Mehveş Evin yazdı: Seçim sonuçlarını çarpıtmak, anti demokratik uygulamaların bayraktarlığını yapmak ve vatandaşın ifade özgürlüğünü bastırmak için ‘ordular’ kuran ve giderek daha fazla yatırım yapan 30 ülkeden biri, Türkiye. Bunu ben değil, düşünce kuruluşu Freedom House söylüyor.
Seçim sonuçlarını çarpıtmak, anti demokratik uygulamaların bayraktarlığını yapmak ve vatandaşın ifade özgürlüğünü bastırmak için ‘ordular’ kuran ve giderek daha fazla yatırım yapan 30 ülkeden biri, Türkiye. Bunu ben değil, düşünce kuruluşu Freedom House söylüyor.
Şaşırdık mı, tabii ki hayır. Ancak meselenin nasıl kontrolden çıktığını, çıkacağını ve yalan haberin ne gibi toplumsal etkileri olduğu konusu, Türkiye’de maalesef yeterince önemsenmiyor, tartışılmıyor. Bilgiye giderek daha fazla insanın internet üzerinden ulaştığı düşünülürse, sonuçları gerçekten felaket…
Washington merkezli Freedom House’un ‘İnternette Özgürlük 2017’ raporunda, bu yıl Türkiye internet özgürlüğü alanında en hızla gerileyenler arasında yer aldı… Geçen yıl 61’inci sıradaki Türkiye, 66’ıncılığa düştü. Az kaldı, bu gidişle Çin’i yakalayacak gibi…
Rusya’nın ABD ve Brexit dahil, seçim ve referandumları etkilemek için uyguladığı yöntemler tüm Dünya’da tartışılırken ‘kendi vatandaşlarını manipüle eden, yanlış bilgi aktararak dezenformasyon yapan’ ülkeler listesinde Türkiye de yer alıyor.
Eldeki gücü kötüye kullanmanın sarih bir örneği daha…. Nasılsa kaynak çok, sorgulamaya gücü yeten yok, önünde boyun eğen eğene. Başkanlık yarışına az kaldı ve bu yolda herşey mübah.
TRENDING TOPIC’LE SAHTE KAMUOYU YARATMAK
The Guardian, Freedom House’un raporuna dayanarak internette kendi vatandaşını kandıran ülkeler hakkında yaptığı haberde Venezüela, Filipinler ve Türkiye’de ‘kanaat şekillendiren’ orduların kurulduğunu yazdı:
Amaç, hükümetin görüşlerini yaymak, kendi önceliklerini benimsettirmek ve sosyal medyada eleştirel düşüncenin önünü kesmek.
Harika, değil mi? Kendi vatandaşlarını kandırmak için para veren bir rejimle yönetildiğimiz, artık tescilli. İşin daha da korkuncu, toplumun pek azı bu yönetmlerden haberdar. Zaten takip ettikleri, maruz kaldıkları kaynaklar, hep yalan dolan…
Raporda, 2016’da 23 ülkede hükümet leyhine ‘astroturfing’ yani sahte halk hareketleri veya sahte kamuoyunun yaratıldığı, bu uygulamanın son 1 yılda çok daha yaygın ve teknolojik olarak sofistike hale geldiği de yer alıyor.
Peki nasıl? Sosyal medya, bot’lar (tek merkezden kontrol edilen ve sahibinin sesi hesaplar), propaganda üreten merkezler ve yalan haberler vasıtasıyla kötüye kullanılıyor. Türkçesi, artık twitter’da ilk sıralarda gördüğünüz ve ‘Aaa insanlar acaba ne hakkında konuşuyor, 'trending topik neymiş bakayım’ dediğiniz başlıkların çoğu, iktidarın yönettiği sahte hesaplar, araçlar ve sponsorlar tarafından belirleniyor.
ELEŞTİREL DÜŞÜNCE BOĞULA, BİLGİ TAHRİF EDİLE!
Efe Kerem Sözeri, ahvalnews.com’daki yazısında Türkiye’de sosyal medya manipülasyonunun nasıl yapıldığını tane tane anlatmış.
Kritik olan, iktidarın ‘zararlı’ bulduğu, beğenmediği yayınları sansürlemesinin yanı sıra kendi söylemini destekleyen kamuoyunu yaratmak için trollere, bot’lara başvurması. (İngilizce olarak yazının tamamını okumak isteyenlere: https://ahvalnews.com/freedoms/trolls-bots-and-shutdowns-how-turkey-manipulates-public-opinion)
Hükümetlerin maaşlı sosyal medya orduları kurduğu ülkelerde dijital bilgi coğrafyası, iktidarın leyhine eğilip bükülüyor, tahrif ediliyor. Ve halkın bu paralı ilişkiden haberi dahi olmuyor.
Sonuç olarak, hızla yaygınlaşan teknolojilerle oluşturulan yalan algının, demokrasi güçleri ve sivil aktivizm üzerindeki etkileri yıkıcı. ‘Halkın büyük çoğunluğu bizim görüşümüzü destekliyor’ denerek muhalif görüşler susturuluyor, ya da yasa değişikliklerini kolay yapılıyor. En kötüsü, bu uygulamaları takip etmek, bulup çıkarmak ve afişe etmek giderek zorlaşıyor.
‘Black Mirror’ dizi serisine senaryo olacak yalan bir dünyada yaşadığımızın kim, ne kadar farkında dersiniz?
RAPORDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR
-
Freedom House’un İnternet Özgürlüğü 2017 raporunda, Türkiye'nin internet özgürlüğünün ciddi bir biçimde kısıtlanmasına verilen en çarpıcı örnek, Güneydoğu'da yaklaşık 28 belediye başkanının görevden alınmasının ardından bölgede 12 milyon kişinin internet erişiminin engellenmesi.
-
Canlı bomba ve farklı örgütlerin silahlı saldırılarının ardından Twitter, Facebook ve YouTube'a erşim aksatıldı, Wikipedia platformu tamamen yasaklandı.
-
15 Temmuz darbe girişiminin ardından birçok kamu görevlisini, öğretmen ve gazetecinin telefonunda bulunduğu iddia edilen ‘Bylock’ gibi uygulamalar da rapora girdi.
-
Hak savunucularının başına geldiği gibi dijital güvenlik seminerine katılmak ya da hükümeti eleştiren tweetler nedeniyle yapılan gözaltı ve tutuklamalar, raporda ‘keyfi ve orantısız’ olarak yer aldı. (Kaynak: Deutsche Welle)
(Bu yazı Artı Gerçek'ten alınmıştır.)