Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Sykes-Picot çöküyor mu?

    14 Eylül 2015

    İlhan Koman Sözlüğü: Dokunma duygusunu tetikleyen büyü…

    26 Temmuz 2021

    Şairler Neden Resim Yapar?

    31 Mart 2022

    Nazi Almanyası’nda kadın olmak II

    28 Temmuz 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      İnsanlık Suçu İşlenirken

      2 Ekim 2023

      El Tema!

      26 Eylül 2023

      Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

      21 Eylül 2023

      Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

      19 Eylül 2023

      Güvenlik ve sürdürülebilirlik

      19 Eylül 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Artshak(Dağlık Karabağ) kanıyor, duyuyor muyuz, görüyor muyuz?

    Artshak(Dağlık Karabağ) kanıyor, duyuyor muyuz, görüyor muyuz?

    TOROS KORKMAZ yazdı: Aralık 2022'den itibaren Azerbaycan ordusu, 3170 km² yüzölçümündeki Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni abluka altına aldı. Bölgede yaşayan 120,000 kişi içinde 30,000 çocuk, 20,000 yaşlı ve 9,000 bakıma muhtaç insan bulunuyor. Tek çıkış yolu olan Laçin koridoru Azerbaycan'ın denetiminde ve insani malzeme taşıyan araçların geçişi sınırlı. Abluka nedeniyle bölge sakinleri beslenme, ilaç ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi."
    Toros Korkmaz- Toros Korkmaz10 Ağustos 20237 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

                                                                                       “ Hiç meyve yok. Elma bile yok!”[1]

    12 Aralık 2022 tarihinden itibaren Azerbaycan ordusu Ermenice Artshak, Türkçe Dağlık Karabağ Cumhuriyeti olarak adlandırılan yüzölçümü 3170 kilometrekare  olan ve yaklaşık 120 000 kişinin yaşadığı ve bu nüfusun 30000’inin çocukların, 20000’inin yaşlıların ve 9000’inin de bakıma muhtaç insanlardan oluştuğu bölgeyi abluka altına almış durumda.[2] Bölgenin dışarıya tek çıkış noktası olan Laçin koridoru Azerbaycan’ın denetiminde olup, insani malzeme taşıyan araçların bile  geçişine çoğunluka izin verilmiyor. Azerbaycan’ın ablukası sonucunda aylardır bölgede yaşayan Ermeniler en temel beslenme, ilaç, barınma gibi en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiler. Bölge halkı açlık, salgın hastalıklar tehdidi altında. Aylardır uluslararası birçok insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları bu ablukanın soykırıma doğru giden bir sürece everilebileceği konusunda ciddi açıklamalar yapıyor.[3] Bunun yanında Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler her ne kadar bağlayıcılığı olmasa da Azerbaycan’a ablukayı kaldırması yönünde beyanlarda bulundular. Türkiye’de genel kamuoyu ve anaakım medyada konunun insani boyutu ile ilgili kayda değer herhangi bir tartışma ya da haber çıkmadığı gibi, olaya tek geçer anlatım tarzı Azerbaycan Ordusu’nun zafer kazandığı güzellemesi üzerine. Dağlık-Karabağ Bölgesi’nde yaşanmakta olan insanlık dramı görülmüyor, işitilmiyor. Gerek AKP-MHP’nin başını çektiği iktidar bloğu gerekse de ana muhalefet CHP ve diğer irili ufaklı sağ partilerden oluşan muhalefet partileri için Ermenistan ve Ermeni halkının çektiği sıkıntılar yok hükmünde. Bu da milliyetçi, şoven ideolojinin Türkiye siyasetinde ne kadar baskın olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor.

    Bu bölge kaynaklı sorunun cok kısa tarihsel arka planına bakacak olursak, Dağlık-Karabağ her ne kadar uluslararası antlaşmalar bağlamında Azerbaycan toprakları olarak gözükse de resmi olarak aslında özerk statüye sahip ve son iki bin beş yüz yıllık tarihinde de Ermenilerin bölge nüfusunun en az yüzde sekseninden fazlasını oluşturdukları bir coğrafyadır. Bu bölge kendi içişlerinde özerk olma kosuluyla, 5 Haziran 1921 tarihinde Stalin’in jeostratejik hesaplar sonucu Azerbaycan’a bağlanmasını emrivakiyle Ermeni hükümetine zorla kabul ettirmesine kadar, Ermenistan topraklarının doğal parçası olarak kabul ediliyordu.[4] Tarihsel Ermeni kültürünün en görkemli yapılarını içinde bolca bulunduran bölgenin Ermeni halkı, Sovyetler döneminde, Sovyet yasalarına ters bir sekilde, Azerbaycan’ın bölgenin özerkliğini Ermeni dilini ve kültürünü yasaklama şeklindeki yok etme çabalarına karşı durmuş, ve 1960’lardan itibaren Ermenistan’a bağlanma yönünde yoğun taleplerde bulunmuştu. Sovyetler’in dağılma sürecine girdiği 1991 yılında yapılan referandumda da açık biçimde Ermenistan’a bağlanma yönünde yüzde seksenleri aşan bir irade ortaya koymuştu.[5]

    Türkiye’nin resmi devlet politikasının Ermenistan-Azerbaycan arasında son otuz beş yıldır  süren askeri çatışmalı sürece yaklaşımı ise iki komşu ülkeyi birbiriyle barıştırmaktan ziyade, koşulsuz bir biçimde Azerbaycan’ın tarafını tutmak olmuş ve hatta bizzat kendi askeri personelini ve birtakim derin devlet unsurlarını[6] da Ermenistan’a karşı kullanılmak üzere Azerbaycan’ın emrine vermiştir.[7] Türkiye, Kıbrıs Adası’nın ancak yüzde 25-30’unu oluşturan Türk nüfus için adaya askeri müdahaleyi bir hak olarak görürken, Ermenilerin nüfusun yüzde doksanına yakınını oluşturdukları bölgedeki hak iddiasını yok saymaları çifte standardın bariz bir örneğidir. Kanımca bunun altında yatan en önemli sebep ne yazık ki Türkiye devletinin yöneticilerinin Anadolu coğrafyasının en kadim halklarından olan Ermeni halkını kendi öz halkı olarak görmemesi, Ermenistan’a dost bir komşu devlet olarak değil de, herhangi bir diplomatik bir ilişki dahi kurmaya dahi lüzum görülmeyen düşman bir ülke gözüyle bakmalarıdır.

    Burada, Pantürkizmin Türkiye’nin resmi devlet ideolojisi olan Türk-İslam sentezinin bir bileşeni olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Pantürkizm, kısaca Dünya’da Türkçe veya Türkçe’nin lehçelerini konuşan çeşitli halk gruplarının toptancı bir yaklaşımla Türk sayılması ve Türkiye’nin önderliğinde tüm bu Türk sayılan halklardan müteşekkil Avrasya kıtasında büyük bir Turan İmparatorluğu kurma hayali olarak özetlenebilir. Bu fikir 20. yüzyılın başında Rusya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na kaçan Tatar Müslüman entellektüeller tarafından Türkiye coğrafyasına sokulmuş ve daha sonra da Osmanlı devlet yönetiminde söz sahibi olacak  İttihat ve Terakki Fırkası’nda giderek etkin hale gelmiştir. İttihat Terakki`nin Osmanlı yönetimini kanlı bir darbeyle ele geçirdiği Ocak 1913’den itibaren Pantürkist ideoloji uygulanabilir bir aşamaya gelmiş ve 1. Dünya Savaşı’nda da Osmanlı Ordusu’nun başkomutanı Enver Paşa’nın Rus cephesinde başlattığı askeri taaruzla gerçekleştirilmek istenmiştir. Her ne kadar Pantürkist politikanın Rusya karşısında 1915 Aralık ayında Sarıkamış’da  alınan ağır yenilgiyle gerçeklikte bir karşılığının olmadığı ortaya çıksa da, daha sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadroların önemli oranda eski İttihatçılardan oluşması, Pantürkist düşüncenin devlet politikasında şartlar izin verdiğinde uygulanmasına cevaz verilecek bir dünya görüşü olarak el altında yedekte tutulmasını sağlamıştır.[8] 

    Sovyetler Birligi’nin dağılma sürecine girdiği 1990’ların başından itibaren Pantürkist görüşler devletin tepesindeki en yetkili kişiler tarafından açıktan söylenmeye başlandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 2000 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de eski Sovyet cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan cumhurbaskanlarına ithafen yaptığı bir konuşmada, “21. Yüzyıl ortak çabalarımızla mutlaka Türk dünyasının yüzyılı olacaktır.” demiştir.[9] 2000’li yıllarda şimdilerde Fetöcü terör örgütü olarak kabul edilen yapıya bu ülkelerde Türkçe eğitim yapan yüzlerce okul açılması konusunda devlet tarafından açık destek verilmişti.[10] En son Pantürkist politik uygulama girişimi 27 Eylül 2020 tarihinde yeniden Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan ikinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda Türkiye`nin Azerbaycan’a sadece askeri malzeme değil doğrudan kurmay personelini de Ermenistan ile savaşmak üzere yollaması ile gerçekleşmiştir.[11] Tüm anaakım medyanın ve siyasetin hararetli bir biçimde bu politikaya destek vermesi kayda değer bir durumdur.

    Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği destekte son yılların uluslararası politik ortamının bu durumu kolaylaştıran bir etken olduğunu belirtmekte fayda vardır. Tarihsel olarak bölgenin en etkili gücü ve adeta hamisi olan Rusya, Ukrayna Savaşı dolayısıyla ağırlığını bölgeden kaydırmak zorunda kalmış ve aynı zamanda da Türkiye’yi Batı’nın kendisine uyguladığı ekonomik yaptırımları delme fırsatı verdiği için bölgesel işbirliği yaptığı önemli bir partner olarak görme eğilimine girmiştir. Dolayısıyla, Rusya’nın çıkarları şu an Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmaktan yanadır. Buna ilaveten Türkiye ve Rusya, Israil[12] ile beraber Azerbaycan’a en fazla miktarda silah satan ülkeler konumunda ve bu satışlardan elde edilen gelirler kuşkusuz bu ülkeler için önemli bir gelir kapısı durumundadır. Bir de Türkiye’nin Azerbaycan’dan nisbeten daha ucuza aldığı doğal gaz da her iki ülkenin çıkarlarını enerji politikaları bağlamında ortaklaştırıyor.[13]

    Türkiye’nin sol, demokrat, barıştan, insan haklarından ve halkların kardeşliğinden yana tutum alan çevrelerinin ulus devletlerin yönetici sınıflarının çıkarlarından ve de özellikle yayılmacı milliyetçi şoven akımlardan bağımsız acilen Dağlık Karabağ Ermenileri’nin akıbeti konusunda harekete geçmeleri insani bir önem arz etmektedir. Ermenilerin Türkiye’nin öz halkı olduğu unutulmadan, Azeri halkı ile beraber barış içinde yaşayacağı bir çözüm konusunda siyaset geliştirmek coğrafyamıza kalıcı barışı getirme yönünde ciddi katkıda bulunacaktır. Türk, Azeri ve Ermeni halklarının kardeşleşmesi kuşkusuz halkların büyük çoğunluğunun yararınadır.


    [1] Artsakhlı bır çocuğun kendisine uzatılan mikrofana söylediğı sözler: The blockade of Artsakh.Children are starving.Old people are dying.World has been silent for 230days – YouTube

    [2] 30000 armenian children of Artsakh in blockade by Azerbaijan: ethnic cleansing, EU officials say – YouTube

    [3] Opinion: With Russia’s fading power in Ukraine, a second catastrophe looms | CNN

    [4] The Armenia and Azerbaijan conflict over Nagorno-Karabakh, explained – Vox

    [5] Berg-Karabach (Aserbaidschan), 10. Dezember 1991 : Unabhängigkeit — [in German] (sudd.ch)

    [6] Türkeş, Azerbaycan’da gerilla kampı kurdurmuş (yenisafak.com)

    [7] What’s Turkey’s role in the Nagorno-Karabakh conflict? | Features | Al Jazeera

    [8] Pan-Turkism — EGO (ieg-ego.eu)

    [9] T.C.CUMHURBAŞKANLIĞI : Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları VI. Zirve Toplantısı’nda Yaptıkları Konuşma (tccb.gov.tr)

    [10] Geçmişten günümüze “FETÖ’nün siyasi ayağı” – Medyascope

    [11] Azerbaijan-Türkiye military cooperation: One nation, one army | Opinion (dailysabah.com)

    [12] Israel’s Massive Supply of Sophisticated Weapons to Azerbaijan (armenianweekly.com)

    [13] Turkey seals 11 bcm Azeri gas deal and making progress on supply, minister says | Reuters

    Dağlık Karabağ
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıBursa’da kadın cinayeti
    Sonraki Yazı Mahkemenin MKM kararını değerlendiren MLSA Eş Direktörü Ok: Kürt sanatçılar Türkiye’deki müziğin önünü açtı

    İlgili Yazılar

    İnsanlık Suçu İşlenirken

    Yazılar 2 Ekim 2023

    BM: Dağlık Karabağ’da 100 binden fazla insan göç etti

    Dünya 30 Eylül 2023

    SYKP: Artsakh’ın (Dağlık Karabağ) işgaline ve ilhakına hayır!

    Manşet 22 Eylül 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    İnsanlık Suçu İşlenirken

    - Toros Korkmaz

    El Tema!

    - Betül Yangın

    Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

    - Toros Korkmaz

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

    - Betül Yangın

    Güvenlik ve sürdürülebilirlik

    - Cengiz Onur

    Devlet sahipsiz mi, sahipleri kimler?

    - Hüsnü Gürbey
    Tarihten

    Onbeşler – Hikmet Kıvılcımlı

    Mustafa Suphi ve yoldaşları, Marx’ın Paris komünarları için dediği gibi “göklere sıçrayan kahramanlık” timsalidirler. Tıpkı gene Paris komünarlarını kasıp kavuran…

    Seçtiklerimiz

    Kerbela’ya çevirdiler, konteynere tıktılar, şimdi de parselliyorlar

    - Bahadır Özgür

    Tatik ve Papik (Տատիկ և Պապիկ)

    - Siyasi Haber

    Meksika’da sergilenen sahte uzaylıların gerçek hikayesi, uzaylılardan bile ilginç!

    - Çağrı Mert Bakırcı

    Meksika Kongresi’nde gösterilenler ‘uzaylı’ kalıntıları mı? Sunum yapan Jaime Maussan kimdir?

    - Siyasi Haber

    Sezgin Tanrıkulu gündeme getirmişti… Kuşkonar-Koçağılı ve Kulp: 1990’lı yılların delilli cinayetleri

    - Siyasi Haber

    Kürtler, Arap aşiretleri ve karmaşık bir hesaplaşma: Suriye’de neler oluyor?

    - Fehim Taştekin

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    CHP’li Başevirgen: 8 ayda 71 bin 500 esnaf dükkanını kapattı

    2 Ekim 2023

    İngiltere’de doktorlar bir kez daha grevde: 85 bin sağlıkçı iş bıraktı

    2 Ekim 2023

    TABİB “norm kadro” talebiyle Kartal Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi

    30 Eylül 2023
    Kadın

    İstanbul Sözleşmesi Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girdi

    2 Ekim 2023

    İran’da 9 ayda bin 700 kişi tutuklandı

    30 Eylül 2023

    ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldıkları için yargılanan kadınlar beraat etti

    28 Eylül 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.