Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Öğrenmenin yaşı çok!

    7 Kasım 2015

    Küresel Anaforun Merkezi: Suriye

    6 Aralık 2015

    Sosyalistlerin kaç oyu var ki

    15 Eylül 2015

    Seçim sonuçları: Kim kazandı?

    15 Eylül 2015
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Gayrimeşru Cumhurbaşkanı – I

      31 Mayıs 2023

      Erdoğan Yurt dışında geriledi, ülkede yıkılacak

      26 Mayıs 2023

      İnsanlar, kentler ve çeşitli görüşmelerden Çin izlenimleri

      17 Mayıs 2023

      İkinci Tur’da nasıl kazanırız?

      17 Mayıs 2023

      100. Yılda Red ve İnkar Devam Ediyor!

      13 Mayıs 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » “Arsızlık” mı dediniz?

    “Arsızlık” mı dediniz?

    ERTUĞRUL KÜRKÇÜ'nün Bianet'teki yazısı: "Kral çıplak yakalandı. "Arsızlık", çıplaklığın görünmesinde, ifade edilmesinde, hatta çıplaklığın kendisinde bile değildi. Milyonların görünen gerçeği idrak etmeyeceklerine inanacak kadar kendini kaybetmekteydi."
    Ertuğrul Kürkçü- Ertuğrul Kürkçü24 Mayıs 20235 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

    Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün “TRT Ortak Yayını” adı verilen, kamu olanaklarının Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası için tek yanlı kullanıldığı canlı TV sohbetinde ağzından kaçırdığı birkaç sözcük AKP’nin propaganda aygıtının içe dönük işleyişinde herhangi bir ahlaki ve entelektüel norm ile sınırlanmamışlığının bir anda herkesçe anlaşılmasına yol açmıştı.

    Programda gazeteci rolünde yer alan Abdülkadir Selvi’nin, program sırasında “iki defa bunlarla video çekmişlerdir” diyerek CHP’yi suçlamasını “bir şey mi kaçırıyorum” zannıyla Erdoğan’a teyit ettirmek üzere sorduğu soru cini şişeden çıkarmaya yetti de arttı.

    Selvi, CHP’nin seçim kampanyası videosuna, “PKK-CHP işbirliği”nin kanıtı olsun diye, o videonun kendi kurgusunda mevcutmuş izlenimi uyandırmak maksadıyla, PKK askeri liderlerinin Kemal Kılıçdaroğlu fanıymışçasına monte edildikleri, mitinglerde halka izlettirilen kaydın sahteliğini kendisi ve AKP’deki herkesin gayet iyi bildiğinden o kadar emin olmalıydı ki, sorusunu Erdoğan’ın hakikaten başka bir videodan bahsettiğini sanarak sormuştu.

    Ne var ki, Selvi’nin boş bulunup Erdoğan’ın akıl dışı açıklamasını irdelemeye kalkışması, durumu iyice acıklı ve gülünç bir hale soktu. Selvi, Erdoğan’ın aslında bu uyduruk montajı kendisine ve -elbette milyonlarca izleyiciye- sahiciymiş gibi anlatması karşısında ne yapacağını bilemeyip dilini yutunca Erdoğan kendisini üstelemek zorunda hissetti: “Ama montaj, ama şu, ama bu video çekimlerini yaptılar,” diye İletişim Başkanlığı’nda üretilen videoların montaj olduğunu ifşadan kendisini alıkoyamadı. Böylece Türk siyaset tarihine AKP ile girmiş olan, rakipleri görsel-işitsel şantaj ve montaj uygulamalarıyla bertaraf etme geleneğinde milletçe yeni bir evreye geçmiş olduk. Artık, durum şu: “Ama montaj, ama şu, ama bu” rejim size neyi yutturmak istiyorsa yutulacak, yoksa o yutturmanın bir yolunu bulacak.

    Doğrusu durumun böylece patlak vermesinde Erdoğan’ın zihin sağlığında artmakta olan bozulmanın da bir rolü olduğunu düşündürecek belirtiler var. Buna tıpta ne ad verildiğini bilmesem de, epeyce bir zamandır, egemen olduğu her yerde kendini evinde hissettiğini, özel olan ile kamusal olan arasındaki ayrımın zihninde ve dilinde giderek silinmekte, gerçek ile hayalin birbirine karışmakta olduğunu görebiliyor, devlet işleri konusunda halka durmaksızın aslı olmayan şeyler söyledikçe bizzat kendisinin toplum ve devletin gerçekleriyle ilgili referanslarının da bulanmakta ve bu yalanlara kendisinin de zaman zaman inanmakta olduğunu sezebiliyoruz. Bu, “tek adam” rejiminde ciddi sonuçlara yol açma potansiyeli taşıyan başlıbaşına bir sorun. Ancak, bunu şimdilik bir yana bırakabiliriz.

    Erdoğan ve en yakın yardımcılarının “montaj” skandalı sonrasında takındıkları tutum, devletin toplumun karşısına yalan ve kurmacayla çıkma konusunda her türlü mahcubiyetten arınarak kamusal alana seslenişi toplumun gerçeklik algısına karşı bir saldırıya dönüştürmekten imtina etmeyeceğini gösteriyor. Asıl yakın ve ciddi tehlike bu.

    Gençlerinin kıvrak (!) zekası

    Erdoğan montaj faciasının üzerine bir gece yattıktan sonra sonra Salı günü Sivas’ta halkın karşısına geçip şunları söyledi: “Terör elebaşıları videolarla CHP’ye destek verdi. Şimdi bunlar çıkmışlar bu gerçekleri 5 saniyeye sığdıran gençlerimizin kıvrak zekâsının ürünü bir video üzerinde arsızca tepiniyorlar. Bu teröristler desteği açıkça ilan ettiler. Elbette bunları babalarının hayrına yapmadılar. Van’da ‘kana kan intikam’ dediler. Bu naraları atarken asla gocunmadılar, asla utanmadılar. Milletin gözlerinden kaçırdıkları tüm rezillikler tek tek ortaya saçılmıştır. Bölücü ve FETÖ’cülerle kurdukları ortaklığı gizleyemezler. Eteklerine yapıştıkları emperyalistlerden aldığı cesaretle terör örgütlerine dağıttıkları mavi boncuklar da işe yaramayacaklardır.”

    Bir seçim kampanyasının orta yerinde, kamu olanaklarını şahsi mülkü gibi kullanarak rakibini alt etmeye yeltenmesinin suç, kusur, kabahat olması bir yana kalsın, bu yeterince utanç verici değilmiş gibi, bu olanakları üstelik bir de yalan imalatı için kullanmayı, “gerçekleri 5 saniyeye sığdıran gençlerimizin kıvrak zekâsının ürünü bir video” olarak savunmanın toplumsal maliyetini ve bundan doğacak bütün diğer sonuçları tasavvur etmek bile bir kabustan farksız.

    Devlet gücünü elde tutmak ve o gücü asıl hak edenden almak için kurduğunuz yalan fabrikasının faturasını “gençlerin kıvrak zekası”na ciro etmek kaçınılmazca şuraya varacaktır: Pratikte herkesin her yerde aynı yalanı üretmeye devam etmesi bir tür “delikanlılık” mertebesine yükseltilecek; bu, kalleşliği erdem haline getirecek, yalanı ister istemez toplumda ve devlette gerçekten daha güçlü, daha değerli, ve daha itibarlı kılacak ve sonunda yalan devlet gücüyle, devlet yalanın üstünlüğüyle tahkim edilecektir.

    Nitekim Erdoğan’ın tutum, davranış ve huylarından norm üretmekle görevli kapı kulları olan Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının başı İbrahim Kalın, sadece bir kaç saat sonra İletişim Başkanlığının tahsis ettiği kanaldan bu maksatla Erdoğan’ın incilerini yeniden saçıyordu:

    Video değilse de unsurlar gerçek (!)

    “Bir grup kıvrak zekalı gencin kurguladığı video. Videoda bir araya getirilen unsurlar gerçek. Asıl mesele bu açıklamaları PKK kadroları yaptı mı, yapmadı mı? Sorması gereken bu. 1,5 aydır PKK kadroların ardı ardına sayın Kılıçdaroğlu’nun destek açıklamalarını biliyoruz. Bir terör örgütü sizinle ilgili lehte açıklamalar yaptı. Doğal olarak rahatsız olursunuz. Doğal olarak ‘siz kimsiniz’ dersiniz. 1. turda bunlarla ilgili bir şey duyduk mu biz? Sayın Kılıçdaroğlu’nun bundan rahatsız duyduğunu düşünüyorum ama bu konuda sessiz kalındı. Bunu birinci turda ifade etmesi gerekirdi ama şimdi ediyor. O zaman HDP ile konuşsun bunu. Kamuoyunda böyle bir tablo var. İnsanlar da haklı olarak ‘Bunların temsilcileri nasıl oluyor da bir adayla ilgili açıklama yapıyorlar, 28 Mayıs’ta zafer halayları çekeceğiz’ diyorlar.”

    Başdanışman da teyit ettiğine göre, bundan böyle iktidarın duymak ve duyurmak istediği yalanı kurgularsanız, rejim size “bir grup kıvrak zekalı genç” sevimliliği ihsan edecek, hem de bedavadan. Gezi isyanının içinden doğan zeka parıltılarının, sınır tanımayan nüktenin, neşe ve heyecanın, derinlik ve karmaşıklığın altında ezilmiş bönlük devlet katına yükselince, hem haset hem zulümkarlıkta ne kadar sınırsızlaşabilir, yaşayıp görüyoruz.

    Ne kadar zıvanadan çıkılırsa çıkılsın, ne kadar pişkin görünmeye çalışılırsa çalışılsın, ne kadar utanma duygusundan arınılmış olursa olsun, ta devletin en tepesinden rakibi vurmak için bula bula en eblehçe kurguya sarılmış olmanız yetmez gibi, kendinizi de bu öyküye inandırmış olmanız fakat milyonların tanıklığında dalkavuğunuzu bile inandıramamanız ve “ama montaj, ama şu, ama bu” diye sayıklarken yakalanmanızın acısı hiç de kolay geçmez.

    Kral çıplak yakalandı.

    “Arsızlık“, çıplaklığın görünmesinde, ifade edilmesinde, hatta çıplaklığın kendisinde bile değildi. Milyonların görünen gerçeği idrak etmeyeceklerine inanacak kadar kendini kaybetmekteydi.  

    Arsızlık Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Montaj Recep Tayyip Erdoğan
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıMaltepe’de yol kenarında çalışan İBB işçilerine araç çarptı: 4 işçi hayatını kaybetti
    Sonraki Yazı Ümit Özdağ: Zafer Partisi olarak Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz

    İlgili Yazılar

    ÇAYKUR, çaya yüzde 43 zam yaptı

    Manşet 8 Haziran 2023

    MGK sona erdi, 7 maddelik bildiri yayımlandı

    Manşet 8 Haziran 2023

    Gültan Kışanak: Muhalefet hırsızın hiç mi suçu yok durumuna düşmesin

    Manşet 7 Haziran 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    Gayrimeşru Cumhurbaşkanı – I

    - Tuncay Yılmaz

    Erdoğan Yurt dışında geriledi, ülkede yıkılacak

    - Tuncay Yılmaz

    İnsanlar, kentler ve çeşitli görüşmelerden Çin izlenimleri

    - Mehmet Yücel

    İkinci Tur’da nasıl kazanırız?

    - Tuncay Yılmaz

    100. Yılda Red ve İnkar Devam Ediyor!

    - Kadir Akın

    Fareler, muktedirler ve seçim

    - Mehmet Özgen
    Tarihten

    Mustafa Kahya ölümünün 8. yılında mezarı başında anıldı

    Kurtuluş örgütünde başlayan siyasi yaşamı ÖDP ve SDP’de MYK üyeliği, Sosyalist Parti’de Genel Başkanlık’la süren ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin…

    Seçtiklerimiz

    Bir komün deneyimi: Longo Maï

    - Siyasi Haber

    29 Mayıs: ‘Vaziyet ve manzara-i umumiye’

    - Ertuğrul Kürkçü

    “Arsızlık” mı dediniz?

    - Ertuğrul Kürkçü

    Irmakların yönünü çevirme zamanı

    - Ertuğrul Kürkçü

    İnternet kısıtlamaları olursa nasıl aşarız?

    - Füsun Nebil

    Seçim gecesi

    - Ertuğrul Kürkçü

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    İSİG: 2023 yılının ilk 5 ayında en az 730 işçi öldü

    8 Haziran 2023

    İşçilerden belediyede yaşanan usulsüzlüklere ve sendika yönetimine tepki

    8 Haziran 2023

    Eğitim Sendikaları: “Manevi danışman” projesi eğitimin dinselleştirme sürecini hızlandıracak

    6 Haziran 2023
    Kadın

    Ormana kaçırıp darp etti, mahkeme Vali Orhan Çifçi’ye ‘haksız tahrik’ uyguladı

    9 Haziran 2023

    Hakkında 52 taciz şikayeti olan doktor görevinin başında

    7 Haziran 2023

    18 yaşındaki Zuhal Ebrar Yıldız’ı öldüren polis tahliye edildi

    7 Haziran 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.