Ahmet Saymadi yazdı: AKP çürüyor, umudunuzu yitirmeyin, ‘enseyi karartmayın’
Demokrasinin nimetlerinden yararlanarak, seçimle gelenlerin seçimle gitmek istememeleri sebebiyle yapılacak olan genel seçimlere saatler kaldı: Yarın 1 Kasım. Ülkeyi 12 yıl boyunca diledikleri yöneten, halkın ürettiğini halk için değil kendi çıkarları için kullanan, ülkenin yarattığı bütün değerleri yandaşlarına peşkeş çeken, özgürlükleri kısıtlayan, farklı düşünen insanlar arasına nefret sokan, toplumu alabildiğine kutuplaştıran AKP iktidarının sonuna geldik: Yarın 1 Kasım.
Onlar sona geldiklerinin farkındalar. Bu tahminden öte bir şey. Sonlarının geldiğinin, işlerin onlar açısından zora girdiği biliyorlar. Nokta dergisi AKP’nin 12 üst düzey yöneticisinin katıldığı, 31 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde yapılan toplantı tutanaklarını yayınlamış ve yayınladıktan sonra dergi kapatılmıştı. O tutanaklardan bir bölümü özetledim:
O tutanaktaki konuşmaların bir kısmı şöyleydi:
‘‘Mücahit Arslan: Her ne kadar yüzde 41 oy almış olsak da biz aslında yüzde 25’lik bir partiyiz. Son dört yıl içinde Lale Devri yaşıyoruz ve toplumsal olanı gözden kaçırıyoruz. Eğer 7 Haziran öncesi yaşanan gerilimin yarısı dahi bu kampanyada yaşansa, gerilim aynı şiddetle devam ederse yüzde 35’in altına ineriz.
Taner Yıldız: Eğitim oranı yükseldikçe bize oy verme oranı düşüyor. Neden? Bu mantıkla her şehirde üniversite açmak kendi kendimizi bitirmek anlamına geliyor.
Faruk Çelik: Kamplaşma mevzusu çok tehlikeli. Nasıl ki 28 Şubat’ta bize zulmedenler bize karşı direnemediler. Biz de bugün bu kesime karşı koyamayacağız. HDP’ye karşı dilimiz bizi dibe çekiyor.
İbrahim Uslu: 7 Haziran’da en büyük düşüş Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşandı. Artık o bölgede de birinci parti HDP oldu. AK Parti bu trende göre İç Anadolu ve Karadeniz’e sıkışan bir bölge partisine dönüşebilir.
Ömer Çelik: Birçok konuda sadece AKP cemaatine konuşuyoruz. Bırak Kürt’ü, Alevi’yi, biz daha Türk’e ne vaat ettiğimiz bilmiyoruz. Muhafazakarlık devletçilik oldu. Demokratlık da sığ bir İslamcı dile hapsoldu.
İbrahim Uslu: 8-24 yaş arası grup değil. 25-35 yaş arasında da oy kaybetti. Bunun siyasi açıklaması AKP’nin soyunun kurumasıdır.
İbrahim Dalmış: Yeni oy veren seçmen arasında AKP ortalamanın çok altında bir oy alıyor, oranlar şöyle: HDP yüzde 25, CHP yüzde 25, MHP yüzde 24, AKP yüzde 22
Efkan Ala: Erdoğan da Davutoğlu da bu seçimin bizim son şansımız olduğunu biliyorlar.
Numan Kurtulmuş: 18 yıllık parti geçmişimde ben hiç bir dönemde bu kadar endişelenmedim. Hak ve özgürlükler konusunda biz üstün eli kaybettik. Zenginliğin topluma yayılma noktasında sınıfta kaldık. Fakirin içinde bulunduğu ruh halini görmezden geldik.. Aynı şekilde taşeronlaşma konusunu görmezden geldik. Toplumsal bütünleşme konusunda da patinaj çekmeye başladık.
Mahir Ünal: Şimdi bir eşikteyiz. Mesele bu eşiği geçip geçemeyeceğimiz. Elimizde bir pipet, toplumdaki her duyguyu sömürdük. Buna psikolojide ‘duygusal vampirlik’ deniliyor. Bizim parti olarak gerçeklik algımız bozuldu. Eskiden laik kesimden bize mikrofon uzatıp “siz laik misiniz?” diye sorarlardı. Şimdi biz aynısını HDP’ye karşı yapıyoruz.
Ertan Aydın: Bu sürdürülebilir bir gerilim değil bu. İdeolojimiz ya iflas edecek ya da buradan bir çıkış yolu bulacağız. Biz mücadelemizi dinselleştirdik. Muhalifler bize saldırdıklarında artık sadece bize değil, dinimize ve kutsalımıza da saldırmış oluyor. Çünkü bu ilişkisinin doğasını biz böyle kodlayarak hata yapıyoruz. Muhalefetle ilişkimizi sanki Mekke dönemi müşrikleriyle ilişki gibi sunuyoruz. Ümmetçilik yüzünden Alevileri baştan hedef skalamızdan çıkarıyoruz.
Lütfü Elvan: Karnımız aç diyen birisine sana duble yol yaptık demek komik oluyor. Selahattin Demirtaş ODTÜ’de nasıl karşılandı, hepimiz gördük. Özgürlükçü bir yaklaşımla gençleri kazanmalıyız. Demokrasi konusundaki zikzaklarımız bize kaybettiriyor.
Ancak AKP'liler buradan çıkış yolu bulalım derken daha da battılar. İslamcı yazar Ali Bulaç da ‘‘Mezhepçilik, milliyetçilik ve dünyevileşmek’’ başlıklarında toplanabilecek üç durumun Türkiye’de Siyasal İslam’ı çöküşe götürdüğünü belirtmişti. AKP’nin dibe vuruşunun son merhalelerini ise AKP’lilerin bu hafta yaptıkları konuşmalarda gördük. Mehmet Ali Şahin, tek başlarına iktidar olamazlarsa 3. Bir seçimin olabileceğini belirtti. TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ise, tek başlarına iktidar olamazlarsa kömür yardımı yapılamayacağını, engellilere yardımın yapılamayacağını belirtti. Hepsi blöf, hiçbirini yapamazlar… Bu söylemler AKP’nin son çırpınışları, son tehditleri. Geldikleri yer engelliyi, yoksulu tehdit etmek. Sona yaklaştıklarının diğer belirtisi ise basına sansür. Ellerinde devletin her türlü imkanı var, buna rağmen muhaliflerin sözlerinden, hakikatin ortaya çıkmasından korkuyorlar. Onlarda her şey var, biz de ise hakikatimiz ve programımız. Korkuları, onlara haber sitelerini, televizyon kanallarını, gazeteleri hatta twiter ve facebook hesaplarını bile kapattırıyor.
Ankara’da ve Suruç’ta katlettikleri canların hesabını verecekler. Alanya’da ve Kırşehir’de evini-işyerini yaktıkları, talan ettikleri insanlara hesap verecekler, dövüp eline Türk barağı tutuşturdukları gence ve dövdükten sonra Atatürk büstü öptürdükleri çiftçiye hesap verecekler. Soma’da ve Ermenek’te katlettikleri işçilerin hesabını verecekler. Gezi Direnişinde, Kürdistan’da katlettikleri gençlerin ve çocukların hesabını verecekler. Tutukladıkları, sürgün ettikleri öğrencilerin ve devrimcilerin hesabını verecekler. Katlettikleri ve yok saydıkları kadınlara hesap verecekler. Devrilip, yıkılıp, çürüyüp gidecekler.
Umudumuzu yitirmemize sebep olacak çok olay oldu, çok insanımız yaşamını yitirdi. Ama onlar için düşmana inat umudumuzu yitirmemek zorundayız: ‘‘Enseyi karartmayın.’’ Kolay gitmeyecekler ama yolun sonundalar artık. Biliyoruz, kesin sonuç sandıkta alınmayacak, sokakta mücadeleyle alınacak, ama yarın sarayın saltanatına son vermek için önemli bir gün: irademize sahip çıkıp, oyumuzu verelim. Göreceksiniz, AKP tek başına iktidar olamayacak. Selahattin Demirtaş’ın ‘‘Barış ve Demokrasi Bloku’’ diye ifade ettiği CHP – HDP toplamı yüzde 40’ı geçecek.