Bütçe tartışmaları denince akla halkla alakası olmayan, Meclis’te haftalarca tartışması süren anlaşılmaz rakamlar, tablolar tartışması gelir. Bu algı tesadüf mü? Değil. Türkiye gibi vergilerinin yüzde 70’i çalışanlar, emekçiler, işsizler, ücretsiz eviçi çalışanı kadınlar üzerinde toplanan ülkelerin iktidarlarının halkı yanıltma çabasıdır.
Oysa bütçe sınıflar arası mücadelenin somutlaştığı önemli alanlardan biri. Hayatımızı zora sokan, ekonomik darboğazdan çıkmamızı engelleyen iki şey; vergilerin toplanması ve o vergilerle oluşan bütçenin kimlere, nasıl, ne kadar dağıtılacağıdır. Bu bal gibi cebimizdeki parayla ilgili politikadır. Devlet bütçesinin kaynakları, toplanma biçimi (vergi afları, zamlar, cezalar), bölüşülmesi, büyük holding sahibi işverenlerin sakınılıp korunduğu, esnafın, işçinin, kadın çalışanların ve ücretlendirilmemiş ev emeğinin hedef alındığı vergilendirme sistemiyle sağlanmaktadır.
Esastan itirazımız var
2014 Bütçe Gerekçeleri çalışması da, geçmiş çalışmaların kes-yapıştır-meclisten geçir anlayışına sahip. Bütçe hangi sınıfları koruyup kolluyor, güçlendiriyor diye baktığımızda karşımıza erkekler ve işverenler sınıfı çıkıyor.
AKP’nin 2014 bütçe önerisi patriarka ve kapitalizmin uzlaşıp ortaklaşarak, kadınlar ve işçi sınıfı karşıtlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu nedenle bu bütçeye desteklediği alanlar, bütçenin pay edildiği bakanlıklardan ziyade kadınlar olarak “esastan itiraz” ediyoruz.
Bu ve şimdiye dek hazırlanan tüm bütçelerin böyle olmasının temel nedeni hükümetin bütçeyi muhatapları ile yan yana gelerek birlikte, önceki bütçelere ilişkin tartışmaları da göz önüne alarak ortak bütçe hazırlamaktan kaçınmasıdır. Çalışanların görmediği, bilmediği bütçe, işverenlerle ortak hazırlanmıştır.
Kadın bakanlığı istiyoruz
2014 bütçesinde kadınlar yok. Kadın Bakanlığı’nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüşmesiyle sadece kadınlara ayrılacak bütçe de ortadan kaldırılmış oldu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi “dezavantajlı gruplar” adı altında çocuk, hasta, sakat, yoksul gibi gruplara ayrılmakta. Kadınlar da bu grubun içine sokuşturuldu, onlarla eşitlendi. Bu eşitleme politik ve ekonomik olarak çok sorunlu. Kadın olmayı dezavantajlı, bakıma muhtaç gören iktidar böylece kadınların emeklerini, taleplerini ve ihtiyaçlarını yok sayıp bütçede üzerlerini çizmiş oldu.
Kadınları dezavantajlı grup diye niteleyen hükümet onların sosyal varlığını, sınıf oluşlarını görmezden gelerek kadınları siyasal olarak yok etmeyi amaçlamakta. Bu nedenle hükümetin kadınları “aile ve sosyal politikalar” kapsamı içinde ele almasına da esastan itirazımız var.
Bu ve daha birçok nedenden ötürü kadınların talebi, sadece kadınların sorunlarıyla ilgilenecek, onları güçlendirecek, cinsiyetçilikten arınmış, kadın kurumları ile ilişki içinde çalışacak bir “Kadın Bakanlığı”nın kurulmasıdır. Kadın Bakanlığı bütçesinin yukarıdan, erkekler tarafından neye dayandırılarak belirlendiği bilinmeyen bu tarz kadınlar açısından kabul edilemezdir.
Kadın Bakanlığı ve kadın kurumlarının işbirliği ile kadınların sorunlarının analiz edilip belirlendiği, o sorunlara karşı çözüm haritasının çizildiği ve bu çözümden yola çıkarak oluşturulan kadın bütçesi istiyoruz. Sağlık, sosyal güvence, eğitim, çalışma hayatı ve milli savunma gibi bakanlıkların Kadın Bakanlığı ve kadın kurumları ile işbirliği içinde olmaları gerekir. Kadınlara karşı politikaların benimsendiği bu bakanlıkların bütçelerinde, kadınların gasp edilen haklarının iadesi ve kadınların güçlendirilmesi için belli oranda payın kadınlara ayrılmasını talep ediyoruz.
Biliyoruz ki dünya, kadın emeği sömürüsü üzerinde ayakta durmakta. Ülkemizin de bu konuda dünyadan bir farkı olmadığını anımsarsak, (kadın erkek ücretleri arasındaki fark, ev içinde erkeklerin el koyduğu bedava kadın emeği, bakım emeği, duygusal emek, esnek çalışma, tanımsız iş nedeniyle farklı birçok mesleği aynı anda yapma) artık kadınlar patron ya da işçi erkeklerin el koydukları emeklerine sahip çıkıyorlar. Erkeklerden ve devletten alacaklı olduklarını söyleyip, bütçeden haklarına düşeni talep ediyorlar. Merkezi politikaların yanı sıra yerel politikaların da öneminin farkındayız. Yerel seçimlere dört ay kalmışken, yerel yönetimlerin de önerdiğimiz perspektif ve bütçelendirme ile kadınları kapsamasını talep ediyoruz.