Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Dokunsan Kırılan Dokunmasan Kuruyan İnsanlar

    16 Aralık 2015

    Bir delice kırlangıç yahut Tezer Özlü

    19 Şubat 2021

    Sivas’ın dedesi Pir Sultan Abdal’dır

    3 Şubat 2020

    Hayırlı cumalar, hayırlı şeriatlar, hayırlı IŞİD’ler!

    6 Ocak 2016
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      İnsanlık Suçu İşlenirken

      2 Ekim 2023

      El Tema!

      26 Eylül 2023

      Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

      21 Eylül 2023

      Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

      19 Eylül 2023

      Güvenlik ve sürdürülebilirlik

      19 Eylül 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Baroların boykotu: “41 kere maşallah!”

    Baroların boykotu: “41 kere maşallah!”

    Mehmet Ali Ayan- Mehmet Ali Ayan23 Ağustos 20195 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    MEHMET ALİ AYAN yazdı: “Bu ortak karşı çıkış, şimdiden, Beştepe’deki biat töreninin fiyakasını bozmuş, başbuğun otoritesine gölge düşürmüş, Rize’de çay toplamaya gider gibi koşa koşa oraya gitmek niyetinde olan kapıkullarını zor durumda bırakmış, “sünuf-u devlet” içindeki çatlakları biraz daha görünür kılmıştır.”

    2 Eylül’de Beştepe Sarayı’nın kongre salonunda gerçekleştirilecek olan Adli Yıl Açılış Törenine katılmayı reddeden baro sayısı neredeyse saat saat arttı. Tören için Yargıtay Başkanlığı Türkiye’deki bütün barolara davet göndermişti. Bu daveti ilk olarak İzmir Barosu reddetti ve “Bize kalırsa, siz de o salona gitmeyin” diye karşılık verdi. İzmir Barosu’nun ardından diğerleri de Yargıtay’ın davetini geri çevirmeye başladı. Ret cevabı veren baro sayısı dün öğleyin 17 iken akşam saatlerinde, T24’ün TSİ 20:56’da girdiği habere göre, toplam 41 oldu.* Bunlar Türkiye’deki avukatların neredeyse yüzde 85-90’ını temsil ediyor ve sayının daha da artabileceği belirtiliyor. Saray’daki törene katılacağını bildiren Baro sayısı ise şimdilik sadece 3: çorum, Elazığ ve Rize Baroları…

    Türkiye Barolar Birliği (TBB) ise törene katılacağını açıkladı. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu önceki yıllarda AKP iktidarına karşı zaman zaman sert eleştiriler yaptığı ve muhalif bir duruşa sahip göründüğü için bu göreve seçilmişti. Anayasa referandumu sırasında bile “Hayır” kampanyasına aktif bir şekilde destek oldu. Fakat çok geçmeden, aslında rol yaptığı, devletperest aile geleneğini sürdürdüğü ortaya çıktı, Doğu Perinçek usulü bir takla atıp “Cumhur İttifakı” adını alan faşist alaşıma dahil oldu.

    Aile geleneğinden söz edince bilmeyenler için kısa bir özet yapmakta fayda var: Metin Feyzioğlu’nun dedesi ve onu yetiştiren kişi olan Turhan Feyzioğlu, 1950’lerin ikinci yarısında DP’ye muhalif, 1961 Anayasası’nda önemli pay sahibi, sonra da CHP’nin önde gelen yöneticilerinden biriydi. Demirel hükümetine karşı keskin çıkışlar yapsa da özünde gerici ve ırkçıydı. Siyasette merkezciliği, ki aslında modern sağcılık ve devletçilik demektir, marifet bellemişti. “Ortanın solu” açılımına karşı çıktığı için tasfiye oldu. 1967’de CHP’den istifa edip Güven Partisi’ni kurdu, 70’lerde bu küçük partiyle önce I. MC (Milliyetçi Cephe) hükümetine, sonra II. Ecevit hükümetine ortak ve Başbakan Yardımcısı oldu. Hem 12 Mart hem de 12 Eylül darbesini desteklemişti. Deniz’lerin idam cezası için TBMM’deki nihai oylamada da evet oyu vermişti.

    O zamandan beri köprülerin altından çok sular aktığı, Türkiye’nin toplumsal güç dengeleri epey değiştiği için Metin Feyzioğlu’nun siyasi kariyer hevesi dedesininki kadar uzun sürmeyecek. TBB başkanlığını bir sıçrama tahtası olarak kullanma hesabı şimdiden bozuldu. Kendisini muhalif diye TBB başkanlığına seçen avukatlar ayağının altından halıyı çekiverdiler. Şimdi TBB Başkanı sıfatıyla Bab-ı Alî’ye varıp sultanın eteğini öpecek ama belli oldu ki artık kimsenin başkanı değildir, sadece kendisini temsil etmektedir ve TBB’nin ilk kongresinde “Abbas yolcu”dur. Ayrıca bu çaylak “Abbas Yolcu” hala muktedir görünen başka ve müstakbel bir diğerini de işaret etmektedir.

    Şurası bir gerçek: Boykotçu baroların ve avukatların muhalefeti yekpare, hattâ birleşik bile değildir. Sadece neyi istemedikleri hususunda hemfikirdirler. Söz gelimi, adli yılın açılışı dolayısıyla, Anıtkabre gitmeyi öneren de var, İzmir’de alternatif tören düzenlemeyi öneren de. Hiçbirini benimsemeyip başka öneri yapanlar da çıkacaktır. Belki ortak bir eylem konusunda anlaşamayabilirler de. Fakat anayasa referandumu sırasındaki “Hayır!” blokunu andıran bu ortak karşı çıkış, şimdiden, Beştepe’deki biat töreninin fiyakasını bozmuş, başbuğun otoritesine gölge düşürmüş, Rize’de çay toplamaya gider gibi koşa koşa oraya gitmek niyetinde olan kapıkullarını zor durumda bırakmış, “sünuf-u devlet” içindeki çatlakları biraz daha görünür kılmıştır. Dolayısıyla HDP’nin son seçimlerdeki taktiğinin bir kez daha doğrulanması anlamına da gelmektedir. Kısa günün kârı budur ve az değildir.

    öte yandan barolardan gelen bu toplu itirazın, söz gelimi akademisyenlerin bildirisindeki gibi, asgari bir ön hazırlık ve çağrı ile de başlamadığı anlaşılıyor. Her ne kadar İstanbul Barosu’nun cevabındaki “…yürütmenin mekanlarında adli yıl açma ve giderek bunu ‘teamül’ noktasına taşıma fikrine ortak olmak istemiyoruz” cümlesi BAK bildirisini çağrıştırsa da… İlk olarak İzmir Barosu tek başına tavır almış, buna kısa sürede 6 baro daha katılmıştı. Diğerlerinin önce biraz tereddüt ve belki kendi aralarında istişare ettikleri, birbirlerini de gözettikleri belli oluyor. Fakat sonra, sayı artmaya başlayınca tereddütlerini daha kolay aşmış olmalılar ki, açıklamalar peş peşe geldi. “Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile çoğunluk baro başkanları kendilerine yapılan daveti kabul ettiklerini belirtmişlerdir“ diyen Yargıtay Başkanı’nı da aynı gün yalancı çıkarmış oldular.

    Bu gözlem doğruysa bize iki ipucu veriyor. İlki şu: Toplumun bütün kesimlerinde, hali vakti nispeten yerinde ve statü sahibi olanlar da dahil, muazzam bir muhalefet potansiyeli birikmiştir; akacak kanal bulur bulmaz gürül gürül harekete geçmeye hazırdır. İkincisi, bu potansiyel, birbirine benzemeyen, birbiriyle kolayca uyum sağlayamayan unsur ve/veya bileşenlere de sahiptir; öncelikle anlaştığı noktalar üzerinden değil karşı çıktıkları üzerinde ortaklık kurabilmektedir.

    Her ikisi de, ama özellikle ikincisi yeni değil. Gezi direnişi de böyleydi, 16 Nisan’daki “Hayır!” bloku da, son seçimlerdeki seçmen ortaklaşması da… Üstelik dünyada da durum pek farklı sayılmaz. Tunus’ta Ben Ali’yi, Mısır’da Mübarek’i, Cezayir’de Buteflika’yı ve Sudan’da El-Beşir’i alaşağı eden halk hareketleri de aşağı yukarı benzer bileşimler sahipti. Denebilirse “zamanın ruhu” böyle.

    Muhalefetin bu yapısı, büyük kitlesel patlama ya da kalkışmalara rağmen, onun kayda değer bir kazanım sağlayamadan sönmesine, parçalanıp yenilmesine ya da bir başka gerici seçeneğin peşine düşmesine sebep olabilir. Gene de komünistlerin, “yeterince devrimci değil” diye, toplumsal hareketlere burun kıvırma ve onlardan uzak durma hakkı yoktur. Devrimci propaganda ve örgütlenme tabii ki esastır, olmazsa olmaz. Ama kitlelerin esas olarak eylem içinde ve kendi deneyleriyle öğrendiğini de akıldan çıkarmamak gerek. Bunlar birbirini besler ve güçlendirir. Dolayısıyla marifet, öncelikle muhalif potansiyelin harekete geçmesine ve birlikte yürümesine imkan verecek taktikleri geliştirmek, eylemde de onu desteklemek ve içinde yer almaktır; günün birinde devrim olacaksa eğer ancak bu yollardan geçilerek oraya varılacaktır. Aksi halde ise bizi bekleyen, mevcut durumun aynen devam etmesi değil, “beterin beteri” ile karşılaşmaktır.

    *Bu yazı ilk olarak 18 Ağustos’ta AvrupaForum.org’da yayımlandı. O tarihte 41 olan boykotçu baro sayısı daha sonra 51’e yükseldi. -SiyasiHaber

    41 kere maşallah baroların boykotu Beştepe Rize
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıSuriye ordusu TSK gözlem noktasına ateş açtı
    Sonraki Yazı DİSK/Genel İş’in 17. Genel Kurulu yapılıyor

    İlgili Yazılar

    Cami tuvaletine abonelik sistemi

    Manşet 24 Ağustos 2023

    ÇAYKUR işçileri kadro sözü tutulmayınca AKP binasını bastı

    Emek 23 Haziran 2023

    İkizdere’de yeni HES projesi: İkizdere Vadisi yok oluşa gidecek

    Ekoloji ve Kent 13 Haziran 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    İnsanlık Suçu İşlenirken

    - Toros Korkmaz

    El Tema!

    - Betül Yangın

    Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

    - Toros Korkmaz

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

    - Betül Yangın

    Güvenlik ve sürdürülebilirlik

    - Cengiz Onur

    Devlet sahipsiz mi, sahipleri kimler?

    - Hüsnü Gürbey
    Tarihten

    Karl Marx 140 yıl önce hayata gözlerini yumdu: ‘Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da’

    İşçi sınıfının kapitalizme ve burjuvaziye karşı mücadelesinin, insanlığın özgürlükler dünyasına ulaşma çabasının baş kılavuzu olan Karl Marx, bundan 140 yıl…

    Seçtiklerimiz

    Kerbela’ya çevirdiler, konteynere tıktılar, şimdi de parselliyorlar

    - Bahadır Özgür

    Tatik ve Papik (Տատիկ և Պապիկ)

    - Siyasi Haber

    Meksika’da sergilenen sahte uzaylıların gerçek hikayesi, uzaylılardan bile ilginç!

    - Çağrı Mert Bakırcı

    Meksika Kongresi’nde gösterilenler ‘uzaylı’ kalıntıları mı? Sunum yapan Jaime Maussan kimdir?

    - Siyasi Haber

    Sezgin Tanrıkulu gündeme getirmişti… Kuşkonar-Koçağılı ve Kulp: 1990’lı yılların delilli cinayetleri

    - Siyasi Haber

    Kürtler, Arap aşiretleri ve karmaşık bir hesaplaşma: Suriye’de neler oluyor?

    - Fehim Taştekin

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    CHP’li Başevirgen: 8 ayda 71 bin 500 esnaf dükkanını kapattı

    2 Ekim 2023

    İngiltere’de doktorlar bir kez daha grevde: 85 bin sağlıkçı iş bıraktı

    2 Ekim 2023

    TABİB “norm kadro” talebiyle Kartal Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi

    30 Eylül 2023
    Kadın

    İstanbul Sözleşmesi Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girdi

    2 Ekim 2023

    İran’da 9 ayda bin 700 kişi tutuklandı

    30 Eylül 2023

    ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldıkları için yargılanan kadınlar beraat etti

    28 Eylül 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.