Binlerce insan Almanya’nın Stuttgart şehrinde, “Irkçılığa ve Şiddete Hayır” dedi Miting alanında, SYKP’nin başlattığı “Erdoğan yargılansın” kampanyası çerçevesindeki etkinlikler de büyük ilgi gördü
Binlerce insan Almanya’nın Stuttgart şehrinde, "Irkçılığa ve Şiddete Hayır" dedi Miting alanında, SYKP'nin başlattığı "Erdoğan yargılansın" kampanyası çerçevesindeki etkinlikler de büyük ilgi gördü. #Erdoganyargilansin Mültecilere, göçmenler yönelik ırkçılığa ve şiddete karşı 81 kurumun çağrısıyla yapılan büyük mitinge 8 bin kişi katıldı.
DİDF ve TGD'nin de aktif yer aldığı miting, Baden-Württtemberg eyaletinde büyük ses getirdi. Çağrıcılar arasında kilise, parti, girişim ve çok sayıda inisiyatifin yer aldığı mitingde, SYKP'nin "NO PEGİDA", "Kahrolsun Irkçılık' Kahrolsun Faşizm" pankartı büyük ilgi görürken, özellikle Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa Örgütü’nün Avrupa çapında başlattığı "Erdoğan yargılansın" pankartı, hem kitlenin hem de medyanın büyük ilgisini çekti.
Alanda ve alışveriş merkezinin ana caddesi olan König Strasse'de Türkçe ve Almanca "Erdoğan yargılansın" bildirisinden iki bin adet dağıtılırken, 500'ün üzerinde imza toplandı. Sığınmacılara karşı ırkçılığın ve şiddetin protesto edildiği mitingde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargılanmasını isteyen SYKP'nin bu kampanyası çok anlamlı bulundu. Bazı Almanlar bildiriyi yakınlarına dağıtmak için fazlaca aldı.
SYKP Avrupa Örgütü’nün, iki ay sürdüreceği kampanyaya 5 Ocak’ta Almanya Ulm şehrinde start verilmişti. Dün ise Stutgart’ta eylem yapıldı. Kampanya bugün, İsviçre’nin Zürich şehrinde devam edecek.
‘Erdoğan Yargılansın’ bildirisinin tam metni şöyle:
‘‘İnsan hakları ihlalcisi ve savaş suçlusu
ERDOĞAN YARGILANMALIDIR!
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece Türkiye halklarına karşı değil, başta Ortadoğu olmak üzere tüm Avrupa ve dünya halklarına karşı insanlık ve savaş suçu işlemektedir.
Cumhurbaşkanlığını, AKP iktidarını ve başkanlık ihtimalini korumak için 7 Haziran’dan bu yana Kürt halkına savaş açmış, ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir.
Tüm dünyanın gözü önünde Sur, Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit ve Kürdistan’ın pek çok kenti tank, top, helikopter ve ağır silahlarla ateş altında tutulmakta, 7 yaşından 77 yaşına tüm Kürt Halkı hedef haline getirilmektedir.
İnsanı, doğası, tarihi, hayvanı katledilen Kürdistan’da adeta bir soykırım tablosu cereyan etmekte. Halkın kendini savunmak için açtığı hendekler ve kendi kendilerini yönetme iradesi katliam için gerekçe gösterilmekte. Oysa bu katliam hamlesinin Ekim 2014’teki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında kararlaştırıldığı tüm kamuoyu tarafından bilinmekte.
Son dönemde ortaya çıkan “Tamil modeli” katliam planı ise Türkiye Cumhuriyeti devleti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının ne büyük bir yalan içerisinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermekte.
12 Yıllık başbakanlık ve 2 yıllık Cumhurbaşkanlığı sürecinde Türkiye ezilenleri ve emekçilerine yaşattığı baskı, zulüm, sömürü ve katliamdır.
Ulusal ve uluslar arası finans-kapitalin de desteğiyle iktidar olan Erdoğan ve AKP’si, iktidarı boyunca sadece Kürt halkına yönelik değil tüm Türkiye haklarına karşı suç işlemiştir;
- İşçilerin kazanılmış haklarını ellerinden almış, neoliberal ekonomi politikalarının en iyi uygulayıcısı olmuştur. Kuralsızlaştırma, esnekleştirme, örgütsüzleştirme yoluyla işçi sınıfını, işsizleri ve halkın büyük kısmını yoksulluğa ve ölüme mahkum etmiştir.
- Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı derinleştirmiş, kuruluşundan beri zaten Türk / İslam (Sünni) karakterli olan devletin bu özelliklerini İslam / Türk olarak daha da belirginleştirmiş, kurumsallaştırmıştır. Bugün Türkiye Erdoğan ve AKP politikaları sonucu olarak, İslam/Türk olanlar ve diğerleri arasında büyük bir boğazlaşmanın eşiğine gelmiş durumda.
- Kürt Halkının büyük bir fedakarlık ve esneklikle geliştirmeye çalıştığı demokratik çözüm anlayışı her fırsatta ya kurnazca kullanılmaya çalışılmış ya da reddedilerek inkar ve imha siyasetine devam etmiştir.
- Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yok sayılan Aleviler ya asimilasyon ya katliam ikilemiyle yüzyüze bırakılmış, en temel hakları kabul edilmeyerek Alevilik bir inanç olarak yok sayılmaya devam edilmiştir.
- Eğitimden yargıya, iş dünyasından yaşam alanlarına tüm kamusal alanlar muhafazakârlaştırılarak nüfusun yarısı olan kadınlar “ev, aile, annelik” kıskacıyla toplumsal yaşamın dışına itilmiştir. Kadını sömürecek ve kullanacak “malı” olarak gören erkek egemen zihniyet AKP’yle birlikte zirveye ulaşmış ve bunun sonucu kadına yönelik şiddet ve erkek cinayetleri yüzde 1400 artmıştır. Bu muhafazakârlaştırma dalgası sadece kadınların değil varlık yokluk mücadelesi veren LGBTİ’lerin de hayatını kâbusa çevirmiştir.
- Doğaya ve kentlere sadece kar/çıkar ekseninde bakarak tarihsel, kültürel, kentsel ve doğal birikimlere karşı adeta bir savaş başlatmıştır.
- Toplumsal birikimleri sermayeye çevrelerine peşkeş çekmenin yanı sıra, Türkiye yönetenler tarihinin en büyük hırsızlık, yolsuzluk pratiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde gerçekleşmiştir.
- Bütün bu uygulamalara karşı duran çeşitli toplumsal kesimlerden muhalif aydın, devrimci, demokrat ve gazeteciler ise ya zindana, ya sürgüne ya da mezara yollanmıştır.
Kendi halkına zulüm eden iktidarlarla ortak mücadele enternasyonalist bir görev olsa da, biliyoruz ki Erdoğan ve AKP iktidarını devirecek asıl mücadele Türkiye emekçilerinin ve ezilenlerinin görevidir.
Ancak Erdoğan ve yönetimindeki AKP’nin iktidarı boyunca işlediği suçlar ve bunların etkileri Türkiye sınırlarını çoktan geçmiş durumda.
Erdoğan ve AKP Türk ve Sünni olmayan ülke halklarına değil, Ortadoğu’daki diğer halklara da düşmanca davranmaktadır. Suriye’deki iç savaşın başlangıcından beri en büyük destekçisi Erdoğan ve AKP olmuştur.
Erdoğan ve yönetimindeki AKP Hükümeti’nin IŞİD, El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra ve benzeri cihatçı/selefi terör örgütlerine maddi, manevi, lojistik desteği artık tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Bu cihatçı/selefi terör örgütlerine yeni militan katılımının, askeri, tıbbi ve temel yaşam malzemelerinin iletiminin Türkiye üzerinden gerçekleşti kayıtlara geçmiş durumdadır.
Dahası, IŞİD’ın kontrolündeki bölgelerden çıkardığı günlük 40-50 bin varil petrolün bizzat Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve son hükümette enerji bakanı yaptığı damadı Berat Albayrak’ın ortak şirketleri üzerinden yapıldığına ilişkin kuvvetli suçlamalar mevcut.
Tayyip Erdoğan ülkede iç savaş ve Ortadoğu’da bölgesel savaşın bir numaralı sanığı ve bu savaşların arka planındaki karanlık ilişkilerin, savaş suçlarının doğrudan muhatabıdır.
Avrupa ülkelerinin vatandaşları olarak “bütün bunlardan bize ne, bunlar sizin, Türkiye’nin sorunu” diyor olabilirsiniz. Ancak durum hiç de öyle değil!
Bizzat Erdoğan’ın göz yumduğu, desteklediği, finanse ve himaye ettiği IŞİD teröristleri bugün sadece Suriye, Irak ve Türkiye için değil başta Avrupa olmak üzere tüm dünya için tehdittir.
IŞİD’in yaptığı katliamlar, petrol, silah, uyuşturucu, organ ticareti sadece Türkiye ve diğer Ortadoğu halklarının sorunu değildir.
Paris’te en son yaşanan katliamın ve Charli Hebdo saldırısının sorumlularının doğrudan Türkiye bağlantıları ve dolaylı olarak da Erdoğan/AKP desteği ortadadır.
IŞİD saldırganlığına karşı bugün Avrupa’da gelişen ırkçılığın dolaylı sorumlusu aynı zamanda IŞİD’a her türlü desteği veren Erdoğan ve AKP hükümetidir.
Erdoğan sadece Türkiye Kürdistan’ında Kürtlere, Soma’da Ermenek’te Türkiye işçi sınıfına, Gezi Parkı’nda, Rize’de, Artvin’de doğa ve kent savunucularına, Alevilere, kadınlara, LGBTİ’ler, demokrasi güçlerine karşı işlediği suçlardan dolayı değil, dünya halklarına karşı işlediği suçlardan dolayı da yargılanmalıdır.
Hepimiz biliyoruz ki Ortadoğu’daki savaşın tek sorumlusu ve savaş suçlusu Erdoğan değildir. Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist devletler, enerji tekelleri, silah baronları ve onların hükümetleri de bu tablonun ortaya çıkmasından birinci dereceden sorumludur.
Ancak bugün bu emperyalist zinciri kırmak için bölgedeki zayıf halkadan tutmak tüm ezilenler halklar ve emekçiler için önemlidir. Erdoğan’ın işlediği insanlık ve savaş suçlarından dolayı yargılanıp mahkum edilmesini sağlamak IŞİD terörünün en büyük destekçilerinden birinden hesap sormak anlamına geleceği gibi, Erdoğan benzeri diktatör özentilerine de gereken gözdağını verecektir. Aynı zamanda savaşın yakıcı ateşinin olduğu bölgeden, Türkiye ve Ortadoğu’dan başlayarak büyük bir emek, barış ve özgürlük hareketinin oluşmasına da güç verecektir.
Bütün bu gerekçelerle;
- Başta Avrupa olmak üzere tüm dünya ezilen, emekçi ve demokratik halklarını “Erdoğan savaş suçlusudur, Uluslar Arası Mahkemede yargılansın” talebimizi güçlendirmeye;
- Ülkelerinin hükümetlerini Erdoğan ve AKP’yle “mülteci pazarlığı” yaparak sürdürdükleri diplomatik, ekonomik, askeri ilişkilerini askıya almaya zorlamaya;
- Ülke/kanton/federasyon parlamentolarının Erdoğan ve AKP’yi işlediği insanlık ve savaş suçlarından dolayı kınamasını sağlamak için birleşik mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
#StopErdogan
#ErdoganYargilansin
#ErdoğanMahkumEdilsin
#Erdogansavassuclusudur
Enternasyonalist mücadeleyi yükseltelim
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa Örgütü’’