Bilim insanları, dinozorlar hakkındaki yanlış bilgileri on yıllardır çürütmeye çalışıyor. Jurassic Park gibi popüler kültür yapımlarının dinozorlar hakkında yanlış bilgilerin dolaşmasına neden olduğunu belirtiliyor.
Dünyaca ünlü Jurassic Park serisi gibi dinozorlarla ilgili Hollywood yapımlarında ve popüler kültürde yer verilen bazı yanlış bilgiler, araştırmacıların işini zorlaştırıyor.
İşte dinozorlarla ilgili günümüze kadar gelen 6 efsane:
Dinozorların tamamı asteroit çarpması sonucu mu öldü?
Yaklaşık 66 milyon yıl önce dinozorlar için trajik bir gün yaşandı.
Yaklaşık 10 km çapındaki dev bir asteroit Dünya’ya çarptı ve Meksika’nın Yucatan Yarımadası yakınlarında dev bir krater oluşturarak canlıların kitlesel yok oluşuna sebep oldu.
Ancak bilim insanları asteroit çarpması sonucu Dünya’daki hayvanların “yalnızca” yüzde 75’inin öldüğünü ve bazı dinozorların da hayatta kalan canlılar arasında olduğunu ortaya koydu.
BBC’ye konuşan Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden paleontolog (taşılbilimci) Prof. Paul Barrett, “Asteroid çarptığında çok sayıda dinozor öldü ancak aşırı küçük ve tüylü yapıya sahip önemli bir grup dinozor hayatta kaldı ve bugün de bazılarını görebiliyoruz” diyor.
Kuşlar hayatta kalan aynı dinozor ailesinin doğrudan üyeleri.
Prof. Barrett “Kuşlar yaşayan dinozorlar aslında. Dünyada yaşayan kuş türü sayısını düşünürsek, 66 milyon öncesine oranla günümüzde çok daha fazla dinozor türü yaşıyor” diye açıklıyor.
T-Rex’den kıpırdamadan durarak saklanabilir misiniz?
Kısaca T-Rex olarak bilinen Tyrannosaurus rex türü dinozor, 1993 yapımı Jurassic Park’ın ilk filminin de yıldızıydı. T-Rex’in ana karakterleri dehşete düşürdüğü sahneler hafızalara kazınan başlıca sahnelerdendi.
Ancak filmde T-Rex dinozorlar, yalnızca hareket ettikleri takdirde avını tespit edebilen ve görüşü zayıf olan dev canavarlar olarak tasvir edilmişti.
Prof. Barrett ise, günümüzde hem karada hem suda yaşayan bazı canlıların sahip olduğu bu özelliğin, T-Rex’ler için geçerli olmadığını vurguluyor.
“Dinozorların görüş keskinliği büyük ihtimalle bundan çok daha güçlüydü. Hatta 15 yıl önce yapılan bir araştırma, T-Rex’lerin yaşayan tüm hayvanlar arasında en güçlü görüşe sahip olduğunu ortaya koymuştu” diyen Barrett, şöyle devam ediyor:
“Bir T-Rex’in karşısında hareketsiz durmak, herhalde yapabileceğiniz en aptalca şeylerden biri olurdu.”
T-Rex hareket halindeki bir aracın önüne geçebilir mi?
Jurassic Park’taki bir başka sahnede T-Rex hareket halindeki aracın önüne geçiyor.
Daha önce yapılan bazı araştırmalarda T-Rex’in saatte 50 km hızla koşabileceğine işaret edilse de, daha güncel ve ileri teknolojiyle yapılan çalışmalar, bu dinozorların hızının saatte 20-29 km seviyesinde olduğunu gösteriyor.
ABD’deki Yale Üniversitesi’nin tarih müzesi Peabody’den doğa koruma uzmanı Dr. Mariana Di Giacomo’ya göre, bir canlının ulaşabileceği en yüksek hız ile daha uzun sürede rahat bir şekilde koşabileceği hız arasındaki ayrımı unutmamak gerek:
“Maraton koşucuları kısa mesafe koşucuları kadar hızlı değil ve daha uzun süreyle yüksek bir hızda koşmak insan vücudu için zor olduğu için, atletizmde koşular çok kısa sürüyor.
“Belki T-Rex de kısa mesafe koşucuları kadar hızlı koşardı ama hareket eden bir arabayı arkada bırakacak kadar hızlı koşamazdı.”
Bir dinozoru klonlayabilir miyiz?
T-Rex on milyonlarca yıl önce bu gezegeni terk etti ve Jurassic Park’taki hikayenin aksine yakın gelecekte bu dinozorlarla bir daha karşılaşma ihtimalimiz düşük.
Bilim insanlarına göre dinozorların klonlanması için henüz erken.
Bunun en önemli nedeni de dinozor DNA’sının yıllara karşı koyamaması.
“Dinozor DNA’sının uzun süre hayatta kalamayacağını biliyoruz” diyen Barrett, fosil kayıtlarına göre bilinen en eski DNA’nın yaklaşık 2 milyon yıllık olduğunu ve bakteri, toprak ve mantar parçalarından oluştuğunu belirtiyor.
Barrett “Kendi türümüzün tükenmesi için vakit yaklaşırken, nesli tükenen herhangi bir diğer hayvan ya da bitki türüne ait hiçbir DNA elimizde yok” diye de vurguluyor.
Bu görüşe katılan Dr. Di Giacomo, dinozorlar konusundaki genetik çalışmalarda büyük bir buluşa imza atılsa dahi, başarılı bir şekilde dinozorların klonlanabileceğini düşünmediğine dikkat çekiyor.
“Jeolojik dönem olarak bizden bu kadar uzakta olan türleri klonlamak oldukça karmaşık bir konu, çünkü bilmediğim çok fazla değişken var” diye konuşan doğa koruma uzmanı, klonlama konusundaki etik tartışmalara da değiniyor:
“Jurassic Park ve Jurassic World gibi filmler bize neden dinozorları klonlamamamız gerektiğini, bunun insanlar için yaratabileceği kötü sonuçlar üzerinden gösteriyor. Ancak bu canlıları kendi dönemlerinden tamamen farklı bir dünyaya getirmenin ne kadar acımasız olduğu pek tartışılmıyor.”
Dinozorlar ‘aptal yaratıklar’ mıydı?
Bilim insanlarının teknolojik ilerleme sayesinde dinozorların nasıl yaşandığı ve davrandığı hakkında daha çok bilgiye sahip olduğunu söyleyen Dr. Di Giacomo, “Dinozorların hepsi müthiş zekiydi ya da tüm dinozorlar zeka yoksunuydu diyemeyiz” şeklinde konuşuyor:
“Hepsi, yaşadıkları dünya ne kadar gerektiriyorsa, o düzeyde zekaya sahipti.”
Prof. Barrett, bazı dinozorların, özellikle de etobur ve daha küçük olanların “aslında oldukça zeki” olduklarını belirtiyor.
“Bazıları daha büyük hayvanlar ile rekabete girmemek adına geceleri yaşamını sürdürüyor olabilir. Eğer bu doğruysa, ihtiyacınız olan ek bilgiler ve daha güçlü duyma, koku alma ve görme duyularını taşıyabilecek, daha büyük bir beyniniz olması gerekecektir.”
Dinozorlar korkunç ebeveynler miydi?
Yüz yıllar boyunca dinozorların ebeveyn olmaya yanaşmayan yalnız kurtlar olduklarına inanıldı. 1970’li ve 1980’li yıllarda yapılan araştırmalar ise, dinozorların çok daha karmaşık sosyal davranışları olduğunu gösterdi.
O kadar ki, 77 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen otobur dinozora, Yunanca ve Latince kelimelerden oluşan ve “iyi anne kertenkele” anlamına gelen Maiasaura ismi lâyık görülmüştü.
Bilim dergisi Scientific Reports’ta geçtiğimiz yıl Ekim ayında yayımlanan güncel bir araştırma, bunun da ötesine geçerek 192 milyon yıl önce yaşadığı bilinen dinozorların sürüler olarak dolaştığını ve yumurtadan çıkan yavrularını beslediklerini ortaya koymuştu.
Barrett, günümüzde “en azından bazı dinozorların iyi ebeveynler” oldukları hakkında daha fazla kanıya sahip olduğumuzu kaydediyor.
Öte yandan Dr. Di Giacomo, kimi dinozorların sadece “kendilerine baktıklarını” belirtiyor:
“Allosaurus gibi bazı avcı türlerinin ebeveynlik yönü olduğu belirlendi. Hatta Citipati osmolskae adı verilen bir dinozora, yumurtalarının üzerinde kuluçkaya yatmış bir şekilde bulunduğu için ‘Dev ana’ lakabı takılmıştı.”
(BBC Türkçe)