Henüz enkazların altında canlı/cansız bedenlerine ulaşılamamış binlerce insanımız var, canlı olarak gördük ki depremde sadece binalar değil sistem tüm aparatlarıyla birlikte çöktü. Devletin ve onu yönetenlerin hiçbir desteği olmadığını/olmayacağını gören halk acılarını içine atıp, yasını erteleyip, kurtarma ve yardım çalışmalarını, dayanışmayla kendi örerken, Erdoğan ve şürekası günlerdir halkı, muhalifleri ve medyayı “not ediyoruz” diyerek tehdit ediyor.
Ülke yıkılmışken, halk yaralarını kendi sarmaya çalışırken bile Erdoğan iktidarı şov peşinde. Televizyondan canlı yayınlanan depremzedeler için “Türkiye tek yürek” isimli yardım programında son örneği izledik. Merkez Bankası dahil devlet bankaları bizim vergilerimizle bize yani halka yardım edecekler, bunun dışında iktidarın yandaş sermayesi “yardım” sözü verdi bizim cebimizden, çünkü yardım dedikleri vergiden düşecekleri paralar. Milyarlarca vergi borcu olan Demirören’den, halkın anasına küfreden Cengiz’e oynanan tiyatroda yerlerini aldılar.
Oynanan tiyatronun hemen ertesi sabah medyaya bomba gibi “Eti Alüminyum A.Ş.’ye 3 milyar 10 milyon TL teşvik verildi” haberi düştü. Yorumlar, bir gece önce 3 milyar bağış yapacağını söyleyen Cengiz’in ertesi gün bu parayı geri aldığı yönündeydi, aslında bir gece önce “bağış” denilen parayı da vergiden düşeceği için aslında sadece ilave kazanç elde etti. Yani Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi “bağış”ın vergi borcundan düşüleceği bir durum yok. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın alelacele yaptığı “bağışlar vergiden değil matrahtan düşülüyor” açıklamasının bir karşılığı yok çünkü bu şirketler esasen vergi de ödemiyor.
Cumhurbaşkanı kararı ile, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, yüzde 100 oranında vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği (10 yıl), nitelikli personel desteği (azami 75 milyon lira), enerji desteği (10 yıla 200 milyon lirayı aşmamak üzere enerji tüketim harcamalarının yüzde 50’si) verileceği Resmi Gazetede yayımlandı. Bu arada belirtmek gerekir, Eti Alüminyum A.Ş. bir gece önce 10 milyon TL “bağış” yapmıştı.
Cengiz’i ekoloji mücadelesi veren halk iyi tanır, Erdoğan iktidarı süresince yürütülen doğa katliamlarında, inşaattan enerjiye, rant, talan ve yağma projelerinde artık ismi “beşli çete” diye anılanların içinde en gözde isimdir.
Erdoğan, 21 yıllık iktidarında kamuya ait ne kadar şirket, taşınmaz, hazine arazisi yani doğal varlık varsa sermayeye devretti. Eti Alüminyum da bunlardan biridir. Alüminyum, başta inşaat olmak üzere, ulaşım, teknoloji, metalurji gibi sektörlerin üretiminde önemli bir yer tutar. Eti Alüminyum Cengiz’e devredildikten hemen sonra “yatırımlar” için 200 milyon ABD Doları teşvik verildi.
Kurulan yağma düzeni şöyle işliyor; Önce, ceplerinden bir kuruş çıkmadan, devlet bankalarından kredi alarak (yani halkın parasını kullan) şirketleri satın alıp, hemen ardından “teşvik” adı altında yine devletin kasasından halkın parasını çalıyorlar. Eti Alüminyum örneği önemli çünkü kamuya ait ve sektörünün en büyük üreticisi olan bir şirketi bila bedel sermayeye devredip bir de üzerine para verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Aynı Cengiz, bir yandan halkın parasıyla karun gibi zenginleşirken diğer yandan da halka küfür ediyor.
Deprem, aslında tüm ülkenin nasıl bir enkaz haline geldiğini çok acı biçimde gösterdi bize. İktidar ve ortaklarının çaldıkları hayatlarımız, geleceğimiz fakat bu devran böyle devam etmeyecek kuşkusuz, biliyoruz. Halk da kendine karşı işlenen suçları “not etti”. Seçime çok az kaldı, halk önce bu enkazı kaldıracak ve yağma/talan düzenine son verecek ilk adımı atacak…