Arka Sokakların dizisinin Komiser Mesut’u, Şevket Çoruh: Çok şükür, yandaş medyanın bunca propaganda bombardımanına rağmen halkımız bu yandaş medyaya itibar etmiyor.
Cumhuriyet’ten Hilal Köse Şevket Çoruh’la röportaj yaptı. Muhalif kimliğiyle de tanınan Çoruh çarpıcı açıklamalarda bulundu.
‘Bizim neyimiz doğru ki karantinamız doğru olsun’
“Sanatçı gözüyle bizim insanımızın salgın güncesine dair neler söylersiniz? Sizi en çok şaşırtan neydi bu süreçte?” sorusuna Çoruh şöyle cevap vermiş:
“Beni çok üzen İstanbul’un salgın haritası oldu. Böyle genellemelerden kaçınırım ama haritanın renklerine bakarak yorumladığımda; işe gitmek zorunda olan, evde kalma olasılığı bulunmayan, dar gelirli yurttaşlarımızın çoğunlukla yaşadığı semtler kıpkırmızıydı. Covid 19’un insan ayırmadığını söyledilerdi ama o bile yalanmış. Deveye sormuşlar neren eğri diye nerem doğru demiş. Bizim neyimiz doğru ki karantinamız doğru olsun. AVM açık, ama Camiler kapalı. Voleybol basketbol ligleri iptal ama futbol ligleri oynanıyor. Maskesiz sokağa çıkmak yasak ama maske gelmiyor, satılması yasak, sonra serbest. Gençler evden çıkamaz ama çalışan gençler çıkıp virüsle yüz yüze gelebilir. Yani para söz konusu ise karantinada her şey mubah. Faşist politikaları ile ülkede liyakati, kuvvetler ayrılığını, ifade özgürlüğünü bitirip, demokrasiyi ve anayasayı rafa kaldıran, muhalefeti ben de kınıyorum. Hele muhalefet belediyelerinin yaptıkları akıl alır gibi değil, halka yardım etmeler, faturalarını ödemeler, bakkal borçlarını silip yardım kolileri ulaştırmalar, dinazor parkı yapmak yerine su borularını yenilemeye çalışmalar falan, bu tip provokasyonları yemeyiz biz.”
‘Böbürlenme insanoğlu senden büyük virüs var’
“Sizce bu salgın, dünyada ve Türkiye’de insanların özgürleştiği, insani değerlerin hatırlandığı bir süreci başlatacak mı, ders alacak mı insanlar?” diye sorulduğunda ise şöyle cevaplıyor Şevket Çoruh:
“Bilmem, yaşayıp göreceğiz. Ama geçmiş salgınlardan sonra yaşananları inceledikçe öyle bir aydınlanmanın aksine bol bol savaş, kan, gözyaşı gösteriyor bize tarih. Umalım da öyle olmasın.
Virüs sonrası için iki fikir var, birincisi artık dünya eski dünya olmayacak söylemi. İkincisi ise insanın unutma kabiliyeti ile çok hızlı bir şekilde bu salgını unutup eski düzenine ya da düzensizliğine devam edeceği yolunda. Kimin hangisi işine geliyorsa o açıdan bakmayı tercih ediyor. Ben insanın ve dünyanın mahvolmasına sebep olan aç gözlülük duygusu değişmediği sürece hiçbir şeyin değişeceğine inanmıyorum. İnsanlığın alması gereken en büyük ders, ‘böbürlenme insanoğlu senden büyük virüs var’, olabilir.”
‘Vicdanın varsa susmazsın’
“Mesela ifade özgürlüğü… Gazetecilerin konuşması gerekirken susmasını eleştirdiniz. Neden susuyorlar sizce? Konuşmak neden zor?” sorusunu “vicdanın varsa susmazsın” diye cevaplıyor Çoruh:
“İfade özgürlüğünün olmadığını söyleseniz bile kaç kişi sizi duyuyor, alternatif medya kanalları haricinde kaç TV, kaç gazete muhalefet yapabiliyor ya da muhalefet yapanlar yaptıkları için cezasız kalıyor? Medya üzerindeki baskı, sansür ve cezalar ortada, iktidar kendi gibi düşünmeyen herkesi cezalandırıyor, sonra dalga geçer gibi demokrasiden ve basın özgürlüğünden bahsediyor. İktidarın en büyük başarısı yaptıklarının tam tersi açıklamalar yapması ve bunu kendi yandaş medyasından gerçekmiş gibi empoze etmesi. Çok şükür, yandaş medyanın bunca propaganda bombardımanına rağmen halkımız bu yandaş medyaya itibar etmiyor. Sadece medya değil sanatçı, iş insanı herkes ifade özgürlüğünün yanında olmalı ve lafını esirgememeli, lafta kalsa da bu bizim anayasal hakkımız. Dünyanın dönmediğini söyletmiş engizisyon Galile’ye; dünya ise bunu hiç sallamadan dönmeye devam etmiş, değil mi? Sussak da susmasak da gerçekleri değiştiremiyorlar işte. Mıh gibi duruyor o gerçek ve günü geldiğinde hepsinin eline ayağına dolanıyor. Vicdan dediğin müessese dünyadaki bütün hukuk sistemlerinden kuvvetli bence. Vicdanın varsa susmazsın. Gevezeliğim o yüzden sanırım.”
‘Gülmeyi özlemiş insanlar herhalde’
“İnsanlar seçim dönemindeki o gülüşünüzü unutamadı… Bu kadar ilgi görmesini neye bağladınız siz?” sorusunu ise şöyle yanıtlamış Çoruh:
“O gülüşümün bu kadar ilgi görmesinin sebebi, ifade özgürlüğünün eksikliği. Adamın biri, bir olaydan sonra çıkıp sadece gülüyor ve bundan birileri çok mutlu oluyor birileri de aşırı rahatsız oluyor. Demokratik bir ülkede olsa bunca kişinin umursayacağını, bu kadar olay olacağını zannetmem. Gülüşü tekrar tekrar benden istemelerine gerek yok artık, teknolojik imkanlar var canları çekti mi açıp internetten izleyebilirler. Nasreddin Hoca’nın torunlarıyız, ecdat olarak yani… Gülmeyi de güldürmeyi de seviyoruz. Gülmeyi özlemiş insanlar herhalde, bilemiyorum.”
‘Muhalefeti ben de kınıyorum!’
Çoruh "Para söz konusu ise karantinada her şey mubah” düşüncesinde. Sanatçı inceliğiyle İktidarı maytaba almayı da ihmal etmemiş Çoruh:
“Faşist politikaları ile ülkede liyakati, kuvvetler ayrılığını, ifade özgürlüğünü bitirip, demokrasiyi ve anayasayı rafa kaldıran, muhalefeti ben de kınıyorum. Hele muhalefet belediyelerinin yaptıkları akıl alır gibi değil, halka yardım etmeler, faturalarını ödemeler, bakkal borçlarını silip yardım kolileri ulaştırmalar, dinazor parkı yapmak yerine su borularını yenilemeye çalışmalar falan, bu tip provokasyonları yemeyiz biz."