SEÇTİKLERİMİZ – Fehim Taştekin’in Al-Monitor’daki yazısı: “Gaziantep oluşumu Afrin’de fiilen işe koyulduğunda Kürtler arasındaki bu çatlağın daha da büyümesi hatta çatışmaya dönüşmesi muhtemel. Üstelik bu oluşum şimdi Türkiye’nin himayesinde PYD’nin Kobani’den sonra en fazla toplumsal tabana sahip olduğu Afrin’e talip oluyor.”
FEHİM TAŞTEKİN
Türkiye Zeytin Dalı Harekâtı ile ele geçirdiği Afrin’de alternatif yönetim tesis etmeye çalışırken rakip Kürt gruplar arasındaki eski husumetleri yeniden diriltti.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile kavgalı olan Kürtler, Türkiye’nin yönlendirmesiyle “Afrin Kurtuluş Kongresi” adı altında Gaziantep’te bir araya gelip bir meclis oluşturdu. Afrin’i yönetecek yapının ilk ayağı olan bu oluşum, Suriye’nin kuzeyinde fiilen özerklik tesis eden partiler tarafından ihanetle suçlandı. İki taraf arasındaki suçlamalar keskinleşerek devam ediyor.
Türk hükümeti ve medyanın PYD’yi şeytanileştiren kampanyasına Suriyeli rakip Kürtler de eşlik etmeye başladı. Bu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Afrin’i gerçek sahiplerine bırakacağız” söylemine yarayan bir sonuç üretiyor.
Türk medyası ise Zeytin Dalı Harekâtı ve Gaziantep oluşumunu Afrin gibi yerlerde söz sahibi olmak için fırsat olarak gören Kürt temsilcilerinin PYD ve Halk Savunma Güçleri (YPG) aleyhine demeçlerini hararetle öne çıkarıyor.
Bu kampanyada öne çıkan isimlerden biri Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) üyesi ve Bağımsız Suriye Kürtleri Derneği Başkanı Abdülaziz Temo. 2011’de Kamışlı’da öldürülen Gelecek Hareketi’nin lideri Mişel Temo’nun kardeşi olan Abdülaziz Temo’nun şu ifadeleri manşetlere çekildi: "Nasıl ki DAEŞ Arapların içinden çıktı, PYD de Kürtlerin DAEŞ’i konumuna geldi. Afrin'de yeni bir 'Kandil' kurmak istediler."
ENKS Sözcüsü Abdulbari Osman’ın "PYD zulmün adıdır. Afrin'de zulüm var" sözleri de köpürtülerek verildi.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eski Başkanı Mesud Barzani’nin desteğiyle kurulan ENKS, Rojava’da tesis edilen yönetime ortak olmak üzere 2012’de Erbil’de Kürt Yüksek Konseyi ile bir anlaşma imzalamıştı. ENKS’ye göre PYD dışlayıcı davrandığı için, Kürt Yüksek Konseyi’ne göre ENKS temsilci gönderemediği için bu anlaşma hayata geçirilemedi. Kürtler arasında barışı sağlayacak önemli bir şans bu şekilde kaçırılırken ENKS daha sonra Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) ile ortak hareket etmeye başladı.
Barzani destekli kanat şimdi Afrin’de hesaplaşma imkânı buldu. Abdülaziz Temo hedef ve beklentilerinin Afrin’in ötesinde olduğunu vurguladı: “Menbic, Tel Rıfat, Resulayn, Kamışlı ve Rakka’nın da terör örgütünden temizlenmesini istiyoruz. Bunu yapacak tek güç Türkiye’dir.”
Bu kesim PYD’yi her zaman rejimle birlikte hareket etmek ve diğer muhalifleri dışlamakla suçladı. PYD karşıtları, Gaziantep’te ortaya çıkartan bildiriyle Afrin’de Afrinlilerin söz sahibi olacağını vaat etti.
Fakat esasen kumandanın Türkiye’nin elinde olduğu bir vekâlet düzeni kuruluyor. Ötekiler de haliyle bunu “işgalci yönetim” olarak görüyor.
Afrin’e taşınıncaya kadar Gaziantep’i üs edinen alternatif yönetim açıkladığı deklarasyonda programını şöyle özetledi:
Afrin’de barış ve güvenlik sağlanacak
Halktaki silahlar toplanacak
Yerel meclis seçilecek
Yerel emniyet güçleri oluşturulacak
Tüm kuruluşlar etkinleştirilecek
Eğitim, sağlık ve adalet düzenli şekilde sağlanacak
Son olaylarda mağdur olanların zararları karşılanacak
Kadın hakları korunacak
Medya ve fikir özgürlüğü temin edilecek
Verilen bilgilere göre bu kararları, 24 Kürt, sekiz Arap, birer Alevi, Ezidi ve Türkmen’den oluşan 35 kişilik bir heyet hayata geçirecek.
Vaat edilen bu yapıyı biraz açtığımızda ise manzara epey değişiyor. Türkiye’nin Afrin’e bir vali ve vali yardımcısı atayacağını söyleyen Afrin Kurtuluş Kongresi Sözcüsü Hasan Şindi şöyle diyor: “Afrin için bir vali belirlenecek. Ama bu valinin kim olacağını bilmiyoruz. Türkiye’den biri olacak ve hükümet belirleyecek. Kaymakam da olacak. Yine Türkiye’den. Afrin, Antakya’ya ait olacak. Hatay Valisi ile Afrin valisi koordinasyon içinde olacak.”
Abdülaziz Temo da Türkiye’nin ilk etapta, üç-altı ay içerisinde, bin Afrinliyi polis olarak eğiteceğine dikkat çekiyor. Güvenliği bu polisler sağlayacak. Bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin’de kalmaya devam edecek.
Özetle, Fırat Kalkanı Harekâtı ile ele geçirilen Cerablus, El Bab, Azez ve Mare’de uygulanan sistem Afrin’e de taş��nmış olacak.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Fırat Kalkanı bölgesindeki durumu 27 Ocak’ta “Azez’de, Cerablus’ta, Mare’de bugün kaymakamımız var, emniyet müdürümüz var, bugün jandarma komutanımız var” sözleriyle anlatmıştı. Erdoğan da 23 Mart’taki konuşmasında Afrin’e yakında vali atanacağını doğruladı.
PYD ve ortakları nezdinde ise Gaziantep oluşumu ihanet içinde. Suriye’nin kuzeyinde aktif 16 Kürt siyasi parti, Gaziantep oluşumunu gayrimeşru ilan ederek ENKS içindeki partilere tutumlarını gözden geçirme çağrısı yaptı.
Suriye Kürt Sol Partisi ve Suriye Demokratik Kürt Partisi’nin de aralarında bulunduğu örgütlerin ortak bildirisinde “Türk istihbaratı MİT’in gözetim ve denetiminde Antep’te gerçekleştirilen toplantıda oluşturulan meclisin meşru olmadığını belirtiyoruz” ifadesi yer aldı.
PYD dahil çok sayıda örgütün çatı kuruluşu olan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) de benzer bir çağrı yaptı: “Bu grup ve kişiler açık şekilde Kürt halkına ihanet etmektedir. Bunlar işgalciliği meşrulaştırıyor, demografik değişimi ve işgali açık şekilde kabul etmiş oluyor. (…) Bugün sözde Antep meclisinde yer alan alanlar (…) 1500 sivilin katledilmesine suç ortağı olanlardır.”
TEV-DEM Eş Başkanı Aldar Halil de Gaziantep’teki meclisi “ihanet meclisi” diye niteleyerek şöyle konuştu: “Afrin halkını değil işgalcileri temsil ediyor. Bugün onları kullanan Türk devleti hiçbir zaman onlara saygı göstermeyecektir. Sadece kendi çıkarları için köle olarak kullanacaktır. Türk devleti bunların eliyle Afrin demografisini değiştirmek istiyor.” Benzer çağrı ve tepkiler başka örgütlerden de geldi.
Gaziantep oluşumu Afrin’de fiilen işe koyulduğunda Kürtler arasındaki bu çatlağın daha da büyümesi hatta çatışmaya dönüşmesi muhtemel. Üstelik bu oluşum şimdi Türkiye’nin himayesinde PYD’nin Kobani’den sonra en fazla toplumsal tabana sahip olduğu Afrin’e talip oluyor. Ancak Türkiye’nin mali desteği ve garantörlüğü ortadan kalktığında bu yapının orada uzun süre tutunabilmesi zor görünüyor. Zira ENKS içindeki partiler 2011’de rejim karşıtı gösteriler patlak verdiği sırada Kamışlı gibi geleneksel kalelerinde bile PYD kadar toplumu mobilize etmeyi başaramamıştı.