söylüyorsam tanımı içinde söylüyorum. Nazi diyorsam bunu tanımı içinde söylüyorum. Aynı şey Hollanda için de geçerli. Şansölye sahiplendi. Hani siz kadın haklarını savunuyordunuz. Bayan bakanımı araba içinde hapsedeceksin. Atlarını itlerini köpeklerini sosyal demokratik haklarını kullanmak üzere bulunan Hollanda vatandaşı Türk kardeşlerimin üzerine salacaksın, Trabzonlu Hüseyin'imi köpeklere ısırtacaksın. Doktorlar 3 ay çalışamazsın diyor. Kandil'deki sözde başı bakıyorsun video konferansla konuşma yapabiliyor. Ben Köln'de böyle bir toplantıda aynı şekilde konuşma rica ettiler, konuşamızı yasakladılar. Buna evrensel hukukta ne denir açıklasınlar. Teröristi konuşturuyorsun. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na yasak koyuyorsun. Ama benim de diyeceklerim var sana elbette"
"16 Nisan'dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz”
"Şu anda gündemimde Almanya'ya gitmek yok. 16 Nisan'dan sonra çok sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Onlar da karşılaşabilir. Bir hafta 10 gün içinde 15 ülke dolaştım. Bütün gayretimi bunun için koydum. Aynı samimiyeti onlardan görmedik. O atağımızdan sonra bu bir sessiz devrimdir dediler. O zaman Liderler Zirvesine katılıyorduk düzenli olarak. Oradan kenara attılar Sarkozy'nin başkan olmasından sonra. Aynı şekilde Merkel o dönemde onlar girdikten sonra liderler arasına biz 3-4 ülkeydik. Bizleri kabullenmediler. Biz artık uzaktan seyretmeye başladık. Hala kabul ettik, ediyoruz gibi yarım yamalak bu tür şeyler yapıyorlar. Türkiye bunları kabullenecek bir ülke değil. Her şey olursa olur, olmazsa olmaz. Sorun bizden kaynaklanmıyor. Sorun tamamiyle AB ülkeleri bazılarından kaynaklanıyor. İçlerinde dürüst olanlar da var. İngiltere gitti referanduma ve çekildi"
"Türkiye ile gayri ahlaki yarışa girilmez, aynen cevabını alırlar"
"Siyasi ve idari alanda gözden geçirmeler olur. Kendi ülkesine benim Dışişleri Bakan'ımı sokmayan anlayışı ve o AB'nin mensuplarının hiçbirinin kalkıp da benim Türkiye ile ilgili mesajı yayınlamamasını kabullenemeyiz. Bunlara karşı tavrımız olmayacak mı? Bizim için küstah diyorlar, aynaya baksınlar. Küstahlar bize küstahlık taslayamazlar. Bu kadar ileri gidenler aynen karşılığını bulurlar. Bunu bilecekler. Türkiye ile gayri ahlaki yarışa girilmez, aynen cevabını alırlar. Bir taraftan müzakere masasında olacaksın bir taraftan bunu yapacaksın"
"Evet oyları önce veyükseliyor”
"Evet oylarının her geçen gün önde ve yükselerek devam ettiğini biliyoruz. Asıl hedefimiz yükselen oyların çok daha yükselmesi. Yüzde 52 ile milletim cumhurbaşkanı seçti. Diyoruz ki şimdi milletim MHP'nin yaklaşımı ortada, AK Parti'nin yaklaşımı ortada ve bunun yanında BBP'nin yaklaşımı, Saadet Partisi'nin yaklaşımı ortada. Yönetici kadro hayır dese de tabanda evet oyları olduğuna inanıyorum. Yine inanıyorum ki CHP'ye gönül vermiş olan vatandaşlarım da Kandil'dekilerle beraber olmayacaktır. Kandil 'Hayır' diyor. Bu yüzden biz Hayır diyemeyiz diyecek olan vatandaşlarımda bu yaklaşımı görüyorum. Yüzde 52'nin çok çok üstünde bekliyorum"
"Bana diktatör demeye devam ettikleri sürece…"
"Bunlar kendilerine ait bir düşünce kirliliği içerisinde dolaşıyorlar. Siz bu tür kendi vatandaşınızı bizim de soydaşımız olanları eğer bu şekilde AB üyesi olup, AB kriterlerine göre değil de duygusal veya o baskıcı faşizanlıkla insanların üzerine giderseniz bunlar dünyanın değişik ülkelerinde değişik şekilde algılanacaktır. Oradaki insanlar Hollanda vatandaşı ve çok büyük hizmetleri olmuş insanlar. Ve siz onlara orada zulm ediyorsunuz. Aynı şey Almanya için geçerli. Orada yine terör örgütlerine müsaade ediyorsunuz ama elinde bayrağı ile başka hiçbir teröre yönelik unsur olmayanlara karşı hakkı vermiyorsunuz. O çok övündükleri gazeteleriyle bana diktatör diyorlar. Bana diktatör demeye devam ettikleri sürece bu kavramlarla hitap etmeye devam edeceğim"
“Alman istihbaratı böyle açıklama yapamaz”
"Alman istihbaratı böyle açıklama yapamaz. Bu açıklama ben söylemedim, sen söyle diyen yönetimin açıklamasıdır. Burada Merkel 'ben bunu söylemedim, bakanım söyletmedi' diyemez. Çıksın bunun hesabını sorsun. Senin istihbaratının başındaki zat nasıl böyle bir açıklama yapabilir. Siz hiç Hakan beyin bu şekilde ülkeyi bağlayacak açıklama yaptığını duydunuz mu? İstihbaratçı çağırır kime verecekse mesajını onunla görüşmesini yapar. Ama sen medyaya böyle bir açıklama yapamazsın. Yapılıyorsa bunun arkasında başka bir şey var. Bu Alman yönetiminin nereye oturduğunu gösteriyor. Bunun kararını verebilecek yer Türkiye'dir. Sen ne anlarsın cemaat midir değil midir? Bunlar orada Diyanet'in imamlarını ajan diye topluyorlar. Gamalı haç işaretlerini camilere yapanlar kimler? Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da yaptılar bunları. Bunlar Nazizmin ayak sesleri."
"Halk oylamasıyla beraber ABD'ye yönelik adımlar olacak"
"Şu anda görüşmeler yapılıyor. Özellikle Dışişleri Bakanı'mızın ABD seyahati oldu Adalet Bakanı ile görüştü. ABD'de yönetimde şöyle bir anlayışı var. Seçim olan ülkede o ülkenin yöneticileriyle görüşmüyorlar. 16 Nisan'dan sonra buradaki seçimleri bitiririz ve randevularını verirler ve bu konuları açık ve net görüşme imkanını bulacağız. Mesajlar geliyor, gidiyor. Bu şekilde aldığımız mesajlardan şu çıkıyor, demek ki Mayıs ayı içerisindeki yüz yüze görüşme önem arz edecektir. Sadece FETÖ değil bölgenin sorunları için almamız gereken kararlar var. Son günlerde Suriye'de Münbiç, Rakka meselesi önem arz ediyor. Musul da aynı şekilde. Buralarda bu eylemler yapılırken koalisyon güçleriyle beraber ittifak halinde olması gereken Türkiye'nin NATO'daki ortaklarıyla beraber bu süreci önemsiyorum. 23 gün sonra ülkemizde referandum yapılacak ve halk oylamasıyla beraber ABD'ye yönelik adımlar olacak."
Uçakta elektronik cihaz kısıtlaması
"Yetkililerimiz karşılıklı olarak görüşüyor. Temennim odur ki bir an önce bu yanlıştan vazgeçilir. Güvenliktir üzerinde durulur ama abartılı hale gelmemesi gerekir diye düşünüyorum. İngiltere Başbakanı ile konuyu görüştük. ‘THY'nin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum’ dedi. Modern bir dünyada bunlar x-raylerde aranıyor. Bunların içinde işadamları, akademisyenler var. Uçakta giderken bağlantılarını kuruyorlar. Bu insanları bundan mahrum ettiğinizde bu bağlantıları nasıl kuracaklar? Şu anda yaşadığımız zaman vakit nakittir anlayışından hareketle en kısa zamanı en ideal şekilde değerlendirme zamanıdır. Böyle bir ön kesme maalesef yanlış olur diye düşünüyoruz."
ABD ve Rusya’nın YPG tavrı
"Peşinatçı olmayalım ama Suriye ile ilgili verilecek karar varsa bunu şu anda Suriye'deki gelişen tablolar üzerinde değerlendiriyoruz. Rusya ve ABD'nin YPG terör örgütüne gösterdiği ilgi bizi üzmektedir. PYD, PKK'ya gösterdikleri ilgi bizi üzmektedir. Kendilerine söylediğim için açıkça söylüyorum. Bunların bu arazilerden uzaklaştırılması lazım. Temizlenmedikçe bizim görevimiz Suriye'de bitmiyor. Onları rejim davet etmiş. Her davete icabet edilmez. Dünya siyasetinde böyle bir şey yok. Suriye davet etmiş gideceğiz, yok böyle bir şey."