SEÇTİKLERİMİZ – Mine Söğüt’ün Cumhuriyet’teki yazısı: Boykot edilecekler listesi
Sadece olağanüstü durumlarda…
Tehlike kapıya dayanınca…
Hukuksuzluk gözünüze sokulunca…
Ayağınıza basılınca, boğazınız sıkılınca…
Kaybedince, bitince, yıkılınca…
Uykunuzdan bir süreliğine uyanıveriyorsunuz.
Sonra her seferinde tekrar o uykunun kollarına dönüyorsunuz.
Bundan önce iktidar tarafından defalarca dolandırıldınız.
Defalarca haksızlığa uğradınız, kandırıldınız, hiçe sayıldınız.
Korkunç işbirlikleri yaptılar, hepsine şahitsiniz.
Ülkenin en kıymetli insanlarını aranızdan alıp cezaevlerine attılar.
Onları akıl almaz iddialarla yargıladılar.
Ölenler oldu, intihar edenler, hastalananlar.
Devletinize el koyuldu, ordunuz dağıtıldı;
Okullarınız işgal, bayrağınız lime lime edildi.
Akademileriniz talana, hukukunuz saldırıya uğradı.
Ülkenizde güveneceğiniz tek bir sağlam kurum kalmadı.
Başınıza gelen her felakette, önce bir ayağa kalktınız;
Sonra yeniden gerisin geriye yerinize oturdunuz.
İçinize gömüldükçe gömüldü korkunuz ve umutsuzluğunuz.
Her seferinde kısa soluklu sevinçlerle avunuyorsunuz;
Uzun vadeli yenilgilere teslim oluyorsunuz.
Neden?
Çünkü aslında ne olursa olsun, huzurunuz hiç kaçmasın, düzeniniz asla bozulmasın istiyorsunuz.
Hayali hedefler belirleyip, bugünü es geçiyorsunuz.
Yaşadığınız felaketi hep görmezden geliyorsunuz.
Bulduğunuz ufacık pembe bahanelere ve eften püften ideallere hak etmedikleri kıymetler vermeyi marifet sanıyorsunuz.
İşaretlenmiş sermayenin ürünlerini boykot ederek;
Ve sizi temsil etmesi gerektiğini düşündüğünüz bir siyasi partinin yetersiz bulduğunuz temkinli muhalefetine yüklenerek sağladığınız tatmin…
Üzerinize çığ gibi gelen yeni düzeni engellemeye zerre kadar etki etmeyecek.
Bir siyasi partiden beklediğiniz ve onda bulamadığınız için sinirlendiğiniz şeylere bir daha bakın.
Eleştirdiğiniz liderin temkinden müteşekkil pasifliğinin kendi hayatınızdaki karşılıklarını listeleyin.
Ne kadar cesursunuz, gözünüz ne kadar pek, idealleriniz ne kadar net? Talepleriniz adil mi, beklentileriniz samimi mi?
Sözünüz söz mü, sesiniz gür mü?
Ödün verdiğiniz şeylerle yüzleşin, zaaflarınızın adını koyun.
Kaybetmekten korktuğumuz şeyleri tek tek sıralayın.
Sorgusuz sualsiz sürdürdüğünüz hayata başka bir gözle bakmaya çalışın.
Korumayı erdem sandığınız değerleri, gelenekleri, inançları masaya yatırın.
Girmekten başka şansınız olmadığını düşündüğünüz kalıpları zorlayın.
Madem bir boykot potansiyeliniz var, onu her şeyden önce kendinizi, alışkanlıklarınızın, umutlarınızın ve korkularınızın belirlediği tercihlerinizi boykot ederek kullanın.
Bugüne kadar gözden kaçırdığınız ve o yüzden devamlı yanıldığınız çok önemli bir şey var.
Sizi temsil etmesini beklediğiniz siyasiler tıpkı size benzer.
Şu anki iktidarı şekillendiren nasıl kaba saba bir alt kültürün sığ talepleriyse;
Muhalefeti şekillendiren de tamamen size ait zayıf ve ürkek bir irade bu ülkede.
Onun için, bunca zamandır kendinizi seyrettiğiniz iyimserlik aynasını artık kırın gitsin.
Göreceksiniz, o aynanın arkasında ciddi bir karamsarlık var.
Ve gerçek farkındalık karamsarlığın güçlü ışığında parlar.
Hadi şimdi gidin, kendinizi boykot edin.
Kendinizi boykot edin.
Kendinizi boykot edin.