SEVCAN YILMAZ-Diğer Yazıları
Toplumsal güç dengelerinin değiştiği ve taşların yerinden oynadığı 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’de kapanması zor çatlaklar oluştu.
AKP devletin her alanına nüfuz eden, hayatın her alanını muhafazakârlaştırma çabasında olan, iktidarını kaybetmemek uğruna istediği yasaları çıkararak, kendinden olmayanı ötekileştiren bir iktidar sürdü. İktidarını eleştirenlere tahammül edemeyip sindirme politikalarıyla fütursuzca saldırmakta bir beis görmeyen AKP ve kurmayları son sürece girmiştir. Kendi kendine hazırladığı sona gelirken de gözü dönmüş iktidar hırsıyla ülkede “Saray darbesi” sürecini başlatmıştır. Yetmemiş onu alaşağı eden HDP’ nin oy oranının yüksek olduğu yerlerde halkları katletmeye yönelik politikalar gütmüştür.
Yaşanan bu sürecin başlangıcı HDP’nin barajı aşıp Erdoğan’a 400 vekil vermemesi olsa da nedenler bununla sınırlı değil. Bu durumu Rojava devriminden de bağımsız okumamak gerekir. Çünkü Rojova devrimi tüm Ortadoğu’ya model olduğundan Erdoğan ve Türkiye’si için tehdit unsurudur. Ayrıca Kobane’de kantonların birleşimi AKP ve kurmaylarını telaşlandırmıştır. Bu sebepledir ki İncirlik Üssü açılarak IŞİD’e saldırıları yavaşlatmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucunda AKP ve kurmayları ülkede saldırılara hızla ivme kazandırmıştır. Unutmamak gerekir ki bu saldırılar küresel sermaye ile de ilişkilidir.
Bu kaos ortamında seçimin yenilenmesi 7 Haziran seçiminin sonucunu yok hükmünde saymaktır. Daha açık ifade edecek olursak “isteseniz de istemeseniz de başkan olacağım” demektir. Bu sebeple Kasım seçimlerine kadar HDP ‘yi sürecin dışına itme hamleleriyle iktidarı elde tutmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin birden bir savaş atmosferine girme nedeni de budur. Bu şekilde halkın milliyetçi duygularını okşayıp, ezilen halkların mevcut tepkilerini askıya alarak, doğuda yaşanan savaşı çarpıtan medya yardımıyla halkları “iktidarın” yanında tutmayı hedefliyor. Günümüzde yaşanan süreç bunun ta kendisi olsa da bugün tarih beklendiği gibi tekerrür etmedi. AKP kendisi için yükselen tepkiyi bastırmak amacıyla Kürt halkına saldırıları arttırmış ve orada katliam gerçekleştirmiştir. Bu katliam da AKP ve kurmaylarının temennisi milliyetçi oyları kazanmak olsa da tam anlamıyla başarıya ulaşamadı. Tarih beklendiği gibi tekerrür etmedi. Asker cenazeleri yine yoksul aile çocukları olmuş ve ters işleyen bir reaksiyon gerçekleşmiştir. Cenaze törenlerinde bulunan AKP’li vekiller yuhalanmış, “katil kim” diyerek feryatlar yükselmiş ve şehit olmak istiyorum diye açıklama yapan bakanlara da zırhlı araçlarla ve korumalarla neden geziyorsunuz sorularıyla tepki dile getirilmiştir.
Her ne kadar HDP’nin ciddi başarılar elde ettiği yerlerde seçim koşulu hali hazırda yokken, ülkenin hemen hemen her yerinde HDP binalarına saldırı gerçekleşmiş ve ateşe verilmişken ısrarla diyoruz ki; ‘ HDP umudun ve barışın adresidir. Ve bu umut yıllardır süren savaşın sonucunda ölen gençlerin cenazelerinde yükselen, anaların “biçim değiştiren” feryadı, yeni bir dönemin aralandığı ve hiç bir şeyin artık eskisi gibi olamayacağının habercisi ve sağlayıcısıdır.
7 Haziran’ daki tabloyu değiştirmeye yönelik olağanüstü durumlar yaratan AKP ve kurmaylarının kurgusu flulaşmış durumda. Ufak da olsa seçimin olmama ihtimali de söz konusu. Kasım seçimleri Türkiye’ nin politik geleceğini belirleyecektir. Seçim sonuçları ışığında da süreç karmaşık hale evrilebilir. İşte bu minvalde atılacak her adım verilecek her karar kullanılacak her oy bu karmaşık süreci belirleyecektir.
Bu atmosferde herksin alışkınlıklarını terk edebilecek kadar cesur olması, değişimi hazmedebilecek kadar bilincini açık tutması gerekiyor.
Kısacası herkese çok iş düşüyor…