Salgının eğitime ve öğretmenlere verdiği zararlardan bahseden Mersin Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Dünyanın pek çok ülkesinde okulların kapanması ve öğrenme kayıplarının ötesinde çok sayıda eğitim emekçisi salgın nedeniyle hayatını kaybetti” dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Mersin Şubesi, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ne ilişkin sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Eğitim Sen Genel Başkan Nejla Kurul, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri yanı sıra sendika üyesi çok sayıda emekçi katıldı. Toplantının yapıldığı salona, “Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir” pankartı asıldı.
“Salgın eğitime de büyük zararlar verdi”
Toplantıda konuşan Mersin Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül, Covid-19 salgının dünya çapında büyük bir yıkıma neden olduğunu ve eğitime de büyük zararlar verdiğini ifade etti. Okullarda yaşanan eksikliklere vurgu yapan Sümbül, kentte şimdiye kadar 79 sınıfın kapatıldığını, 23 öğretmen ve 14 öğrencinin PCR testinin pozitif olduğunu, temas halinde olan 2 bin 400 öğrencinin de eğitimden mahrum kaldığını söyledi.
Salgının eğitime ve öğretmenlere verdiği zararlardan bahseden Sümbül, “Dünyanın pek çok ülkesinde okulların kapanması ve öğrenme kayıplarının ötesinde çok sayıda eğitim emekçisi salgın nedeniyle hayatını kaybetti. Salgın sürecinde eğitim ve bilim emekçileri, evlerini fiilen okul haline getirmiş, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi araçlar bireysel çabalarla sağlanmış veya satın alınmıştır. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresi öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere, akşam saatlerine ve hafta sonlarına kadar uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde sessiz bir yer bulmak için büyük özverilerde bulunarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu çabalara karşın, özellikle kadın emekçilerin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır” diye belirtti.
Ekonomik kriz eğitim ve bilim emekçilerini de kötü etkiledi
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin, bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Sümbül şöyle devam etti: “Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle geçtiğimiz birkaç ay içinde yaşananlar, döviz kurları ve altın fiyatlarındaki ani yükselişler ve TL’deki aşırı değer kaybı, enflasyonun çift hanelerin üzerinde seyretmesi vb. gibi nedenler, sayıları bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Öğretmenlerin, hizmetli ve memurların aldıkları maaşlar, yapılan işin önemi ve niteliği açısından bakıldığında, insanca yaşam seviyesinin yanına bile yaklaşamamaktadır.
Bekâr öğretmen esas alınmış, ek ödemeler (aile yardımı, toplu sözleşme primi vb) dahil edilmemiştir.
1 ABD dolarının ortalama 1.81 TL olduğu 2012 yılında 1.769 TL aylık alan 9. derece 1. kademedeki bir öğretmen maaşıyla 977 ABD doları alabiliyorken, bugün aynı derece ve kademede 4 bin 960 TL alan bir öğretmenin dolar bazında aldığı maaş 560 ABD doları (1 $=8,86 TL) seviyesine inmiştir.
Son 10 yılı temel aldığımızda 9/1 derecedeki bir öğretmenin maaşındaki aylık kayıp, dolar bazında 417 ABD doları (3.695 TL) olmuştur. Bu rakam son on yılda satın alım gücünde yaşanan azalmanın boyutlarını açıkça göstermektedir. Benzer bir şekilde 2012 yılında 9/1 derecedeki bir öğretmen maaşı ile 10 çeyrek altın, 2013 ve 2014’te 14 çeyrek altın alabiliyorken, şu anda aynı derecedeki öğretmen aldığı maaş ile 6 çeyrek altın alabilmektedir.
Eğitim, öğretim ve bilim hizmet alanında yıllardır büyük bir özveriyle görev yapan idari ve teknik personel, memur ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışan arkadaşlarımızın sorunları genellikle geri planda kalmaktadır. Oysa onların emeği ve alın teri olmaksızın okullarımızın, üniversitelerimizin, diğer eğitim kurumlarının nitelikli kamu hizmeti üretmesi mümkün değildir.
Eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde büyük emekleri olan, ancak diğer eğitim emekçileri ile eşit haklara sahip olmayan bu arkadaşlarımız, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı, tartışmasız yerine getirmek zorunda bırakılmaktadır. Eğitim ve bilim emekçileri, öğretmenler, akademisyenler, yardımcı hizmetliler, memurlar, idari ve teknik personel ile büyük bir bütündür ve ayrım gözetmeksizin bütün eğitim ve bilim emekçilerinin sorunları çözülmeli, talepleri kabul edilmelidir.”
“Sadece kutlama değil aynı zamanda mücadele günü”
Eğitim Sen açısından 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, klasik anlamda sadece ‘kutlanan’ bir gün değil, aynı zamanda bir mücadele günü olduğunun altını çizen Sümbül, ”Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan öğretmenleri, eğitim ve bilim emekçilerini mesleğine ve haklarına yönelik saldırılara, krizin faturasının sırtımıza yıkılmasına karşı birlikte mücadele etmeye, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz. Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, yaşadığımız tüm baskılara ve olumsuzluklara rağmen öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz” dedi.