AYM, gazeteci Cemil Uğur’un helikopterden atılan köylülere ilişkin yaptığı haber nedeniyle tutuklanmasını hukuka aykırı buldu. AYM, Uğur’un suçlandığı tüm iddiaların gazetecilikle ilgili olduğuna dikkat çekti.
Anayasa Mahkemesi (AYM), kamuoyunda Helikopter Davası olarak bilinen dosya kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Cemil Uğur’un tutuklanmasını oy birliğiyle hukuka aykırı buldu.
AYM, Uğur’un kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, MLSA Hukuk Birimi tarafından yapılan başvuruda gazeteci Uğur’un tutuklanmasının kuvvetli bir değerlendirme yapılmaksızın, gerekçelendirilmeden gerçekleştirildiği tespitinde bulundu.
“Terör propagandasına ilişkin delil sunulmadı”
Gazeteci Uğur’un KCK Basın Komitesi’nde yer alarak terör örgütü propagandası niteliğinde haberlerle suçlandığına dikkat çeken AYM, ancak bu duruma ilişkin hiçbir delilin sunulmadığı ve tutuklama kararında böyle bir ilişkinin varlığının ortaya konulmadığını dikkat çekti.
Kararın devamında; “Tutuklama kararında başvurucunun çalıştığı ajansta örgütsel yayınların yapıldığı ileri sürülmüş ise de başvurucuya atfedilebilir bir haberden bahsedilmemiştir. Böyle bir ajansta çalışma olgusunun başvurucunun yapmış olduğu haberlerin içeriği dikkate alınmadan tek başına terörle bağlantılı bir suçlama bakımından kuvvetli suç belirtisi oluşturduğu söylenemeyecektir. Öte yandan soruşturma makamları başvurucunun PKK talimatıyla haber yaptığını ileri sürebilecek herhangi bir özel bulgu veya bilgiyi de gösterememiştir” ifadelerine yer verdi.
Gazeteci Uğur’a kolluk ifadesi sırasında Van’ın Çatak ilçesinde meydana gelen olay ile ilgili yaptığı haberlerin de sorulduğuna dikkat çeken AYM, “Bu haber her ne kadar başvurucuya soru olarak yöneltilmiş ise de ne tutuklamaya talep yazısında ne tutuklama kararında ne de iddianamede ayrıca bir suçlama konusu yapılmamıştır. Bu nedenle başvurucunun bu olaya ilişkin yaptığı haberler yönünden bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir. Başvurucudan ele geçirilen kitap, dergi, gazete, video ve sair materyaller başvurucu tarafından yazılmış veya oluşturulmuş değildir. Başvurucu sadece bunları bulundurmakla suçlanmıştır. Terör örgütünün propagandası niteliğinde bir içeriğe sahip olduğu ileri sürülen bu materyallerin başvurucu tarafından savunulduğu ya da terör örgütünün propagandası amacıyla kullanıldığı ortaya konulamamıştır. Kaldı ki soruşturma makamlarınca söz konusu materyallerin içeriğindeki hangi unsurların propaganda niteliğinde olduğu da gösterilmemiştir” belirlemesi yaptı.
Gazetecilik saikiyle yapıldı
Başvurucunun kendisiyle birlikte tutuklanan diğer gazetecilerin de yer aldığı Whatsapp grubuna üye olmasının normal sosyal ilişkiler mahiyetinde olduğu belirlendiğine dikkat çeken AYM kararında şu ifadelere yer verdi, “Son olarak başvurucu, ceza infaz kurumunda bulunan E.A.nın ağabeyi M.A. ile yaptığı telefon görüşmesine dayanılarak suçlanmıştır. Somut olayda Savcılığın da iddianamede açıkladığı üzere söz konusu telefon görüşmesi hasta tutuklular ile ilgili yapılan bir röportaja ilişkindir. Anılan telefon görüşmesinin terör örgütünün talimatıyla gerçekleştirildiğine, röportajın gazetecilik saikiyle değil de örgütün propagandasını yapma saikiyle yapıldığında dair olgular soruşturma makamlarınca ortaya konulamamıştır. Bu nedenle anılan görüşmenin başvurucunun terör örgütüyle bağlantısı olduğuna dair bir olgu olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Bu itibarla soruşturma belgelerinde yer alan tespit ve değerlendirmeler kapsamında somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.”
Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali
AYM son olarak, “Varılan bu sonuç karşısında tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığına ve tutuklamanın ölçülü olup olmadığına ilişkin ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucu tutuklama tedbiri nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun temel şikâyetiyle ilgili olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmış olması nedeniyle bu iddianın ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir” ifadelerine yer verdi.
AYM, Uğur’a tazminat ödemesine de karar verdi. (MA)