VOLKAN YARAŞIR – Diğer Yazıları …
“Kader Ortakaya’nın anısına”
Kobané zaferi tarihin zincirini kıran muhteşem bir “olay” oldu. Uzun bir direniş savaşıyla “yeni” Barcelona özgürleşti. Bütünüyle yıkılmış kent, aslında olağanüstü bir direnişin ve umudun başkaldırışını simgeliyor. Aynı zamanda devrimin imkanını ortaya koyuyor. Devrimin sahici ve yaşayan bir şey olduğunu gösteriyor.
Kobané direnişi, devrimin özgürleştirici ve ruhları silahlandırıcı gücünü açığa çıkardı. Özgürlük aşkıyla ruhlarını silahlandıran savaşçılar, direnişin manifestosunu yazdılar. Her barikatta, her köşe başında, sokak içinde patlayan mermi, saçılan şarapnel parçası, yayılan barut kokusu; inanç, kararlılık ve öfkeyi dışa vurdu. Direnişin her günü, ( başta YPJ’liler için) bir özgürleşme pratiğine dönüştü.
Rojava Devrimi’nin yaratıcı gücü ve Rojava Devrimi’nin ruhu Kobané’de vücut buldu. Bu “avuç içi kadar” şehir, dünyanın umudunu, özlemini kendinde topladı. İnsanlığın vicdanı ve erdemi haline geldi. Kobané dünyanın merkezine dönüştü. Küresel karşı devrime, yerel ve bölgesel faşist ve gerici güçlere karşı dünyanın nabzı Kobané’de attı. Bazı yüksek konjonktür dönemlerinde an gelir, diyalektiğin o muhteşem kesişmesi ve yaratıcılığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar. Küçük bir direniş, küçük bir eylem ya da bir şehir dünyanın nabzının attığı yer olur. Kobané direnişi böyle bir “yer” oldu. Devrimin o muazzam aurası Kobané’ye dönüştü. Bu aura Paramazlara, Arinlere, Kaderlere özgürlük çağrısı oldu. Onların özgürlük çığlığıyla Kobané barikatları daha da güçlendi.
21. yüzyılın ilk devrimci enternasyonal “tugayı” Kobané için oluştu. Kobané sokaklarında savaştı. Komünist ve devrimci güçler Kürt özgürlük hareketinin savaşçılarıyla Kobané’de, barikat ve siper yoldaşı oldular. Savaşın ve kavganın içinde yoldaşlaştılar. Anadolu ve Mezopotamya devriminin tohumlarını birlikte attılar, birleşik devrimci savaşın ilk pratiklerini gerçekleştirdiler. Bu pratik tarihsel ve stratejik ittifakın zeminlerini ördü ve sarsıcı bir momentin önünü açtı.
Rojava devrimi kitlelerin tarihi yeniden, aşağıdan inşa etmesidir. Rojava, bugündeki gelecektir. Bir karşı tarih ve bir karşı hegemonya pratiğidir.* Kısa bir sürede ve olağanüstü koşullarda; “yeni kadın”, “yeni insan”, “yeni toplum” ve doğrudan demokrasinin devrimci inşa sürecidir. Rojava devam eden ve soluk alıp veren bir devrimdir.
Kürt özgürlük hareketinin 40 yıllık bir biriktirme sürecinin, son derece özgün, son derece yaratıcı ve strateji ve taktik ustalığının ve iradi gücünün vücut bulmuş biçimidir. Dört parçadaki tarihsel öfkenin kristalize olmuş halidir.
Rojava, devrimde eşitsiz gelişimin orijinal bir örneğidir. Devrimci mücadelenin en çok geliştiği Bakuri Kürdistan’da değil de, daha “geri” olduğu bir coğrafyada yerel, bölgesel ve küresel dengelerin açtığı konjonktürün azami ölçüde iyi değerlendirilmesi, uzun bir hazırlık ve biriktirme süreci ve zamanında yapılan iradi müdahale Rojava Devrimi’ni gerçek bir olgu haline getirdi. Rojava’da demokratik devrim mahiyetinde bir süreç yaşanıyor. Kürt özgürlük hareketinin çok boyutlu mücadelesi ve özellikle Kandil’in varlığı Rojava Devrimi’nin kapılarını araladı.
Bu realite aynı zamanda Şengal’de, Ezidi soykırımını engelledi. Kürt özgürlük hareketi, Ortadoğu’nun kadim halkı Ezidilere özgürlük koridoru açarak, jenositten kurtulmalarını sağladı. Şengal dağlarını yurt ve savunma alanına çevirdi. Bu pratik, insan onurunun ve erdeminin manifestolaşmasıdır. Şimdi benzer adımı Şengal’i özgürleştirerek atıyor.
Bu muazzam pratiği kendi şartlarında Auschwitz’e yollananların, ölüm yolculuğuna çıkanların kurtarılmasıyla benzeştirebiliriz. Böylesine tarihsel önem taşıyan ve son derece erdemli bir tavırdır. Etkileri zamana ve tarihe yayılacak bu pratik ve Kobané direnişi Kürt özgürlük mücadelesinin yeni bir momente geçişini simgeliyor.
Kobané direnişi ve Rojava Devrimi ya da Kürdistan topraklarındaki devrim ve direniş, Ortadoğu halklarının kalbine sokulmuş bir hançer olan, Kürdistan topraklarının dört parçaya bölünmesine ve Kürt halkının sömürgeci ulus devletler tarafından köleleştirilmesine ve 20. Yüzyıldaki Ortadoğu’daki bütün savaş, kıyım ve yıkımlara neden olan Skyes-Picot anlaşmasının fiilen sonunu işaretledi. Ayrıca olası ikinci Skyes-Picot’a geçit verilmediği gösterildi.
Bu süreç aynı zamanda Kürt özgürlük hareketinin gerçek bir Ortadoğu gücü olmasını sağladı. Artık Ortadoğu’da Kürt dinamiğini devre dışı bırakan bir politikanın hiçbir geçerliliği kalmadı.
Rojava Devrimi, heterodoks bir devrimdir. Çok boyutlu mücadelenin ve kitle inisiyatifinin zenginliğini gösteren Rojava Devrimi, her devrim gibi yüksek bir konjonktürün ürünüdür. Küresel, bölgesel, yerel dengelerin yarattığı olanakların muazzam bir şekilde değerlendirilmesi Rojava’nın önünü açtı. Rojava Devrimi, merkezi devlet iktidarının olmadığı, geri çekildiği koşullarda bir iktidarsızlaştırma ve doğrudan eylem pratiğidir. Bölgeye ilişkin emperyal konsept, parodoksi bir şekilde devrimci olanakların zeminini de açmıştır.
Rojava, devrimin yaşanan, canlı, inşa edilen bir şey olduğunu göstermektedir. Devrim “sıradan insanların” muhteşem pratikleridir. Rojava uzun bir biriktirme süreci, hazır olma ve yeniden diriliş için gerektiğinde her şeyi göze almanın adıdır. Rojava’ya benzer pratiklerin, 21. yüzyıldaki devrimci mücadelelerde, bundan sonra karşımıza çıkma olasılığı yüksektir.
Rojava Devrimi’nin en ayırt edici özelliği, bölge devriminin, “Ortadoğu devrimci çemberinin” küçük bir provası olmasıdır. Rojava, Anadolu ve Mezopotamya devriminin “güncelliğini” ve mümkün olduğunu gösteren olağanüstü bir pratiktir.
Ortadoğu ilk sınıflı toplumların coğrafyasıdır. Kadının tarihsel yenilgisinin merkezidir. Gökyüzündeki devlet olan tanrı ve yeryüzündeki tanrı olan devlet, en başta kadın üzerinde tahakküm kurarak varlıklarını inşa etti. İktidar ve otorite ilişkisini içselleştirdi. Kadının tutsak edilmesi ve köleleştirilmesi “uygarlığın” ruhunu oluşturdu.
Ortadoğu ve Kürdistan, tarihten güncelliğe kadın kıyımı ve esareti üzerinde şekillendi. Bu süreç büyük yıkımların, talanların, yağmaların önünü açtı.
Kürt özgürlük hareketinin, Kadın özgürleşme pratiğinin bu düzeyde gelişmesi tesadüfi değil, tarihe ve “uygarlığa” bir başkaldırıdır. Yüzyılların iktidar ve tahakküm ilişkisi, ananesi, töresi, ahlakı, feodal, kapitalist nesneleştirme süreci Kürt kadınının devrimci pratiğiyle paramparça oluyor.
Devrimci mücadelenin yaratıcılığı, kadının gerillalaşması, gerillanın kadınlaşması kadının kendini yıkıp, yeniden yaratmasının önünü açtı. Yüzyılları kapsayan öfke ve arayış Kürt dağlarında, mücadelenin yakıcılığında biçimlendi. Kürt kadınını özneleştirdi. Kadın kendine, kendi içindeki köleye karşı, iktidarı ve otoriteyi içselleştiren ruhuna ve bir nesneye dönüşmesine karşı da gerilla savaşı verdi.
Mücadele gerçek bir özgürleşme pratiğine dönüştü. Mücadele, dağ ve özneleşme süreci “yeni kadını” yarattı. Tarihsel olarak kadın mücadelesinin her damarından beslenen Kürt kadınının özgürleşme pratiği, bugün son derece önemli bir aşamaya geldi. Ama daha çok yürünecek yol var.
Devrimci kadın mücadelesinin bir aşamadan, özellikle iktidara geldikten sonra (Nikaragua Devrimi’nde kadın mücadelesi buna örnektir. Son derece zengin birikimleri olan hareket, zamanla tam anlamıyla erozyona ve yenilgiye uğradı. İktidarın erilligi, gelişmiş kadın hareketini massetti, çürüttü) çöküşü, kadın özgürlük mücadelesinin zorluklarını ortaya koyuyor.
Kadın devrimi, sürekli bir devrimdir. Hatta devrimde devrimdir. Kürt özgürlük hareketi Kadın Partisi, kadın gerilla birliği kurarak ve kadın komutanların varlığıyla, mücadeleye kadınların yığınsal katılımıyla, farklı kadın örgütlenmeleriyle, Jineoloji gibi entellektüel hamlelerle muazzam adımlar atıyor.
Rojava Devrimi ve Kobane Direnişi bu adımları pekiştirdi.
YPJ Kobane direnişindeki rolüyle, Rojava Devrimi’nin gerçek bir kadın devrimi olduğunu somut olarak gösterdi. Kürdistan’ın en feodal bölgesinde kadın özgürleşme pratikleri hem devrime rengini veriyor, hem de başka bir Ortadoğu’nun mümkün olduğunu gösteriyor. Ortadoğu’da bugün bütün bölgesel ve yerel karşı devrimci, gerici, faşist güçler iktidarlarını, meşruiyetlerini, ideolojik argümanlarını kadının köleleştirmesi, cins kıyımı üzerinden yapıyor. İŞİD bu güçlerin en konsantre hali, en çıplak ve en gerçek biçimidir. YPJ ve Rojava Devrimi’nin gerçek yıkıcılığı devrimde ve devrimin bir kadın devrimi olmasında saklıdır. Kürt kadını mücadele içinde devrimde devrim gerçekleştiriyor.
Kürt kadını, kadının özgürlük mücadelesinde yeni bir momente ulaştı. Küresel bir deneyim olarak dikkat çekmeye başladı.
Bugün bir politik ve sınıfsal cinayet olan kadın cinayetlerine, tecavüz kültürüne karşı izlenmesi gereken yolu gösteriyor: Mücadele, örgütlenme ve özneleşme. Kadının kendini yıkıp yeniden yaratması ve ruhun yeniden inşası.
Rojava Devrimi’nin en temel problematiği ideolojik boyuttadır. Bu durum aynı zamanda Rojava devriminin salınımını ve iç gerilimini ortaya koyuyor. Bazı melez kavramlaştırmalar ve post-Marksist bir içerikte olan radikal demokrasi yönündeki açılımlar ve uygulamalar, devrimci pratiğin olağanüstü zenginliği içinde devrimci sonuçların ortaya çıkmasını engelleyemiyor.
Pratik ihtiyaç ve mücadelenin zenginliği ve yaratıcılığı, devrimin zenginliğini de ortaya çıkarıyor. Pratiğin devrimci atılımları, teoriden kaynaklanabilecek gerilimleri etkisizleştiriyor. Pratik teorideki problemleri kırıyor. Pratik devrimci rolüyle teorinin handikaplarını aşıyor. Hatta darlığını zorluyor. Ama bu avantajın sürekli devam etme şansı yok. Evet devrimin diyalektiği hesaplanamaz sonuçlar yaratıyor. Heterodoks koşullar ya da durumlar pratiğin bu olağanüstü yaratıcılığını, daha da besliyor.
Rojava devrimi bu yönüyle de bir orijinalite oluşturuyor. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında birleşik devrimci savaşın yaratılması, bu sorunun aşılmasında tek yol olduğu bilinmelidir. Rojava bu konuda da (Kobané direnişiyle) müthiş bir örnek oluşturdu. Böyle bir mücadeleyi ete, kemiğe büründürdü. Siper ve barikat yoldaşlığını ördü.
Rojava’da devrim sürüyor. Devrim ve direniş devam ediyor.
* Rojava Devrimi’nde karşı hegemonya deneyimleri başka bir yazıda kaleme alınacaktır.
VOLKAN YARAŞIR – Diğer Yazıları