Aysel Tuğluk için düzenlenen basın açıklamasında, konuşmacılar Tuğluk’un durumuna dikkati çekerek, ‘Tuğluk için tedavi imkanı sağlanıncaya ve tahliye edilinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi duyuruyoruz’ dedi
‘Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın’, tutuklu bulunduğu Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde ‘demans’ tanısı konulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un son durumuna ilişkin basın toplantısı düzenledi. İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Karşı Sanat Çalışmaları Salonu’nda gerçekleştirilen açıklamaya HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Gülten Kaya ile çok sayıda kişi katıldı.
Toplantının açılışını Hacer Özdemir yaptı.
Raporlar dikkate alınmıyor
Oyuncu Deniz Türkali‘nin okuduğu basın metninde yargı sürecinin siyasi saiklerle devam ettiğini ve günlerce görülen duruşmalarda Aysel Tuğluk’un SEGBİS salonlarında beklemek zorunda bırakıldığını söyledi.
Yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarını hatırlatan Türkali, bunun dikkate alınmadığını söyledi. Türkali, “Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını, bunun için derhal harekete geçilmesini talep ediyoruz. Bu talepler bugün 54 ülkeden 6 bini aşkın kadının imzasını, çok daha fazla kadının irade beyanını taşıyor” ifadelerini kullandı.
‘Mücadelemizi sürdüreceğiz’
Aysel Tuğluk’a karşı geliştirilen haksız tutumun aynı zamanda kadın mücadelesine yönelik tutumun da bir göstergesi olduğunu belirten Türkali, “Kadın mücadelesinin ve barış mücadelesinin bir parçası olan Aysel Tuğluk’a yaşatılanlar, biz kadınların haklarımız ve hayatlarımız için sürdürdüğümüz mücadelenin gerekçelerinden birisidir. Aysel Tuğluk için insanca yaşam koşulları ve tedavi imkanı sağlanıncaya ve tahliye edilinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi duyuruyoruz.”
‘Bulunduğumuz yılı sorduğumuzda bilemedi’
Tuğluk’un son durumuna ilişkin bilgiler veren gazeteci kuzeni Gülsen Yüksel şunları söyledi:
“Aysel için ailecek çok üzgünüz. Annesinin cenazesine yapılanları biliyoruz. O hadiseyi kimse dile getirmiyor zaten. Onun yaralarını saramamışken, Aysel’in bu durumu bizi şok etti. Pandemi sürecinin hastalığını ilerlettiğini gördük. Cümle kurmakta zorluk çekiyor. Çok iyi bildiği isimleri unutuyordu. Uzun süredir kötüydü zaten. Şaşkın, çocuksu ve ürkek. Bulunduğumuz yılı sorduğumuzda bilemedi. Yeni karşılaştığımız bir hastalıktı bu.”
‘İnsanların aklıyla oynadıklarını gördük’
“Aysel Tuğluk için düşman hukuku uygulanmaktadır” diyen Avukat Elif Taşdöğen ise “Yas sürecinde olması ve yaşının genç olması nedeniyle teşhiste gecikildi. Demans tanısı konulduğunda “cezaevinde ve tek başına kalamayacağı” yönünde bir rapor da verildi. Rapora rağmen “cezaevinde kalabilir” şeklinde ayrı bir karar çıkarıldı. İnsanların aklıyla oynadıklarını gördük” şeklinde konuştu.
ATK ve Üniversitenin zıt yorumları
Nörolog Emel Gökmen de Tuğluk için verilen raporlara değinirken, “Kocaeli Üniversitesi ile Adli Tıp Kurumu aynı değerlendirmeyi yapıyor fakat iki kurumun yorumları ise zıt yönlü. Üniversite ‘demans’ olarak yorumluyor. Adli Tıp’ın yorumu ise farklı. Cezaevi koşullarında kalması hastalığının ilerlemesi noktasında olumsuz etkiye neden olur” dedi.
‘Hekimlik etiğine uymuyor’
Açıklamada son olarak konuşan Prof. Dr. Pınar Saip de şu ifadeleri kullandı:
“Hem mahpus hem de hasta olmak çok katmerli bir sorun. TTB’ye birçok şikayet yansımakta. Yalnız Aysel Tuğluk özelinde değil birçok tutuklu bu süreci yaşıyor. Sağlık hakkı cezaevinde kalan herkes için de geçerli. Hastalar hastaneye sevk edilirken; hangi suçtan dolayı tutuklu bulunduğu da belirtiliyor. Bu durumdan kaynaklı ayrımcılığa uğrayan hastalar oluyor. Fakat bu tutum hekimlik etiğiyle uyuşmayan bir durumdur.”
(Yeni Yaşam)