Bitmeyen bir siyasi krizin seçimleri de bitmiyor. 31 Mart’ın üzerinden geçen günler, Türkiye’de istikrarlı bir iktidar sorununu çözmediği gibi memleketin acil-temel sorunlarını da çözemeden, yeni kriz ögelerini içine katarak düğümlenmeyi pekiştirdi. Muzaffer görünen AKP bu tabloya ister balkondan baksın ister bahçeden, sonuç değişmiyor. Meşruiyet-güvenilirlik kırılması, kutuplaşma, ekonomik kriz tehtidi, savaş hazırlıkları, yolsuzluk-rüşvet, Kürt sorununda çözümsüzlük, düzen güçleri arasındaki “inlerine girme-tahtını sallama” muharebesi ve daha onlarca kriz faktörü egemenlerin varlık alanını mayın tarlasına çevirmiş durumda. AKP yerel seçim sonucunda yüzde 45’lik bir bıçak sırtı iktidarla durumunu korumaya çalışıyor. Bu durum onun açısından bir ölüm kalım süreci. 12 yıl boyunca devlet ruhu, geleneği ve örgütlenmesine büründürdüğü iktidarını korumak o kadar kolay değil. Seçim anında kullanılan kirli yöntemler, oy gaspı, fiili saldırılar ve tırmandırılan savaş uygulamaları bu yüzden. İnternet yasakları, Suriye’ye savaş ve Rojava’ya yeni saldırı hamleleri, çıkarılan Mit yasası, Ağrı, Ceylanpınar başta olmak üzere kazanılan Kürt yerel yönetimlerinin açıktan savaş uygulamalarıyla gaspedilmesi ve son olarak Erdoğan’ın Kürt sorunu ve Kürt Halk Lilderi Öcalan’ın özgürlüğü hakkında yaptığı çözüm zeminine saldırı içeren açıklamaları bu kısa dönemde yaşandı. Devletin bütün kriz birikimini üstlenen AKP bunun ağırlığını yaşadığı kadar can havliyle bütün krizi yönetme dinamiklerini de tüketiyor. Nasıl bir maceracılık ve pervasızlık içine girdikleri görülüyor.
Yerel seçimler aynasından baktığımızda, AKP’nin olduğu kadar, hatta ondan daha fazla diğer düzen partilerinin de aynı kriz ve can havliyle kıvrandığı ortada. Mesela düzen solu CHP’yi , sağa, faşizme iltica etmek de kurtaramadı. AKP karşısında oluşan siyasi boşluğu CHP ve MHP’nin doldurmadığı ve dolduramayacağı açık. AKP bir seçim daha, bu alternatifsizlik ekmeğini yiyerek iktidar açlığını yatıştırdı ama bu seçim bitmeyen bir seçimÖHenüz yeni başlayan bu seçim döneminde kesin galipler ve mağlupler ilan etmek için erken. Seçimler ancak bir alternatif inşaa edildiğinde ve boşluk doldurulduğunda kazanılabilir. Kendini başta AKP olmak üzere tüm düzen siyasi odakları karşısında alternatif olarak hazırlayanların kazanabileceği bir süreçtir bu.
İşe bu açıdan baktığımızda HDP-BDP cephesinin Türkiye-Kürdistan siyasetinde gerçek bir alternatif hazırlama ve oluşturma yolunda ilerlediğini görüyoruz. Yerel seçimlerden çıkan dersler, düzen siyasetinden bağımsız bir üçüncü yol ve alternatif oluşturmanın zorluğu kadar olanaklarını da ortaya koydu. Özellikle HDP’nin gelişiminin ve oynadığı-oynayacağı rolün ne kadar kritik olduğunu açığa serdi. HDP cephesinden çıkan özeleştirel sonuçlara yoğunlaşmak ne kadar önemliyse, duruma hücum etmek, ilerleme dinamiklerine sıkı sarılmak da o kadar önemli.
Bugün HDK ve HDP’yi vareden ruhun günlük politik ve toplumsal yaşam alanlarında yeniden güçlü biçimde can bulması ilerlemenin somut ölçüsü olacaktır. Kuruluş ve varoluş ilkelerini güncellemek, yerel seçimlerin ardından güçlü bir yeniden kuruluş hamlesine girişmek için fazla zaman yok. HDP’nin büyük siyasi boşluk alanını dolduracak bir gücü kurabilmesi için kendini yeniden ve yeniden kurma gücüne de sahip olması gerekiyor. Bu güç inşaası, Türkiye cephesinden toplumsal yaşamın ve mücadelenin her anına ve alanına müdahale ederek geliştirilebilir. Bunun için de bir taraftan sokakta, bir taraftan yerel halk iradesini tabandan kuracak örgütlenme hareketinin tam içinde olunmalı. Toplumsal-siyasal alanda sular durulmadı, aksine yeni kabarışların içinden geçerek ilerlenecek. Önümüzde 1 Mayıs, Gezi’nin hala dolaşan ruhu ve dinamiği, Kürt sorununda çözüm sürecinin çarpışmalı ilerleyişi, kapımızda Rojava devrimi ve her alanda sessiz ya da gürültülü alternatif arayanların hareketi var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar olan kısa dönemin yoğun ve hayati gündemleri bunlar. Her birinin tam orta yerinde, önünde olmak yenilenmenin ve kendini yeniden kurmanın çok kritik ölçüleri olacak. Yeniden başlamayı bizim için bir motivasyon vurgusu sananlar yanılır. Doğruları-yanlışları görüp içererek yeniden başlamak, henüz bitmeyen bir muharebeyi kazanmanın gerçeğidir.
13Nisan 2014 – Özgür Gündem Gazetesi