AKP Hükümeti tarafından, hem kadınları istihdamda tutacak hem de çocuklarını rahatça büyütmelerine olanak tanıyacak “esnek çalışma” modeli olarak yansıtılan yasa hazırlıkları tamamlanıyor. Bakan Faruk Çelik’in ifadesiyle: “Doğum izinlerinin 24 haftaya çıkarılması gündemimizde. Maliyeti kamu tarafından karşılanabilir. İlk 6 ayda süt izni 3 saat, ikinci 6 ayda 1,5 saat olarak tasarlanıyor. Memurların ücretsiz doğum iznindeki süreleri derece -kademe hesaplarına katılabilir. Çocuk yardımlarının artırılması ve kreş zorunluluğu getirilmesi gündemde. Şu anda SSK’lı anneler ancak 2 çocuğu borçlanabiliyorlar. Bu sayının artırılmasını planlıyoruz. Doğum sonrası çalışmak isteyen kadın için işe alınma zorunluluğu getireceğiz. Çocuk sayısına göre kadınlar açısından emeklilik yaşının aşağı çekilmesi söz konusu. Yarı ve kısmi zamanlı ya da öğlene kadar çalışma söz konusu.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, çocuk teşvikini de içeren çalışmada; çocuk sayısına göre kadınların emeklilik yaşını öne çekmeyi planladıklarını, çocuk sayısının artışına bağlı olarak hizmet süresinin orantılı bir şekilde azalacağını söylüyor. Yüzde 27 olan kadınların istihdama katılma oranını yüzde 38’lere taşımayı hedeflediklerini belirten Faruk Çelik, üç çocuk politikası ile ilgili olarak da “65 yaş üstü nüfus oranı 2023’te yüzde 10.2 düzeylerine çıkacak. Bu açıdan çocuk meselesi çok önemli. Başbakanımızın asgari 3 çocuk ifadesinin altında yatan gerçekler var. Bunlar bilimsel verilere dayanıyor” ifadelerini kullandı.
Doğum izinlerinin yeniden düzenlemesi sanki yepyeni bir habermiş gibi basında yer alıyor ve “Memura müjdeli haber” başlıklarıyla lanse ediliyor. Oysa bu taleplerle ilgili, 2002 yılından bu yana, KESK ve diğer kadın gurupları kampanyalar düzenliyor, bu talepler her platformda dile getiriliyordu:
Ücretli doğum izni sürelerinin bitiminden itibaren tercihe bağlı olarak 1 yıl ücretsiz izin hakkı tanınmasını, anne ve babanın bu hakkı 6’şar aylık sürelerle dönüşümlü olarak kullanabilmesinin sağlanmasını,
En az 50 çalışanın çalıştığı işyerlerinde devlet tarafından kreş ve gündüz bakımevleri açılmasını, kreşlere ücretsiz servis olanakları sağlanmasını,
24 saat hizmet veren kurumlarda, kreşlerin de 24 saat açık olmasını,
Küçük il/ilçe ve beldelerde ise merkezi kreşler açılmasını,
Çalışan kadınlara verilen emzirme saatleri artırılmasını, sağlıklı emzirme koşulları sağlanmasını, talep ederek yıllardır bir dizi eylem ve etkinlikleriyle seslerini duyurmaya çalışmışlardır.
Yani söylenegelenler yepyeni müjdeli bir haber değil, kadın istihdamını artıracak tedbirler hiç değil. Çocuk bakımını sadece annenin görevi olarak tanımlayan, kadını eve hapseden, hem evde hem işte sömürüyü derinleştiren zihniyetin kendisi çocuk bakımının toplumsallaştırılmasının önünde bir engel olarak duruyor.
yeni olan ne?
Kadının doğum sonrasında ücretsiz izin döneminde “kısmi çalışma”,”evden çalışma” adı altında istihdam edilmesi esnek çalışmanın ve güvencesizliğin diğer adıdır. Erken emeklilik kadın hareketinin taleplerinden biriydi. Fakat erken emekliliğin çocuk doğurmayla birlikte düşünülmüş olması kadını çocuk doğurmaya teşvik etmekten başka bir şey değildir. Kadının istihdamı adı altında yapılmak istenen, düşük emeklilik ücreti ve erken emeklilik aldatmacasıyla kadınların esnek çalışmaya yönlendirilip, güvencesiz, düşük ücretle yeniden istihdamıdır.
Yasalarda 150 kadının çalıştığı yerlerde zaten kreş açma zorunluluğu var. Ancak organize sanayi bölgelerinde açılan kreşlerden yararlanmak isteyenlerden asgari ücret düzeyinde ücret istenmekte.
Masada bulunan önerilerden biri de, bebek bakımı için işçi-işveren-devlet katılımıyla bir fon kurulması. Hak-İş hazırladığı bir raporda, 100-150 kadın çalışanı olan işyerlerinin çocuk bakım hizmetleri sunması zorunluluğu yüzünden işverenlerin erkek çalışan istihdam etmeye yöneldiğini açıkladı. Bunun yerine, çocuk bakım hizmeti sağlayan işyerlerine teşvik verilmesi ve çocuklu ailelere bakım yardımı önerdi. İşsizlik sigortası kapsamında, çocuk bakım hizmetleri sağlanması amacıyla fon oluşturulması üzerinde durularak, fonun işçi -işveren ve devlet olmak üzere üç ayaklı prim sistemiyle oluşturulması düşünülüyor. Doğum yapan kadının kreş veya bakıcı ücretinin, Bebek Fonu’ndan karşılanması öngörülüyor. İşsizlik fonu muamması yanına bebek fonu eklenerek, çalışanın cebine bir kez daha el atılmış oluyor.
Nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyelere kreş açma zorunluluğu getirilmesi planlanıyor. İşçi-işveren ve belediye üçgeninde finansman sağlayacak bir yapı kurulması planlanıyor. Yine işçinin cebine el atılarak, bunun adına da ucuz ve çok sayıda kreş kurulması planı deniliyor.
Daha çok kamu emekçilerine yönelik düzenlemeleri içeren tasarıda işçiler açısından yeni uygulama yok. Örneğin kamu emekçileri için süt izni 3 saat iken, işçiler için günde 1.5 saat. Kamu emekçileri 24 aya kadar ücretsiz doğum izni alırken, işçilerde bu 6 ay ve erkek işçilere izin yok.
aile merkezli bakış
Tasarı aile merkezli bir bakış açısıyla, kadının emeğinin esnek istihdamını amaçlayıp kadın emeğini daha da görünmez hale getirmekte. Bugün kadın hareketinin en önemli talepleri arasında yer alan görünmeyen emeğin görünür kılınması ve ev içi emeğin ücretlendirilmesi taleplerinin karşısında yer alan bir yasa tasarısı karşımızdaki.